Küçük Köyler, Büyük Düşler



Dünya nüfusu küreselleşmenin etkisiyle kent merkezlerine itildikçe köy ve kasabalar ayakta kalmanın ve geçinmenin yollarını arıyor. Nitekim Paris'in hemen batısında göçmen toplumu için sosyal bir deney olarak inşa edilen La Courneuve de bir dönüşüm daha geçiriyor. 1960'ların başında yapılan bu gri renkli dev toplu konut projesi, yerleşim alanlarının yollar ve işyerlerinden ayrılmasını isteyen Le Corbusier'in mimarlık felsefesinden ilham almıştı. Fakat bugün yerle bir ediliyor.

Bir zamanlar ütopya olarak takdim edilen şey, yüksek suç oranları, önüne geçilemeyen uyuşturucu ticareti, okulların yetersizliği ve yüksek işsizliğiyle Fransızların kâbusu haline geldi. Ülkenin en sorunlu semtlerini yenilemeye yönelik 60 milyar dolarlık bir plan hazırlandı. Bu çerçevede 200 metre uzunluğundaki 16'şar katlı binaların yerini şimdilerde daha küçük konut öbekleri alıyor. Semt sakinlerinden biri, "Alışveriş merkezleri yapmıyor, gençlere iş yaratmıyorlar. Sorunlarımızın hiçbirini çözmeyecek bu" diyor.

İtalya'daki Filettino'nun sorunuysa ne ortaçağ yapıları, ne de göçmen fazlalığı. Oradaki sorun yeterli sayıda insan olmaması. Köyün son sayımdaki nüfusu 598'di. Roma'da hazırlanan bir kemer sıkma tasarısına göre nüfusu binin altında olan köyler idari maliyetleri düşürmek için komşularıyla birleştirilecekti. Fakat Filettino'nun belediye başkanı Luca Sellari buna karşı başkentin doğusundaki tepelerde kurulu köyünün bağımsız bir prenslik olmasını öneriyor. Sellari, "Köyün özerkliğini ve doğal kaynaklarını korumak için gerekirse bunu da yaparız. Kim hükümdar olmak istemez ki?" diyor. Filettino'yu müstakil bir prensliğe çevirme girişimi dünya medyasının ilgisini çekti ve köy bu ayın başında kendi parasını bastı. Üstünde Sellari'nin resmi bulunan para, dükkanlarda geçerli olacak ve gelen turistlere hediyelik eşya olarak satılacak.

Şanghay'ın birkaç yüz kilometre kuzeydoğusundaki 2 bin nüfuslu Huaxi köyününse turistleri çekmek için daha cesur bir tasarısı var. Köyün yüzölçümünü üçe katlayacak 74 katlı bir gökdelen yapmayı planlayan Huaxi'yi yılda iki milyon turist ziyaret ediyor. Ve bu ziyaretçiler ne kadar para harcarsa Huaxililer o kadar zenginleşiyor. Mao'nun tasarladığı komünist bir ütopya olarak görülen köyün sakinleri gökdelende birer paya sahip; tıpkı köyün çelik imalathanesinde, tekstil fabrikasında, sera kompleksinde, deniz nakliye şirketinde ve diğer girişimlerinde de pay sahibi oldukları gibi. 1980'lerde tarımla geçinen küçük ve kırsal Huaxi, bugün piyasa güçlerinin ve akıllı yatırımın parlayan yıldızı. Başarısını sosyalizme bağlayan köyün iş modeli, aslında daha çok eski usul kapitalist bir şirketi andırıyor. Bu modelde şirketi yöneten hissedarlar kâr paylarıyla rahat rahat geçiniyor ve köyün sıkıca korunan sınırlarının dışından binlerce işçi getirip istihdam ediyor.

Huaxi'yi inceleyen Georgia Teknoloji Enstitüsü'nden Profesör Fei-Ling Wang, The New York Times'a, "Buna sömürü derler" diyor. "Çünkü dışarıdan gelen işçiler kanunen köy sakini olamıyor. Emeklerinin sonucunu paylaşamıyorlar. Ücretli olarak çalışıyor ve işlerini kaybederlerse evlerine geri gönderiliyorlar. Göçmen işçilerin hepsine köylülerle aynı ayrıcalıklar verilse Huaxi projesi işlemezdi."