Kültür Politikalarının Mekânsal Tasarım Uygulamalarına Entegrasyonu Üzerine Bir Karşılaştırma: Tate Modern (Londra) ve İstanbul Modern Sanat Müzeleri

‘Üst ölçek kültür politikaları bölgede ekonomik ve sosyal mekansal dönüşümü sağlamak için yeterli mi?’ sorusuna cevap arayarak ‘Kültür Politikalarının Mekânsal Tasarım Uygulamalarına Entegrasyonu Üzerine Bir Karşılaştırma: Tate Modern (Londra) ve İstanbul Modern Sanat Müzeleri’ adlı sunumu oluşturduklarını belirten Ceyda Bakbaşa ve Eren Kürkçüoğlu, hazırladıkları sunum kapsamında kültür politikalarının mekânsal tasarım uygulamalarına entegrasyonunu iki farlı örnek üzerinden irdelediler.

Sanayinin desantralizasyon sürecinin kent merkezinde köhnemeye neden olduğuna dikkat çeken Bakbaşa, kent politikaları ile kültür politikalarının eşgüdümlü olmasının bir ihtiyaçtan öte bir zorunluluk olduğunu ifade etti. Günümüzde simgesel yapıların noktasal bir proje olmakla birlikte kentin önemli simgelerinden biri haline geldiğini ifade eden Bakbaşa, bütün bunların belli bir sürece dayandığını, Amsterdam üzerinden aktardı, “Kültür odaklı gelişmiş bir kent olsa da Amsterdam, 1995 yılında markalaşma sürecine giriyor: kanal ve sanat kenti temasından hareket ediyorlar”.

Sanayi fonksiyonundan kültür fonksiyonuna geçiş ile birlikte içe dönü yapının dışa dönük hale geldiğini aktaran Bakbaşa, kamusal alan vurgusunun bu şekilde ortaya konulduğunu söyledi. Bununla birlikte bu tip geçişlerde dönüşümü geçiren yapının konumlandığı bölgede sosyo-ekonomik dönüşümü sağladığına dikkat çeken Bakbaşa, bu anlamda örnek alan olarak ele aldıkları müzelerin önemli ateşleyicilerden biri olduğunu dile getirdi.

Tate Modern ve İstanbul Modern Sanat Müzeleri hakkında detaylı bilgi veren Kürkçüoğlu, iki yapıyı ve çevreleri ile ilişkilerini 4 farklı parametrede değerlendirdi. Söz konusu 4 parametreden ilki ‘Mimari Yapı’ydı, bu kapsamda Tate Modern yapısının 2000 yılında elektrik santralinden dönüşmüş, önemli bir odak noktası oluşturmasına ve günümüzde kapasitesini arttırmak ve imajı düzenlemek için ek bina yapılacak olmasına dikkat çekildi. İstanbul Modern’in ise, Antrepo’dan dönüşen simgesel bir yapı olduğunu söyleyen Kürkçüoğlu, İstanbul Modern’de şeffaflık ve mekanlar arası geçişin ön planda olduğunu ifade etti. İstanbul Modern’in, Tate Modern’e göre daha küçük ölçekli olduğunu ama çevresindeki antrepoları değişim anlamında tetikler nitelikte olduğunu sözlerine ekledi.

Ulaşım parametresi kapsamında Tate Modern’in yaya ve araç ulaşımı bakımından güçlü bir ağa sahip olduğunu, ayrıca yeni bir yaya güzergahının ve yaya köprüsünün bu kapsamda oluşturulduğunu aktaran Kürkçüoğlu, metro ve deniz ulaşımını kullanarak alana erişilebildiğini de söyledi. İstanbul Modern’e ulaşım konusunda karayolu ve hafif raylı sistemin ağırlıklı olarak yer aldığını belirten Kürkçüoğlu, alan için özellikle oluşturulmuş bir yaya yolunun var olmadığına ve alana direk deniz yolu ile erişemediğimize dikkat çekti.

Kamusal alan parametresine bağlı olarak, Tate Modern’in, bölgeye gelmesiyle bir çok yeni kamusal alanının tetiklendiğini, söz konusu dönüşüm sayesinde bir çok kamusal alanın birbirine bağlanmasının hedeflendiğini dile getiren Kürkçüoğlu, “Kentsel yaşam yaratmak ve sosyal ilişkileri güçlendirmek bu parametre kapsamında temel öncelikleri” dedi. İstanbul Modern’in ise kamusal alanlar açısından topografik yapı, ulaşım ve yoğunluk nedeni ile yarattığı bir kamusal alanın var olmadığını belirten Kürkçüoğlu, mevcut kamusal alanların değişimine etkisi bulunduğunu, çevredeki kamusal alanların, Cihangir’deki Pazart ve Fındıklı parkı gibi, dolaylı olarak İstanbul Modern’den etkilendiğini söyledi.

Yardımcı Tasarım parametresi kapsamında, Tate Modern’in, müzeden kentsel çevreye doğru açılan, bütüncül, kalıcı ve geçici düzenlemelere sahip olduğunu ifade eden Kürkçüoğlu, İstanbul Modern’in ise daha içe dönük ve yakın çevreden kopuk yardımcı tasarım öğeleri bulunduğunu söyledi.

Sonuç olarak; her iki müzenin de endüstri ürün dönüşümü ile oluşturulduğuna ve sanat platformunda önemli destekleyiciler olduğuna dikkat çeken Kürkçüoğlu, İstanbul Modern’in sanat imajını kendi içinde koruduğuna ve mekana yansıtamadığına vurgu yaparak sözlerini sonlandırdı.