Günümüzde kentlerin yeni suç ortamlarını viyadük ayakları oluşturuyor; çünkü
pek insan bulunmuyor bu betondan ucubelerin etrafında; sessiz ve tenha
oluyorlar. Kimsenin uğramak istemediği yerler buralar. Genellikle bir çöplük
gibi pis oluyorlar; çöpçüler bile yaklaşmıyorlar viyadüklerin altına. Büyük
kentlerin yer altındaki tünelleri gibi gizemli bir tarafları da yok. Fazlasıyla
göz önünde oldukları için de ayrıca pek çirkin ve sevimsizler. Betondan
bölmelerle kenti dikey ve yatay parçalara ayırıyorlar, gökyüzünü bölüyorlar;
başınızı kaldırdığınızda gri beton duvarlar görüyorsunuz. İnsanları, evleri ve
mahalleleri birbirlerinden uzaklaştırıyorlar; kentleri insanlıklarından
uzaklaştırıyorlar. Otoyollar yapıldıkça mutlu oluyoruz; İstanbul-İzmir Otoyolu
da böyle tanıtılıyor; ne güzel, İzmir’den İstanbul’a üç saatte gideceğiz. Oysa
kim bilir bu otoyol kaç viyadük üzerinde yükselirken, içinden geçtiği neleri yok
edecek? Ama ne önemi var; hızlı arabalarla en kısa sürede hedefe ulaşırken
etrafına kim bakıyor ki?
Bu çirkin şeyler kaçmaya çalıştıkça üzerimize geliyorlar sanki. Yönetenler ne
kadar da meraklı oluyorlar viyadükler üzerinde otoyollar yapmaya! Şehirlerarası
otoyollar bir yana, kent içinde de nereye baksanız yeni viyadükler yükseliyor;
aşina olduğunuz o kent görüntüleri kocaman viyadük ayaklarının arkasında
kalıyor; ne çevre dinliyorlar ne tarihsel geçmişi önemsiyorlar. İzmir’in Yüksel
Çakmur dönemindeki metro projesini yer üstüne çıkaran Burhan Özfatura, trenleri
varyantta viyadükler üzerinde geçirmek istediği için metro yapımına iki yıl geç
başlanmıştı. “İstemezükçüler’’ engellemeseydi, bugün varyant viyadüklerin
altında kalacaktı. İzmir’in tarihi Kordonboyu da otoyol yapılmaktan onlar
sayesinde kurtuldu; yoksa Kordonboyu’nda akşamları güneşin batışını seyretmek
yerine viyadük ayaklarına bakıyor olacaktık bugün.
Viyadük altlarında gezintiye çıkmak diye bir şey olamayacağından, ne kadar
çok viyadük yapılırsa o kadar çok insandan arındırılmış bölge ortaya çıkıyor.
Motorlu taşıtların kent içinde ulaşımının daha kolay sağlanması için icat
edilmiş betondan kalın yükseltiler, aynı zamanda kentlere insanlığını
kaybettiriyorlar. Bu kalabalık kentlerde viyadüklerin işgal ettiği alanlara
giremeyen insanlar, kentin daralan alanlarında sıkışıp kalıyorlar. Üstelik,
depremde ilk yıkılacaklar arasında viyadükler bulunuyor; bu da ayrı bir gerçek
ve dünyanın hangi ülkesi olursa olsun pek değişmiyor. Baksanıza, Radius
Projesi’ne göre, İzmir-Çeşme otobanını ayakta tutan viyadükler 6.5 şiddetindeki
bir depremde önemli zararlar görecekler. Sadece bu otoban değil İzmir’de önemli
yerlerdeki pek çok viyadük için aynı öngörüde bulunuluyor.
Bornova’nın şu son haline bakın; öğrenciliğimizde Levantenlerden kalma tarihi
köşklerin bulunduğu ağaçlı çimli yeşilliklerde gezinir, Küçükpark’a gitmek için
karşıdan karşıya yürüyerek kolayca geçiverirdik. Şimdi köşkleri beton viyadük
yığınının arasından göremezsiniz; ağaçlar ise egsoz gazları ve tozdan
canlılıklarını yitirmişler. Viyadük ayaklarının üzerinde yükselen otobandan
hızla gelip geçen arabaların içindeki insanlar, sadece önlerindeki beton yolu
görebiliyorlar; viyadüklerin altından geçenler ise sadece viyadük ayaklarını.
Artık karşıdan karşıya kolayca geçilemiyor; alt ve üst geçitleri kullanmanız
gerek, yoksa sayıları ve hızları giderek artan araçların altında sinek gibi
eziliverirsiniz. İşte viyadükler ve otoyollar insanlara kendilerini böyle
hissettiriyorlar; böcekmiş gibi yani.
Viyadükler, insanları sokaklardan uzaklaştırıyor; evlerine kapatıyorlar.
Çünkü artık gezinti yapacak, yürüyecek yer bulamıyorsunuz. Kentte her şey
arabalar için. Bir arabanız yoksa kentin bazı yerlerine asla gidemezsiniz;
yayalar için uygun değiller. Tenha ve ürkütücü yerler buralar; arabalarınızın
kapılarını kilitleyip hızla geçip gitmelisiniz. Yaya iseniz, saldırıya uğramanız
an meselesi.
Bazı yerlerde viyadük ayakları evlerin tam önünde yükseliyor; Balçova’da
olduğu gibi. Otoyol tam önlerinde sona eriyor. Bu insanlar bu evlerde nasıl
yaşıyorlar bilmiyorum. Eski insancıl iki katlı evler ve önünde yükselen ürkütücü
betondan duvarlar. Kentlerdeki bu çelişkiler de “çağdaşlık’’ adı altında inşa
edilen viyadükler lehine giderek ortadan kalkacak; iki katlı evler yıkılacak ve
insanlık biraz daha bu kentlerden uzaklaşacak; o zaman viyadük ayakları altında
daha çok suç işlenecek.