Radikal Gazetesi'nin haberine göre; Türkiye'de Ramsar Sözleşmesi kapsamında koruma altına alınan 14 sulak alandan birisi olan göçmen kuşların uğrağı Uluabat Deltası, bu yıl daha fazla kuş türünü ağırladı. Dünyada kuraklık ve yaşam alanlarının daralması nedeniyle Uluabat Deltası'ndaki tür sayısı 39'dan 77'ye yükseldi. Ancak Susurluk Havzası'ndan gelen taş, toprak gibi nedeniyle sulak alan da 50 yıl içinde kuruyacak.
Su ve ekolojik dengenin korunmasını sağlayan sulak alanlar, artan kuraklık, aşırı su kullanımı, sanayileşme ve yapılaşma ile birlikte azalıyor. Tehlike çanlarının çalmaya başladığı sulak alanlar azaldıkça göçmen kuşlarında beslenme, barınma ve üreme ortamı yok oluyor. Türkiye'de zengin tür çeşitliliği, kuşların göç yolu üzerinde bulunması, zengin bir flora ve faunaya sahip olması nedenleri ile Ramsar Sözleşmesi ile Türkiye'de koruma altına alınan 14 sulak alandan birisi olan Uluabat Deltası, bu nedenle 2014 yılında daha çok kuş türünü ağırladı. Nesli tehlike altında girmeye yakın küçük karabatak, tepeli pelikanın üreme ve kışlağı konumundaki Uluabat Deltası, 2013 yılında 39 türde 37 bin 399 kuşa, 2014'te 77 türde 24 bin 428 kuşa ev sahipliği yaptı.
Sulak alanlar tehdit altında
Doğader Başkanı Murat Demir, Türkiye'nin dünyadaki 6 göç yolundan ikisini barındırdığını söyledi. Kafkasya ve Orta Avrupa kuşağından gelen göçmen kuşların Türkiye'den Afrika'ya göç ettiklerini hatırlatan Demir, göç eden kuşların bu hatlar üzerindeki sulak alanlarda konaklayıp, beslendiğini ve ürediğini dile getirdi. Demir, şöyle dedi: "Fakat son yıllarda sulak alanlarda yaşam tehdit altında. Kuraklıkla birlikte artan su tüketimi, sanayi ve konut alanları sulak alanları daraltıyor. Göçmen kuşların toplandığı alanlarda yok oluyor. Uluabat Deltası'ndaki tür sayısının artması doğal. Sulak alan bulamayan kuşlar buraya geliyor. Fakat besin kaynakları, su azaldıkça, insan ve sanayi baskısı da arttıkça kuşların sayısı azalıyor."
'Yaşayan Göl' unvanı alınacak
Uluabat Gölü sulak alanının da tehdit altında olduğuna dikkat çeken Demir, Orman ve Su İşleri Bakanlığı'nın, Sulak Alanları Koruma Yönetmeliği ve Ramsar Sözleşmesi'ni uygulaması gerektiğini belirtti. Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu projesinin de kuşların yaşamını etkilediğini söyleyen Demir, şöyle devam etti: "Otoyol ile birlikte sanayi alanları ve yapılaşmada gelecek. Kuşların beslendiği tarım alanları, doğal hayat yok oldukça bu kanatlıların sayısı da her yıl azalmaya devam edecek. Göl çevresindeki sanayi alanları ve konut alanlarının atıkları arıtma yapılmadan göle akıtılmaya devam ediyor. Yıllardır yaptığımız uyarılara rağmen belediyeler ve bakanlık bir önlem almadı. Yapılan araştırmalara göre önlem alınmazsa, Susurluk Havzası'ndan gelen toprak, taş gibi askıdaki katı maddeler Uluabat Gölü'nün tabanını dolduracak. 50 yıl içinde iklim şartlarıda böyle devam ederse Uluabat Gölü'nde sulak alan kalmayacak. 'Yaşayan Göl' ünvanı elinden alınacak. Otoyol, köprü, tünel yapabilirsiniz ama yüzyıllar içinde doğal olarak oluşan Uluabat Gölü'nü hiç bir teknoloji ile yapamazsınız."