Klimalar artık özellikle kentli yaşamın
vazgeçilmezleri arasında. Alışveriş merkezleri, işyerleri, butikler, restoran ve
kafeler, oteller, toplu taşıma araçları... Evlere giren klimaların sayısı da gün
geçtikçe artıyor. Peki, ne kadar doğru kullanılıyor klimalar, küresel ısınmaya
etkileri ne? Kavurucu yaz sıcakları giderek artarken klimanın duayenlerinden
biri olan Alarko Carrier’in genel müdürü Önder
Şahin ile sohbet ediyoruz. Konu Türkçeye artık iklimlendirme diye
geçmeye başlayan ısıtma ve soğutma sistemleri. Önder Şahin, “Biz mekânların
içinde insanların iyi yaşayabilecekleri iklimleri yaratıyoruz” diyor.
- İklim değişiklikleri ve küresel ısınmadan bahsederken suçlular
arasında klimalar da sıralanıyor. Öte yandan aşırı sıcaklarla baş edebilmek için
klima kullanımında giderek artan bir zorunluluk da söz konusu. Sektör bu
doğrultuda nasıl bir gelişim gösterdi?
- Aslında bu konuda ilk kontrol altına alınan, ilk disipline edilen
sektörlerden biri klima sektörü. Değişim aşağı yukarı bundan 20 küsur yıl önce
başladı. Biliyorsunuz klimalar soğutucu akışkan olarak hidroflorokarbonlu gazlar
kullanmaktaydılar ki bu bunlar hakikaten atmosfere zararlı gazlar. Önce freon
10-11’ler kaldırıldı, sonra freon 10-12’ler ve şimdi çevre dostu gazlarla
üretiliyor. Fakat akılda bir kere öyle kaldığı için iz bırakıyor ve yanlış
çağrışım oluyor. Halbuki klimalar artık çevre dostu. Ayrıca giderek gelişen
teknolojiyle daha verimli hale geliyorlar. Az enerji tüketen, ufalan boyutları
ve ufalan fiyatlarıyla da insanların yaşamının kaçınılmaz bir ihtiyacı.
‘İç ve dış sıcaklık farkı 8 dereceyi aşmamalı’
- Klimaların doğru kullanılmadığını düşünüyorum. Sıcaktan dondurucu
soğuğa geçiliyor. Özellikle genel mekânlarda soğuğun ayarı yok. Resmen
titretiyor insanı...
- Haklısınız. Vücudun adaptasyonu için içerdeki mekânın ısısının dış hava
sıcaklığından 8 dereceden fazla olmaması lazım. Dışarda hava 29 derece ise iç
mekânın 22 derece olması lazım. İnsanı terleten ve kötü hissettiren havanın
sıcaklığı değil, içindeki nem miktarı. Klima zaten nemi aldığı için siz 25
derecede nemi alınmış bir havada bile kendinizi iyi hissedersiniz. Buna karşılık
20 derecede yüksek nemli bir yerde de kötü hissedersiniz. Nemi alınmış bir 25
derece sizin zaten kendinizi iyi hissetmenizi sağlar.
Bunlar müdahale edilebilir şeyler. Artık binalarda bir kısım akıllı
bilgisayarlarda yeni değerler girilerek merkezi klimaların ısısı yeniden
ayarlanabilir. İnsanların terlemesini ve kokmasını önlemek için aşırı bir baskı
yapıyorlar sanıyorum.
- Bir de işin enerji sarfiyatı boyutu var...
- Tabii. Her 1 derece yüzde 10 daha fazla enerji anlamına geliyor. Klimaların
ısı derecelerini gereksiz yere indirip hem kendimizi hasta ediyor hem de
enerjiyi boşa sarf ediyoruz. Evlerde tüketilen toplam enerjinin yüzde 40’ı
ısıtma ve soğutma amaçlı. Hele büyük binalarda bu oran daha da artıyor. Büyük iş
merkezlerinde pencere bile açılmıyor, oradaki bütün havayı kontrol ederek
dengelemek zorundasınız. Hem enerji kullanımını azaltmak hem de en verimli
şekilde kullanmak üzere sürekli olarak teknoloji geliştiriliyor. Klimalarda
elektrik enerjisinin ne kadar soğutma enerjisine dönüşebildiğine ilişkin veriler
var. 1 kw elektrikten 5 kw soğutma yükü alınıyor. Belli bir oranın üzerinde
olanlara A sınıfı deniyor. Yani daha az enerji harcayan ürünler bunlar. Zaten
bakanlık enerji verimliliği yönetmeliği çıkardı, yıl başından itibaren
uygulanacak. Bütün elektrikli ev aletlerinde A ve en azından B grubu dışında
üretim yasaklanacak
Pazar payımız yüzde 12
- Alarko Carrier’in Türkiye pazarındaki durumu ne?
- Bizim Alarko olarak hem ısıtma hem de serinletmede pazar payımız ortalama
yüzde 11-12 civarında. Serinletmeyi hem merkezi klimalar hem de bireysel
klimalar olarak da 2’ye ayırıyoruz. Bireyselde yerli üreticiler piyasaya hâkim,
bizim payımız yüzde 7-8’lerde. Merkezi klimalarda ise yüzde 21 pazar payı ile
lideriz. Isıtmada da payımızın yüzde 11 olduğunu düşünüyoruz.
- Biraz da üretimden bahsedecek olursanız?
- Radyatör üretimi Dudullu’da organize sanayi bölgesinde. Orada yalnız
radyatör üretiyoruz. Diğer ısıtma cihazlarını, yani brülör ve sirkülatörleri,
kombileri Gebze’deki fabrikada üretiyoruz. Merkezi klimanın bir bölümünü
Gebze’de üretiyoruz, bir bölümünü diğer Carrrier şirketlerinden alıyoruz. Bütün
Carrier şirketlerinin uzman olduğu ülkeler var. Biz birini yapıyoruz, başkaları
diğerlerini. Bireysel klimaları ise hiç imal etmiyoruz. Onları Toshiba ve
Carrier’den ithal ediyoruz. Biliyorsunuz Toshiba’nın klima bölümü de Carrier’e
ait...
‘Yüzde 40 kapasiteyle çalışıyoruz’
- Kaç kişi çalışıyor Alarko Carrier’de?
- Fabrikadakiler ve beyaz yakalılar toplam 660 kişiyiz. 2 yıl önce 770
kişiydik. Zaman içinde azaldık, çıkanların yerine yenisini eklemedik.
- Kriz nasıl etkiledi?
- Türkiye’de bireysel klimada 2007 yılında 1 milyon 250 bin adet satılmıştı.
Geçen sene temmuz sonuna kadar her şey çok iyiydi. Temmuz sonunda inanılmaz
derecede işler birden durdu ve sene sonunda tüm Türkiye’de satılan klima 850 bin
taneydi. Zannediyorum ki çok daha büyük pazar payı olanlar bu durumdan daha
fazla etkilendiler. Bence insanlar krizi Türkiye’de kasım ayından itibaren
hissetmeye başladılar. Klimanın asıl etkilenmesi ise elektriğe yapılan zamlardan
sonra oldu. Isıtma alanında ise bir önceki yıla göre yüzde 15 daralma oldu.
Orada da doğalgaza gelen zamlar etkili oldu. Biz şu aralar krizden dolayı yüzde
40 civarında bir kapasite ile çalışıyoruz. Ama şunu da vurgulamalıyım, biz 1994
ve 2001 krizleri dahil hiç insan çıkarmadık. Bu krizde ne yaptık? Kısa çalışma
izni aldık, işçilerimiz mağdur olmadılar, 15 gün çalışıyor 15 gün çalışmıyoruz.
Böylece ücretin yarısını biz ödüyoruz yarısını yasa gereğince işsizlik fonu
ödüyor. Sigortaları sürüyor. Mayıs ayının ilk hafftasında başladık. Beyaz
yakalılarda da çıkarmadık, onlarda da izin planlaması yaptık. Yaz boyunca
haftada 4 gün çalışıp cuma gününü yıllık izinlerinden kullanıyorlar
- Bu sene beklentiniz ne?
- Bu yıl ilk 4 ayın rakamlarına göre bütün Türkiye’de satılan toplam klima
sayısı geçen seneki satışların üçte biri. Yüzde 63 daha geri. Bu yıl 600 bin
klima satılacağını öngördük. Biz 1998 yılında 120 milyon dolarlık bir şirkettik.
2008 yılında 220 milyon dolar ciro yapar hale geldik. Bizim büyümemiz ülkenin
büyümesine, fert başına düşen milli gelirin artmasına bağlı. İnşaat, turizm,
büyük iş merkezleri , alışveriş merkezleri yatırımları bizim sektörün en büyük
müşterileri... İnşaat yavaşlayınca doğal olarak bizim işler de yavaşlıyor.
‘Büyük olma ama saygın ve sağlam ol’
- Enerji Verimliliği Yasası’yla Avrupa’da 25 yıldan beri süren
uygulama Türkiye’de de zorunlu hale geldi. 1000 m2 ve üzeri kullanım alanına
sahip binalarda ısı gider paylaşım sistemi kullanılacak. Siz de Alarko olarak bu
konuda ne yapıyorsunuz?
- Biz bu konuda sektörün dünya liderlerinden olan Techem ile bir işbirliği
yaptık. Isı kullanımında elektrik ve su sayacına benzer bir sistem sunuyoruz.
Apartmanda ortak kazan yanacak ancak herkes kullandığı ısı kadar para ödeyecek.
Isı gider paylaşımında daireler, metrekareye göre değil harcadığı yakıt
miktarına göre değerlendirilecek. Böylece, kullanıcılar yüzde 30’a yakın
tasarruf edecek. Türkiye’de merkezi sistemle ısınan ve doğalgaz kullanan hane
sayısı yaklaşık 1 milyon, bir o kadar da işyeri bulunuyor. Türkiye geçtiğimiz
yıl 17.8 milyar dolarlık doğalgaz ithalatı gerçekleştirdi ve ithal edilen
doğalgazın yüzde 21’i ısıtma için kullanıldı. Bu sistemle, Türkiye’nin yıllık
kazancının yaklaşık 1 milyar dolar olacağını öngörüyoruz.
- 34 yıldan beri aynı kurumun içinde görev yapan biri olarak
Alarko’nun şirket kültürünü nasıl tanımlıyorsunuz?
- Bizim şirketin kültürü en öz tanımı ile şöyle: En büyük olmayacaksın ama en
saygın ve en sağlam olacaksın. Bunca kriz atlattık. İnsanlar dövizle borçlanıp
büyük işlerle zenginleşirken, biz o tür işlere hiç girmedik. Hep tedbirli ve
temkinliyiz. Alarko Carrier olarak da aynı kültürü hep sürdürdük. Pazar payımız
yüzde 11 dedim. Teşkilatı tutmasam pazar payım hemen yüzde 18’e çıkar, ama
parasını veremeyecek adama mal satmayız, borçlandırıp sonra peşinden koşup,
icraya verip paramızı tahsil gibi çabalara girişmeyiz. Bizim bayilerin bir
limiti vardır, onu aştırmayız.
Üzeyir Garih’ten İsmet Paşa örneği
- 34 yıldan beri aynı şirkette olmak nasıl bir duygu?
- Bazı insanlar macerayı ve zikzakları sever, bazıları ise bir patika çizer
kendilerine ve o yolda yürürler. Ben değişiklikleri tek kurumun içinde yani
Alarko’da yaptım. Beş yıl sonra Alarko Almüt’ün genel müdürü olmuştum. Alarko’da
10. yılım sürerken, merhum Üzeyir Garih, beni yanına çağırdı. O dönemlerde
Alarko’nun Altron adında, Blaupunkt televizyonlarını üreten bir şirketi vardı.
Bana, “Seni Altron’a patron yapıyoruz, yarın başlıyorsun” dedi.
O zaman 36 yaşındaydım. “Bir düşünmeliyim” dedim. Üzeyir’in buna karşılığı
“İsmet Paşa da 38 yaşındaydı, o zamana kadar hiç Lozan Antlaşması yapmamıştı.
Gitti yaptı. Sen çayını içene kadar düşün, sonra da işe başla” oldu.
İş hayatımda bunun gibi ilginç dönemeçlerim oldu. Bir gün İshak Bey’in oğlu
Vedat Alaton ile birlikte çizmeleri ayağımıza çekip “Somon balığı nedir, balık
yumurtası nedir?” öğrenmeye başladık. Karadeniz’de işi kurduk. Daha sonraları
tekrar sanayiye döndüm. 1991 yılında Alarko pek çok ufak şirketten oluşan 91
milyon dolarlık bir şirketti. 1993 yılında kârını iki katına, cirosunu 100
milyon dolara çıkarmış ve borsaya kote olmuştu. 1995 yılında şirketimize
talipler çıktı. 1998 yılında da ABD’li Carrier şirketi, Alarko’yu almak
istediğini söyledi. Uzun görüşmelerden sonra Alarko ve Carrier yarı yarıya
satıldı. Yönetim ilk 5 senede Alarko’da kalsın ve mevcut yönetim işi götürsün
denildi.
İkinci 5 sene normal olarak Carrier genel müdür tayin edecekti. Carrier ise
“Biz hakkımızı kullanıyoruz, Önder devam etsin” dedi. Geçen sene 10. seneyi
kutladık. Aynı zamanda ben de 60 yaşımı doldurmuş oldum. Alarko’da 60 yaş
emekliliktir. Ama şirket isterse bunu uzatabilir. Sonuçta iki taraf da benim
görevimi uzatma kararı verdiler.
Önder Şahin
1948 yılında Ayvalık’ta doğan Önder Şahin, ODTÜ Mühendislik Fakültesi Maden
Bölümü’nden mezun oldu. 1975 yılından beri Alarko Grup’ta farklı şirket ve
kademelerde görev yapan Şahin, 1995 yılından beri Alarko Carrier’in genel
müdürü. Evli ve bir kızı var.