Kuraklık Karadeniz Bölgesi'ni de Vurdu



DHA'nın haberine göre, Samsun Büyükşehir Belediyesi su tasarrufu için kentin dört yanına uyarı afişleri astı. Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü ise,kurak dönemin devam etmesi halinde yıl başında çiftçilere susuzluğa dayanıklı ürün önerisinde bulunacağı belirtildi.

Samsun’daki Devlet Su İşleri (DSİ) 7’inci Bölge Müdürlüğü verilerine göre Samsun, Ordu, Sinop, Amasya ve Tokat illerinde bulunan 19 barajda ortalama doluluk oranı Eylül ayı itibariyle yüzde 45.10’a düştü. Bu oranın geçen yıl Eylül ayında ise yüzde 64 olduğu belirtildi. Ayrıca 5 ilde içme suyu amaçlı 7 baraj bulunduğu belirtilirken bu barajlardaki doluluk oranın ortalama yüzde 60.43 olduğunu ifade edildi.

Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından kentteki caddelerde bulunan üst geçitlere su tasarrufu ile ilgili hazırlanan afişler asıldı. Halkın günlük yaşamda yapacağı küçük tasarruflarla ne kadar çok su kazanımının sağlanacağı anlatıldı.

Türkiye'de ciddi iklim değişiklikleri

Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölüm Başkanı Prof.Dr. Yusuf Demir, son yıllarda dünyada görülen küresel iklim değişimlerine paralel olarak ülkemizde de ciddi iklim değişimleri kaydedildiğini söyledi. Bu değişimlerinin asıl etkisinin yapılan Hesaplamalara göre 2030’dan sonra görülmesinin beklendiğini dile getiren Prof.Dr. Demir, şöyle dedi: "Ülkemizin yıllık yenilenebilir su kaynağı potansiyelinin yaklaşık yüzde 40’ı yani; 45 milyar metreküp su kontrol altındadır. Bu kaynağın yüzde 74’ü olan 33 milyar metreküp her yıl tarım sektörüne tahsis edilmektedir. Tarımda ortalama sulama randımanı yüzde 43’tür. Diğer bir deyişle her yıl tarım sektöründe 19 milyar metreküp su boşa harcanmaktadır."

Türkiye 30 yıl içinde "su fakiri ülkeler" arasına girecek

Prof.Dr. Demir, yıllık düşen toplam yağış miktarında kısmi bir düşüş olmasına karşılık, asıl problemin düşen yağışın dağılımında gerçekleştiğini anlatırken şöyle konruştu: "Uzun süreli kuraklıkla birlikte kısa süreli çok şiddetli yağışların görülmesi hem kuraklık riskini artırmış, hem de sel tehlikesini oluşturmaktadır. Ülkemiz yaygın olarak bilinenin aksine su zengini değil, su fakirliği sınırında bulunan bir ülkedir. Su kaynaklarımız yer üstü ve yer altı olmak üzere toplam 112 milyar metreküptür. Nüfus artışımızın böyle devam etmesi halinde 30 yıl içerisinde su fakiri ülkeler arasına gireceğiz

Hububat ve ayçiçeğinde yüzde 15 ürün kaybı oldu

Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Kadir Güven, Meteoroloji verilerine göre, 1 Ekim 2013 ile 7 Nisan 2014 arasında yağış miktarında bir önceki yıla göre yüzde 47 oranında bir düşüş yaşandığını ifade ederek, "Daha sonraki Nisan-Mayıs-Haziran aylarında yağış kısmen mevsim normallerinde seyretti. Ama bu da bizim barajlarımız için belki çok da yeterli su kaynağı oluşturmadı. 2013 Ekim ayından 2014 Mart ayına kadar ki süreçte yağışta oransal olarak yüzde 47 az olmakla birlikte bizim baraj göllerimiz bir önceki yıldan kalan rezervlerini bu yıl tarımsal üretimde kullandılar. Bu nedenle üretimde çok ciddi bir azalma olmadı. Sadece Ekim ayından itibaren ekilişi yapılan buğday, arpa, yulaf, ayçiçeğinde bu dönemi yağışsız geçirdikleri için bitkiler bizim istediğimiz gibi gelişmedi. Boy kısalığı ve danedeki azalmadan kaynaklanan yüzde 15 civarında üretim kaybına neden oldu" dedi.

Su HES’ler için bırakılmıyor iddiası

Erdoğan, yağmur ve kar yağışının az olmasının hem barajların su seviyelerinde düşüşe hem de akarsularda ciddi su kayıplarına neden olduğunu dile getirerek şöyle dedi: "Bu durum öncelikle içme suyunun yeteri kadar insanlara sağlanamamasını gündeme getirmiştir. Ayrıca Türkiye’de dereler ve nehir yataklarında binin üzerinde irili ufaklı Hidro Elektrik Santrali inşaatına lisans izni verilmiştir. Bu HES’lerin büyük bir çoğunluğunun yapımı tamamlanarak faaliyete geçmiştir. Özel sektör tarafından işletilen HES’lerin tek kaynağı dereler ve ırmaklar üzerindeki su kaynaklarıdır. Yaşanan kuraklık nedeniyle HES’leri besleyen dereler ve akarsularda yeteri kadar su olmaması nedeniyle bu HES’ler çalışamaz hale gelmekle karşı karşıyadır. Şuandaki kuraklık nedeniyle HES’lerin çalışması ve üretimi için derelerde yeteri kadar su olmaması nedeniyle insanların içme suyu, tarımsal ve hayvansal sulama için ne kadar su bırakıldığı hatta su bırakılıp bırakılmadığı çok ciddi bir tartışma konusudur. Bize gelen haberlerde birçok yerde HES’lerin bulunduğu akarsuların alt kesimlerinde yaşayan köylülerden feryatlar yükselmektedir. HES’lerden bırakılması gereken suyun bırakılmadığı HES sahiplerinin önceliğinin üretim olması nedeniyle bu santraldeki suyu depoladıklarını köylülerin kullanımına suyu bırakmadıkları şeklinde çok ciddi sıkıntılar mevcuttur."