Cannes'da yapılacak G20
Zirvesi kapsamında 'Emek Zirvesi' düzenlenecek.
2008'de yaşanan küresel ekonomik krizin sonuçlarının tartışılacağı zirveye Türk
emek hareketi adına Türk-İş katılacak. Küresel
sendikalar, G20 Cannes Zirvesi'ne sunmak üzere bir
bildiri hazırladı ve bu bildiriyi G20 ülke hükümetlerine iletti.
Krizle başa çıkılabilmesi ve insan onuruna yakışır bir düzen tesis
edilebilmesi amacıyla Küresel sendikalar tarafından hazırlanan bildiride,
Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu, OECD Sendikalar
Danışma Komitesi ve uluslararası işkolu
federasyonlarını bünyesinde bulunduran küresel sendikalar, dünyanın
karşı karşıya olduğu ekonomik ve mali krize sürdürülebilir bir çözüm
bulunabilmesi amacıyla çalışmalar yaptığı belirtildi.
G20 liderlerinin, 2008'de küresel ekonomiyi
'tehlikeli yeni bir aşamaya' sokan, mali, ekonomik ve sosyal krizi tartışmak
üzere Cannes'da toplanacaklarına işaret edilen bildiride, şu ifadelere yer
verildi:
''Ekonomik büyüme her ülkede
yavaşlamaktadır. Sanayileşmiş ülkelerde 2010-2011 arasındaki zayıf büyüme
eğilimi de şimdiden çökmüştür. G7 ülkelerinde 2011'in son çeyreğindeki büyümenin
yalnızca binde 2 olacağı öngörülmektedir. Avro bölgesindeki büyük ekonomilerin
Gayri Safi Yurtiçi Hasılalarında (GSYH) gerileme olacağı tahmin edilmektedir.
Ekonomik büyümenin daha hızlı olduğu, yükselen ve gelişmekte olan ekonomilerde
de bir yavaşlama söz konusudur. Küresel düzeydeki işsizlik, 200 milyon kişiyle
kriz öncesindeki seviyesinden 27 milyon daha fazla işsizin olduğunu ortaya
koyuyor. Diğer yandan yavaşlayan büyüme, krizin başından beri artış gösteren
aşırı yoksulların arasına 84 milyon kişinin daha katılması tehlikesini
beraberinde getiriyor.
Mali piyasalar,
büyümenin başarısızlığa uğraması nedeniyle panik halindedir. Kısa vadeli kamu
fonlarında kesintiye gitme, yalnızca büyümeyi daha fazla baskılayacak ve birçok
G20 ekonomisini yıkıcı iktisadi, sosyal ve hatta siyasi sonuçları olan yeni bir
resesyon ile karşı karşıya bırakacaktır. İşsizlik toparlanmanın önündeki en
büyük tehlike olarak durmaktadır. OECD ve ILO tahminleri işsizlik rakamlarının
2015 yılına kadar kriz öncesindeki seviyesine inmesi için her yıl 21 milyon
kişinin istihdam içine dahil edilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
Toparlanmanın yavaşlamasından önce bile küresel
büyümenin belirtilen istihdam artışını sağlama konusunda yetersiz olduğu açık
bir şekilde ortadaydı. Tam anlamıyla yeni istihdam imkanları yaratılması
konusunda aciliyet var, çünkü G20 içinde yeni bir işsizlik dalgasıyla karşılaşma
riski bulunuyor. Krizin başlangıcından beri artış gösteren işsizlik özellikle
gençleri daha fazla etkiledi. Uzun dönemli işsizliğin artmasıyla beraber, yüksek
bir seviyeye ulaşan genç işsizliği uzun dönemli büyüme potansiyelinin
zayıflaması riskini de ortaya çıkarmıştır. Yavaşlayan büyüme, artan işsizlik,
çoğu G20 ülkesinde artan gelir adaletsizliği, son on yıl içindeki krize öncülük
ederek büyümeyi tehdit ederken, uzun vadeli büyümeyi zayıflatma, büyük sosyal
patlamaları ve siyasi istikrarsızlıkları yaratma riskine sahiptir.''
Düşük gelir grubuna yönelik gelir
desteği
Bildiride, istihdamın
artmasının büyümenin yeniden inşası için de gerekli olduğuna dikkat çekilerek,
G20 liderlerinin kriz sonrası dünyayı ekonomik, sosyal ve çevresel olarak adil
ve sürdürülebilir bir hale getirmek çalışması gerektiği ifade edildi. Bu
kapsamda, istihdam-yoğun altyapı programları, çevre dostu iş imkanları
yaratılması ve işgücü vasfını artırmaya yönelik emek piyasası programlarına
ilişkin önlemler alınması istendi. Asgari ücretin güçlendirilmesi, gelir
adaletsizliğini azaltmak amacıyla düşük gelir grubuna yönelik gelir desteğinin
güçlendirilmesi için yapısal politikaların oluşturulması gerektiğine işaret
edilerek, mali sektöre ilişkin reformların hızlı bir şekilde hayata geçirilmesi
gerekliliği anlatıldı.
Kemer sıkma
önlemleri
Bildiriye göre, gelir
önceliği olmayan bir büyüme politikasına sahip kemer sıkma önlemleri, ülkeleri
talepte kendiliğinden gerileme yaratan bir borç tuzağına sürükleyecek. İstihdam
yaratılması, makro ekonomik politikaların merkezinde yer almalı ve maliye
politikası büyüme ve istihdam yaratılmasıyla uyumlu bir hale getirilmelidir.
Mali dengesizlikler orta vadede, kemer sıkma politikalarıyla değil, büyüme ve
nitelikli kamu hizmetleri sağlamak için kamu gelirlerinin artırılması
aracılığıyla çözülebilecek. Hükümetler, vasıfların ve mesleki eğitimin, aktif
emek piyasası politikalarının, sosyal korumanın ve sendikalarla sosyal diyaloğun
artırılmasını temel alan stratejiler geliştirmelidir.
Bildiride, gelişmiş sosyal koruma ve
emek piyasası kurumlarına sahip olan ülkelerin krizi daha iyi yönettiğine işaret
edilerek, güçlü istihdam korumasının olduğu, esnek çalışma zamanlarının toplu
bir şekilde müzakere edilerek belirlendiği ve kriz zamanında işçilerin istihdam
içinde kalmalarını sağlayan kısa çalışma planlarının uygulandığı Almanya'da
krizin etkisinin ABD'ye göre daha sınırlı olduğu vurgulandı. Bildiride, şu
ifadelere yer verildi:
''G20 liderleri, kendi
ülkelerinin çalışma ve istihdam bakanlarına, emek piyasası politikalarını ve
kurumlarını içinde toplu sözleşme ve sosyal diyaloğu da barındıracak şekilde
güçlendirmeleri doğrultusunda talimat vermelidir. Diğer yandan, düzensiz emek
piyasalarının, güvencesizliğin ve kayıtdışılığın yayılmasında etkili olduğu,
sosyal ortaklığın ve etkili emek piyasası kurumlarının varlığının ise ülkelerin
krizle mücadele etmesine destek sağladığı bilgisi de istihdam ve çalışma
bakanlarına aktarılmalıdır. Yükselen gelir adaletsizliği, asgari ücretlerin
ilerici vergi reformlarının yanı sıra kanunla belirlenmiş hükümler veya toplu
sözleşmeler aracılığıyla güçlendirilmesi sayesinde engellenmelidir. ILO ve OECD,
emek piyasası politikaları tavsiyeler metnin ortak değerlendirilmesi görevini
üstlenmelidir.''
Gençlik Paktı kurulsun
Gençlerin nitelikli bir şekilde
istihdamını ve örgün eğitimlerini bitirir bitirmez staj yapacakları bir yeri
garantileyecek G20 ''Gençlik Paktı''nın kurulması için çağrıda bulunulan
bildiride, işçilere ve işverenlere teşvik sağlayan çıraklık ve nitelikli staj
programlarının, işçileri ve işverenleri daha etkin hale getireceği belirtildi.
Güvencesizlik ve kayıtdışı çalışma, uzun vadeli işsizlikle mücadele, emek
piyasası eşitsizliklerinin ortadan kaldırılması, mesleki eğitim ve öğrenimin
başarılı bir şekilde uygulanması, doğa dostu iş imkanlarının ve vasıfların
geliştirilmesi, istihdam yoğun altyapı yatırımlarının artırılması, işçi sağlığı
ve güvenliği alanına ilişkin olumlu deneyimlerin paylaşılması, sosyal güvenlik
sistemlerinin genişletilmesi ve derinleştirilmesi, işgücünün kadın, erkek, genç,
yaşlı gibi farklı kategorilerine yönelik politikaların etkinliğinin artırılması
ve bir ülkede emek piyasasına ilişkin ulusal düzeydeki başarılı deneyimlerin
diğer ülkelerde de uygulanması için tavsiyelerde bulunulması gibi konuların
aciliyetine dikkat çekildi.
Hükümetler
sosyal koruma önlemlerini azaltıyor
Bildiride, dünya genelinde 1,4 milyar insanın aşırı yoksullukla mücadele
ettiği ve günde 1,25 dolardan daha az olan bir kazançla yaşamını sürdürmeye
çalıştığı vurgulandı. Bin Yıl Kalkınma Hedefleri kapsamında, insan onuruna
yaraşır iş koşullarının, sosyal korumanın, uluslararası kalkınma gündeminin
merkezine yerleştirilerek bir eylem planın belirlenmesi gerekli olduğu, ancak
birçok hükümetin krize bağlı olarak kesintiler yapmaya ve sosyal koruma
önlemlerini azaltmaya devam ettiği ifade edildi.
Emek Zirvesi'ne Türk-İş adına katılacak olan Genel Mali Sekreter
Ergün Atalay, bütün dünyayı etkileyen küresel ekonomik krizin diğer
ülkeler kadar olmasa da Türkiye'yi de etkilediğini, çok sayıda işçinin işten
çıkarıldığını belirtti. Türk-İş olarak, krizden çıkış için yapılması gerekenlere
ilişkin hazırladıkları bildiriyi hükümet ile paylaştıklarını anlatan Atalay,
Emek Zirvesi'nde dünya liderinin emek kesiminin küresel krizden çıkışa ilişkin
önerilerini tartışacağını söyledi.