Kütahya Çinisi "UNESCO" Yolunda



Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Kütahya Çiniciler Odası iş birliğinde, geleneksel el sanatları arasında yer alan ve yaklaşık 600 yıldır cami, saray, kervansaray gibi mekanları süsleyen Kütahya çinilerinin Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütünün (UNESCO) Somut Olmayan Kültürel Miras Listesine alınması amacıyla müracaat edildi.

Kütahya Çiniciler Odası Başkanı Sadık Erilbaylı, yaptığı açıklamada, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile iki yıldır yürüttükleri çalışmada önemli bir aşamaya geldiklerini söyledi.

Bakanlık ile UNESCO'ya başvurduklarını anlatan Erilbaylı, "İnşallah gelecek yıl Somut Olmayan Kültürel Miras Listesine Kütahya çiniciliği de eklenecek. Kütahya'da 600 yıllık bir el sanatını yaşatmanın gururunu hep birlikte yaşıyoruz" dedi.

Erilbaylı Kütahya'da, bakanlıkça onaylanan 417 çini atölyesi ile bu alanda 53 sanatçı, 826 usta bulunduğu bilgisini verdi. Evlerinde uğraşanlarla yaklaşık 6 bin kişinin çinicilik sektöründe çalıştığını dile getiren Erilbaylı, şöyle konuştu:

"Bütün dünyanın camilerini, mabetlerini ve saraylarını süslemeye devam ediyoruz. Bunların yanı sıra bazı sorunlarımız da bulunuyor. Ürettiğimiz çinileri gerçek değerinde satamıyoruz, bunları bir çatı altında toplayamıyoruz. Bununla ilgili de çalışmalarımız sürüyor. Ayrıca enerji ve istihdam desteğinin verilmesini istiyoruz. Avrupa Birliği ülkelerinde el sanatlarında katma değer vergisi oranı yüzde 1, bizde ise yüzde 18. Bunun yüzde 5'e çekilmesiyle ilgili olarak Maliye Bakanlığımıza da müracaatımızı yaptık, son aşamasına kadar geldik. Allah'ın izniyle bundan da sonuç alacağımıza inanıyoruz."

Çin malı çini ürünlerinin Türkiye pazarında yoğun olarak görüldüğünü vurgulayan Erilbaylı, Kütahya çinisi satın almak isteyenlerin bu konuda dikkatli olması gerektiğini belirtti.

Kütahya çiniciliğinin "yaşayan insan hazinesi"

UNESCO'nun 2009 yılında "yaşayan insan hazinesi" seçtiği çini sanatçısı Mehmet Gürsoy ise 40 yıldır bu işin içinde olduğunu bildirdi.

Bu sanata, 16'ncı yüzyılda zirvede olan Türk çiniciliğinin 17'nci asrın başlarında devletin taleplerinin azalması gerekçesiyle gerilemeye başlamasından dolayı adım attığına değinen Gürsoy, "Dünyada bütün müze, saray ve camileri eski ustaların yaptıkları eserler süslüyor. Maalesef günümüzde bu canım eserler üretilemiyordu. İşte bunların unutulmaması için bu sanata başladım. 2009 yılında da UNESCO ile Kültür ve Turizm Bakanlığı, çalışmalarımın değerlendirilmesi sonucu beni miras taşıyıcı olarak kabul etti" ifadesini kullandı.