Lara’da Planlar 22. Kez İptal



Mimarlar Odası Antalya Şubesi ile Şehir Plancıları Odası Antalya Şubesi, bir basın açıklaması yaparak, birlikte açtıkları dava ile 22. kez iptal olan Lara Sahil kesimi planları ile ilgili gelişmeleri aktardı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Bilindiği üzere Lara bölgesinde Bakanlar Kurulu kararı ile Kemerağzı Kundu Kültür ve Turizm, Koruma ve Gelişim Bölgesi ilan edilen alanda, planlama yetkisi de Kültür ve Turizm Bakanlığına geçmiştir. Bakanlık bu yetkisine dayanarak, Lara ve Kundu’nun Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi ilan edilmesinin hemen ardından Anayasa, yasa, yönetmelik ve kamu yararına aykırı, alan bütününde veya parsel ölçeğinde onlarca plan revizyonu veya plan değişikliği yapmıştır.

Mimarlar Odası Antalya Şubesi, öncelikle alanın Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi ilan edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı ile bu kararın dayanağı olan Yönetmeliğin iptali için Danıştay’da dava açmıştır. Ve yine yönetmeliğin dayanağı olan 2634 Sayılı Turizmi Teşvik Kanununun İptalini teminen Anayasa Mahkemesine başvurulması istemiyle Danıştay da dava açılmıştır, açılan bu davalarda yargı süreci devam ederken Bakanlık, plan revizyonu ve plan değişiklikleri yapmaya devam etmiştir. Şubemiz, son olarak Kültür ve Turizm Bakanlığının, Antalya-Kemerağzı-Kundu Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesini kapsamında, sahil kesiminin 1. Elli metrelik kısmını onama dışı bırakarak oteller bölgesini kapsayan sahil kesimi için 27.10.2017 Tarihli 2017/14-04 sayılı ve 29.03.2018 tarihli 2018/03-32 sayılı kararı ile onanan 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarını onaylamıştır. Onaylanan planlar ile sahil kesiminin tesislerin ön bahçesi konumuna getirildiği, halkın sahil kesimini kullanmasına yönelik denize paralel yaya yolunun (promenat yol) kaldırıldığı ve halkın sahile ulaşımının engellendiği, denize dik inen yolların taşıt trafiğine kapatıldığı ve otoparkların kaldırıldığı, sahil kesiminin 1. elli metrelik kısmının onama dışı bırakıldığı, bu durumun Anayasa ve kıyı Kanununa aykırı olduğu, kamu yararı, planlama esasları ve şehircilik ilkeleri yönünden hukuka aykırı olduğu gerekçeleri ile İptali istemiyle Antalya 1. İdare Mahkemesinin E:2018/865 Esas sayılı dosyası ile 22. kez dava açmıştır.

Davaya bakan Antalya 1. İdare Mahkemesi, iptal gerekçelerimiz doğrultusunda bilirkişi incelemesi yaptırmış, Bilirkişi heyetinin Sayın Mahkemeye sunduğu Bilirkişi Heyeti Raporu doğrultusunda;  ‘…….. dava konusu planlarda otopark ve yaya yolları ile bunların kıyıdaki kamusal alanlara erişimi konusunda sorunlar bulunduğu, planlama alanının kuzeyinden geçen taşıt yolu ile kıyının bağlantısını kuracak otopark alanlarının yetersiz olduğu, otopark alanları ile kıyı kenar çizgisi arasında yer alan mesafelerin kıyıya erişimi zorlaştırdığı, kamuya açık kumsal-plaj alanına araçla erişimin hem kuzey-güney hem de otoparkların arasındaki mesafe bakımından doğu-batı yönünde oldukça zorlayıcı olduğu, mesafelerle ilgili erişim sorunlarına ilave olarak plan bölgesi içinde sıklıkla denize dik yaya yolu şeklinde bağlantılar tasarlanmış olsa da bu yollarla otopark ilişkilerinin uygun bir şekilde kurulmadığı, planda önerilen kıyıya paralel yaya yolu ile dik yolların kesişim noktaları ve kesitlerinin araçla kumsal sınırına yaklaşacak şekilde tasarlanabileceği, sahil şeridinin kamunun kullanımına olanak tanıyacak şekilde kıyı kenar çizgisine yakın otopark alanları yapılabileceği anlaşıldığından planlama esasları, şehircilik ilkeleri, kamu yararı ve imar mevzuatına uygun olmayan dava konusu planlarda hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Reklam Goruntulenme Bolumu

Öte yandan, Kıyı Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 4. Maddesinde; ‘Toplumun Yararlanmasına Açık Yapı, Mevzuata göre tespit ya da tasdik edilmiş kural ve ücret tarifelerine uygun biçimde, getirdiği kullanımdan belirli kişi ya da topluluklara ayrıcalıklı kullanım hakkı tanımaksızın yararlanmak isteyen herkese eşit ve serbest olarak açık bulundurulan ve konut dokunulmazlığı olmayan yapı’ olarak; ‘Günübirlik Turizm Tesisleri’, ‘Kamping ve konaklama üniteleri içermeyen, duş, gölgelik, soyunma kabini, wc, kafe-bar, pastane, lokanta, çayhane, açık spor alanları, spor tesisleri, golf alanları, açık gösteri ve eğlence alanları, lunapark, fuar su oyunları parkı ve özellik taşıyan el sanatları ürünlerinin 20 m2'yi geçmeyen sergi ve satış ünitelerini içeren yapı ve tesisler’ olarak tanımlanmış, 17. Maddesinde de; ‘Sahil şeridinin ikinci bölümünde yapılacak planlar, bu Yönetmeliğin 13 ve 14 üncü maddesinde sayılan yapı ve tesisler ile toplumun yararlanmasına açık olmak şartı ile konaklama hariç bu Yönetmelikte tanımlanan günübirlik turizm yapı ve tesislerini kapsayacak şekilde düzenlenir.’ düzenlemesine yer verilmiştir.

Bu doğrultuda olaya bakıldığında davaya konu 1/1000 ve 1/5000 ölçekli planlarda sahil şeridinin farklı kullanımlara ayrıldığı, sahil şeridinin birinci bölümünün rekreatif alan olarak belirlendiği, ikinci bölümün Günübirlik Tesis Alanı olarak belirlenmiş ise de bunların büyük bölümünün (26 adet) ‘G2- Günübirlik Tesis Alanı’ olarak belirlendiği,  1/1000 ve 1/5000 ölçekli plan hükümlerinde söz konusu G2 kullanımının ‘… turizm tesis alanları ile aynı parsel bütününde kalan G2 ile işaretli alanlarda günübirlik tesis alanları konaklama tesislerinin devamı niteliğinde olup, parsel içinde yapılacak turizm tesislerinin tamamlayıcısı olabilir. Bu alanlarda, günübirlik tesis alanları için Belirlenen kullanımlar yer alacaktır. G3 ile gösterilen alanlarda yapılacak tesislerin toplam inşaat alanı, tüm parselin G2 ile işaretli kısmının %20sini geçemez….’ Düzenlemesine yer verildiği, yine kullanımların hemen gerisinde kalan (sahil şeridinin dışında) T1 turizm tesisleri kullanımına yer verildiği, şu haliyle dava konusu planlarda G2 olarak tanımlanan alanın aynı parselde bulunan T1 olarak tanımlı turizm/konaklama tesisinin devamı niteliğinde belirlendiği ve durum böyle olunca söz konusu G2 alanının turizm tesisinden yararlanan kişilere yönelik sınırlı bir kullanıma hasredildiği anlaşılmaktadır. Halbuki yukarıda da aktarıldığı üzere yönetmeliğin 4. Ve 17. Maddelerine göre sahil şeridinin ikinci bölümünde kalan günübirlik tesis alanlarının her halükarda toplumun yararlanmasına açık (yönetmeliğin tanımına göre; getirdiği kullanımdan belirli kişi ya da topluluklara ayrıcalıklı hakkı tanımaksızın yararlanmak isteyen herkese eşit ve serbest olarak açık) yapılar olarak yapılması ve planlamanın da bu yönde yapılması gerekirken davalı idarece bu hususa riayet edilmeyerek aynı parselde turizm tesisinin devamı ve tamamlayıcısı olacak şekilde tamamıyla bu tesislerin kullanımına bırakılmak suretiyle sahil şeridinin ikinci bölümünün G2 işlevine ayrılmasına dair davaya konu imar planlarında hukuka uyarlık bulunmadığı,ayrıca G2 kullanım alanı ile ilgili olarak davaya konu plan hükümlerinde de getirilen toplam inşaat alanının aynı parselde yer alan T1 turizm tesisi ile birlikte  tüm parselin yüzdesi üzerinden  belirlenmesinde ve böylece G2 kullanımının aynı parseldeki turizm tesisinin emsal hakkının artırılması amacıyla kullanılmasında kamu yararına ve planlama ilkelerine de uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Nitekim Konya Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesinin 11.04.2018 gün ve E:2017/2265, K:2018/739 sayılı Kararı da bu doğrultudadır.” Denilerek, 01.10.2019 tarihinde E:2018/865, K:2019/1012 Karar sayılı kararı ile dava konusu planların iptaline karar verilmiştir.

Aynı planlama bölgesi içerisinde kalan, Antalya, Muratpaşa ilçesi, Güzeloba Mah. Lara Plajı sınırları içerisinde günübirlik tesisler ve plaj kullanımında olan bölge,(Larabirlik Alanı) Kültür ve Turizm Bakanlığının 27.12.2017 tarih ve 2017/16-10 sayılı oluru ile onaylanan,1/25000 ölçekli Nazım İmar Planı, 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı ile ‘KRUVAZİYER LİMANI VE YAT LİMANI’ kullanım amaçlı planlanmıştır.

Mimarlar Odası Antalya Şubesi, Şehir Plancıları Odası Antalya Şubesi ile birlikte Özetle, dava konusu plan ile halkın kullanımında olan Uluslararası öneme sahip, Lara Sahil kesiminin halkın kullanımından alınarak rant uğruna özel şirketlere tahsis edileceği, bu nedenle plan kararlarının Anayasal düzenlemede amaçlanan ilkelere aykırı olduğu, dava konusu plan kararları ile sahil ve çevresinin büyük bir tahribata uğrayacağı, uluslararası sözleşmelere aykırı olduğu, kamu yararı bulunmadığı, planlanan alan içerisinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na tahsisli olan ve içerisinde çeşitli kumul ekosistemi, florası, faunası, endemik türleri ve alana özgü bozuk formlu kızılçamları ve çeşitli kuş türlerini de barındıran 3.986.784 m² yüzölçümlü 1. Derece Doğal Sit Alanı Lara Kent Parkı’nın 87.986 m²’si de yer aldığı, bu kadar büyük bir proje için yer seçiminin uygun olmadığı, Lara Sahilinin doğal liman yapımına uygun olmadığı ve doğanın dengesinin bozularak dolguyla yapay bir liman inşa edilmeye çalışıldığı, Lara Kıyı Bandı boyunca zeminin kumsal olduğu ve bu nedenle deniz tabanı ve altındaki katmanların ‘dolgu alan-ana dalgakıran’ inşaatı içinde uygun olmadığı, deniz yapılarının inşaatı gereksiz yere çok yüksek maliyet getireceği, projeyi yapabilmek için Antalya 1/100.000 lik plan ve 1/25.000 lik planın sadece birkaç noktada değiştirildiği, kurgusal mekan bütünlüğü olmadan Kruvaziyer Limanın bu planlara işlendiği, plan üstünde sadece kullanım durumu değiştirilerek yapılan planlamanın planlama esaslarına ve kamu yararına aykırı olduğu gerekçesi ile Şubemiz, Şehir Plancıları Odası Antalya Şubesi ile birlikte iptali istemiyle dava açmıştır.

Reklam Goruntulenme Bolumu

E;2018/646 Esas nolu dosyası ile açılan davada, davaya Bakan Antalya 1. İdare Mahkemesi; yapılan bilirkişi incelemesi sonrası Bilirkişi Heyeti Raporunu karara dayanak olacak nitelikte bulmuş ve ‘ …… planlama alanında korunması gerekli canlı türleri ve özel sayılabilecek bir habitat olduğu, yapılması planlanan kara ve deniz yapıları ile bu habitatın zarar göreceği, planlama alanında halihazırda plaj kullanımının bulunduğu ve bu plajın büyük bir bölümünde karasal yapıların planlandığı, önerilen faaliyetler için Lara Plajının büyük bir kısmının kullanılacak olması nedeniyle halen kamuya açık olan mevcut plaj kullanımının büyük ölçüde sınırlandırılacağı, alanın kuzeyinde bulunan doğal sit alanının söz konusu yapılaşmadan ve nüfus yoğunluğundan olumsuz etkileneceği, yapılama baskısından bu alanın korunması gerektiği, ulaşılabilirlik açısından bölge havaalanı ve otoyola bağlantıları ile iyi konumda olmakla birlikte alanın ticaret potansiyeli ve özellikle tarihi kent merkezine uzaklığı olumsuzluklar içerdiği, dolayısıyla yer seçimi açısından kruvaziyer ve yat limanı projesinin uygun olmadığı, bununla birlikte Antalya’nın sahip olduğu turizm potansiyelinin yanında ülke içinde kruvaziyer turizmden aldığı payın oldukça düşük olduğu, ayrıca kruvaziyer limanının kara kısmında yapılacak destek yapıları için yükseklik sınırının serbest bırakılmasının havaalanı mania hattında olan kullanımların sınırlandırılmasına neden olacağı anlaşıldığından dava konusu planlarda planlama esasları, şehircilik ilkeleri ve kamu yararı yönünden hukuka uyarlık bulunmamaktadır.’ Denilerek, 01.10.2019 tarihinde E:2018/646 Esas, K:2019/1013 Karar sayılı Kararı ile dava konusu planların iptaline karar vermiştir.

Daha önceki yargı kararlarında olduğu gibi her iki dava da halkımız lehine sonuçlanmış ve kazanan yine halkımız olmuştur. Halkımız adına beklentimiz, Bakanlığın Lara sahillerini yargı kararları doğrultusunda kamu yararını gözeterek, halkımızın kullanımına yönelik planlaması, özellikle de halkımızın sahil kesimini ve denizi kullanabilmesine yönelik, Denize paralel yaya yolunu (promenat Yol) ve bu yola dik bağlanan yolları otoparklarla destekleyerek ulaşımı kolaylaştırmaya yönelik planlamasıdır.”