Aytöre Mimarlık Kurucusu Mustafa Aytöre moderatörlüğünde yapılan panelde; Türkiye Baralor Birliği Başkan Yardımcısı Av. Başar Yaltı, İstanbul Barosu Vergi ve İdare Hukuku Komisyonu Başkan Yardımcısı, Yurtman&Kara Hukuk Bürosu Kurucu Ortağı Av. Dr. Nevin Yurtman, Gayrimenkul ve İnşaat İş Birliği Platformu (GİİP) Genel Sekreteri ve Kandemir Partners Avukatlık Bürosu Kurucusu Av. Mehmet Ali Kandemir ve SYS Hukuk Bürosu Kurucu Ortağı Av. Yalım Canveren kullandıkları adliye yapıları hakkında bilgi verdi.
"İdeal bir adliye binası tasarlanmadan önce kullanacılardan bilgi alınmalı"
Adliye Binaları başlıklı panelin açılış konuşmasını YEM’den İş Geliştirme Etkinlikler Direktörü Alım Erdemir ve Etkinlikler Yöneticisi Zeynep Gülşen yaptı. Açılış konuşmalarından ardından söz alan Türkiye Baralor Birliği Başkan Yardımcısı Av. Başar Yaltı, avukatlık ve mimarlık arasında bir ilgi olduğunu ve mimari düşünce tarzının hukukta da olduğunu belirtti. Av. Başar Yaltı, bir avukat için bu düşünce tarzının çok önemli olduğuna değinerek, "Her dava bir projedir. Davanın nasıl gelişeceğini avukat kafasında tasarlar. Bu mimariden aldığımız metodolojik bir yöntemdir” dedi. Mimari bir yapının işlevsel, fonksiyonel ve bir düşünce ya da duyguyu iletebilecek, bir deneyimi aktarabilecek biçimselliğe sahip olması gerektiğini vurgulayan Yaltı, Anıtkabir’i bu tür yapılara örnek gösterdi. Yaltı, adliye binalarının tasarlanmasında dikkat edilmesi gerekenleri şu şekilde özetledi: “İdeal bir adliye binası tasarlanmadan önce mekanın kullanıcılarından bilgi alınmalı. Adalet mekanına uygunluk düşüncesi olmalı. Yapılacak bina için örnek bir ihtiyaç programı oluşturulmalı. Mahkeme birimlerinin kendi içindeki işleyişini ortaya koyan işlev şemalarının oluşturulması gerekir.”
"Zaman çok önemli"
Yargı yapılarının sıradan bir kamu binası olarak tasarlanamayacağının altını çizen Yaltı, adalet mimarisinde iç kurgu ve dış kurgunun birlikte ele alınarak tasarlanması gerektiğini ifade etti. Tasarımda en önemli kriterin zaman olduğuna değinen Yaltı, konuyla ilgili sözlerini şöyle sürdürdü: “Özellikle avukatlar için zaman çok önemlidir. Kaybedecek zamanımız yok. Örneğin, Çağlayan Adliyesi merkezi bir konumda bulunuyor ve ulaşım noktalarına yakın; ama otopark sorunu var. İhtiyaçlar göz önünde bulundurulmamış. Bu sorun da zaman kaybettiriyor. Anadolu Adliyesi’nde ise, bina içi ulaşım çok zor. Bir yerden bir yere gitmek çok zaman alıyor ve zor.” Adliye yapılarında teknolojik altyapının görüntü kirliliğini engelleyecek şekilde tasarlanmasını gerektiğine dikkat çeken Yaltı, bu tür yapılarda olması gereken özelliklerle ilgili şu bilgileri verdi: “Gelişime açık esnek yapılar olmalıdır. Sosyal tesisler olmalı. Binalarda; kreş sağlık merkezi, yemek yerleri, konferans-sergi ve spor salonları olmalıdır. Gürültüyü absorbe eden bir yapı olmalıdır. Mekan içi düzenlemeler sağlıklı bir iletişime uygun olmalı. Bina içi mekanlar iç açıcı, rahatlatıcı ve aydınlık olmalı. Doğal ve temiz hava alacak binalar inşa edilmeli. Bina asansörleri yeterli ve hızlı olmalı.” Dünyadaki en iyi adliye saraylarından da örnekler veren Yaltı, Brüksel Adalet Sarayı’nı en iyi adalet sarayı olarak yorumladı.
"Her ilçede bir adliye olmalı"
Panelin diğer bir konuşmacısı olan İstanbul Barosu Vergi ve İdere Hukuku Komisyonu Başkan Yardımcısı, Yurtman&Kara Hukuk Bürosu Kurucu Ortağı Av. Dr. Nevin Yurtman, adliyelerin birleşmesinden ziyade her ilçede bir adliye olması gerektiğine değindi. Zamanın kıymetli olduğuna vurgu yapan Av. Dr. Nevin Yurtman, adliyenin yakın mesafede ve ulaşımının rahat olması gerektiğini söyledi. Yapının, baş aktörlerinin ihtiyaçlarına cevap vermesi gerektiğini vurgulayan Yurtman, “Vatandaş, personel, avukat, savcı ve hakimin ihtiyacına cevap vermeli. İşlevsellik ve fonksiyonellik önemli. Rahat çalışma ortamları olmalı, ışık ve renkler iyi kullanılmalı. Mekanlar dikey değil, yatay olmalı” dedi.
“Adliye binaları kültürel değerleri yansıtmalı”
Çağlayan Adliyesi’nin ihtiyaçları karşılayan bir yapı olduğunu; ancak yeşil alanın kullanılmadığını sözlerine ekleyen Yurtman, insanların refahlaması için adliye binalarının yakınlarında mutlaka yeşil alanın olması gerektiğini vurguladı. Anadolu’daki adliyelere de değinen Yurtman, konuyla ilgili şunları aktardı: “Anadolu adliyeleri iyi durumda değil. Ama iyi olan adliyeler de var. Amasya ve Kahramanmaraş adliyeleri bu iyi adliyelere örnek gösterilebilir. Bu iki adliye yörenin kültürünü yansıtıyor. Bunu önemsiyorum. Adliye binaları kültürel değerleri yansıtmalı.”
"İhtiyaçlar göz önünde bulundurulmalı"
GİİP Genel Sekreteri ve Kandemir Partners Avukatlık Bürosu Kurucusu Av. Mehmet Ali Kandemir ise, eski ve yeni adliyeleri karşılaştırak bir değerlendirme yaptı. Eski adliyelerin konut olarak ya da hükümet konakları içinde üretildiğine dikkat çeken Av. Mehmet Ali Kandemir, son yıllarda önemli sayılarda adliye yapıldığını, sadece İstanbul’da bu sayının 3 olduğunu belirtti. İhtiyaçların göz önünde bulundurularak adliyelerin yapılması gerektiğine değinen Kandemir, Çağlayan Adliyesi’nin İstanbul’da yapılan diğer 2 adliyeden daha iyi olduğunu kaydetti. Kartal Anadolu Adliyesi’nde bina içi ulaşımın çok zor olduğunu söyleyen Kandemir, "İniş çıkışlar için merdiven yok. Asansörler yetmiyor. Mahkeme salonu ile kalemi arasında çok uzun mesafeler var. Fonksiyonellik yok, zorlaştırıcı öğeler kullanılmış” dedi. Yeni yapılacak yapılar ile ilgili de önerilerde bulunan Kandemir, adliye binalarının sağlam, fonksiyonel ve estetik olması gerektiğine dikkat çekti.
“Konfor ön planda olmalı”
Panelin son konuşmasını yapan SYS Hukuk Bürosu Kurucu Ortağı Av. Yalım Canveren ise, adliye binalarının ruhsuz kamu binası şeklinde tasarlanmaması gerektiğinin altını çizdi. Kullanıcıların istekleri ve ihtiyaçları göz önünde tutulmadan Türkiye’de adliye tasarımlarının yapıldığına işaret eden Av. Yalım Canveren, fonksiyonel ve konforlu adliyelere ihtiyaç olduğunu vurguladı. Anadolu’da kamu binaları içinde yer alan adliyelerin de ayrı bir yerde olması gerektiğini söyleyen Canveren, adliyelerin TBMM ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi gibi tasarlanması gerektiğini ve kamu binaları arasındaki eşitsizliğin vatandaşların adalet duygusunu sorgulamasına neden olabileceğini belirtti. Adliyelerin konfor ön planda tutularak tasarlanması gerektiğini savunan Canveren, “Bölgenin nüfus yoğunluğuna ve ihtiyaca göre adliye yapılmalı. Adliyeler bütünü bozmadan, ihtiyaca göre büyütülme olanağına sahip olmalı. Adliyelerde kadrolu mimar olmalı. Adliyeler, kampüs şeklinde tasarlanabilir. Gün ışığı iyi kullanılmalı. Avukat, hakim ve savcılar için kütüphane olmalı” dedi. Özellikle icra dairelerinin durumunun çok kötü olduğuna değinen Canveren, konuyla ilgili olarak şunları aktardı: “İcra daireleri hakimlerin odasından da küçük. İyi çalışma ortamları olarak tasarlanmamış. İcra daireleri ve mahkeme kalemleri, işin asıl yapıldığı bölümlerdir. Buraların daha büyük ve konforlu olması gerekir.” Tüm bu sıkıntıların devletin adalete ve adliyeye bakış açısının bir sonucu olduğunu sözlerine ekleyen Canveren, bunun da mimarların sorumluluğu dışında bir konu olduğunu ve mimarların iyi bir yapı ortaya çıkarma amacında olduğunu belirtti.
Mimarlık Haftası'ndan diğer haberler:
- Kullanıcıları Adliye Binalarını Anlattı
- "Engellilerimizi Sokağa Çıkarmalıyız!"