Kriz İstanbul’u Kavuruyor…



Küresel krizin amansız dalgalarının Türkiye kıyılarını dövdüğü tarihten bu yana en ağır darbeyi, bekleneceği gibi, küresel ekonomi ile en yoğun biçimde eklemlenen bölgeler, özellikle de İstanbul alıyor. Krizin İstanbul’a etkileri, bugün ve yarın İTÜ Taşkışla binasında tartışılacak. İstanbul Buluşmaları adı altında her yıl yapılan bu etkinlik, İTÜ Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü ev sahipliğinde, Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama bölümleri işbirliği ile gerçekleştiriliyor. Etkinliğe, benden de bir katkı istendi. İstanbul Buluşmaları 2009 için hazırladığım sunumun bazı satırbaşlarını paylaşmak istiyorum.

İstanbul, öteden beri, hem Türkiye’nin kendi iç dengelerinin bozulmasından kaynaklanan krizlerde, hem de 2008’de uç veren ve dış bağlamı etkili olan bu krizde, sarsıntıyı şiddetli biçimde hissetti, hissediyor. 1994 krizinde ekonomi yüzde 5 dolayında küçülürken İstanbul’da daralma yüzde 10.5’ten fazlaydı. 2001 krizinde yine yüzde 7.5 olarak ölçülen daralmayı TÜİK, İstanbul için yüzde 10.2 olarak belirlemişti. Ya bu kez? Bu kez bu data üretilecek mi bilmiyoruz; çünkü 2001’den bu yana TÜİK, iller ve bölgeler için büyüme verileri üretmiyor. Neden üretmediğinin hesabını ne kimse soruyor, ne de Kurum açıklıyor. Geçelim…

Ancak ortaya çıkan bazı göstergelerden, İstanbul’un, krizi Türkiye genelinden daha derin yaşadığını söylemek mümkün. Şöyle ki;

• 2008’de 493 bini resmi, 115 bini sayılmayan olmak üzere 608 bin olarak belirlenen İstanbul’daki işsiz sayısı, kriz ile birlikte artan tensikatlarla, hızlanmış görünüyor. Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre krizin etkilerinin hızlandığı Ekim 2008’den Haziran 2009’a sigortalı sayısı Türkiye genelinde yüzde 2.2 azalırken İstanbul’da azalma yüzde 5.5’i buldu. Söz konusu aylar içinde sigortalı sayısı, Türkiye genelinde mevsimlik dalgalanmalardan sonra bile 200 bin geride. Sadece İstanbul’da eksilen sigortalı sayısı 157 bin. İstanbul’da krizi en derinden hisseden kesim, sanayi. Sanayiyi çevre illere transfer etme iddiasına karşın, İstanbul’da istihdamın yüzde 40’ı hâlâ sanayide. Krizin özellikle konfeksiyon sektörünü derinden vurduğu görülmekle beraber, inşaat ve gıda dışındaki diğer sektörlerde de ağır tahribatlar gözleniyor.

• Türkiye’nin dış ticaretinde yüzde 55 paya sahip olan İstanbul’da, 2009’un ilk 7 ayında ihracat yüzde 30.4 azaldı. Geçen yılın aynı dönemine göre İstanbul’dan 16 milyar dolar daha az ihracat yapıldı.

• Ekonomik daralma ile ithalat ihtiyacı da azalan İstanbul’da yine Ocak-Temmuz döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre 32 milyar dolar daha az ithalat yapıldı.

• İstanbul’da yatırımlarda dramatik bir azalma var. Türkiye genelinde Ocak-Ağustos döneminde teşvikli yatırımlar yüzde 59 oranında daralırken İstanbul’daki daralma yüzde 65’i geçti!.. 2006’da İstanbul’un toplam yatırımlardan aldığı pay yüzde 26 idi, 2009’da bu büyük daralma ile İstanbul’un payı yüzde 13’e düştü. Yani pay, yarı yarıya azaldı.

• Krizin kavurduğu İstanbul’un, vergi yönünden Hazine’ye katkısı da azaldı haliyle. Türkiye vergi gelirleri içinde yüzde 35-40 dolayında payı olan İstanbul’dan ilk 9 ayda vergi tahsilatı ancak yüzde yarım arttı. Ama, bu yüzde 6 dolayındaki enflasyon dikkate alındığında yüzde 5.5 reel gerileme demek...

• Vergi gelirlerindeki reel gerilemeye karşılık İstanbul’da Hazine’den yapılan harcamalar yüzde 14 artmış. İstanbul kamu harcamalarının yüzde 15’inin polis harcamaları olduğunu ve yüzde 12’lik sağlık harcamalarını geride bıraktığını da belirtelim.

• İstanbul’da bu krizde tuzu kuru kesimler de var tabii ki. Finans sektörü, yani bankalar bunların başında geliyor elbette. Finans merkezi İstanbul’da, 2001 krizinde derin yara alan bankalar, bu krizde kâr rekorları kırıyorlar. Sadece ilk 8 ayda banka net kârları, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 40 artarak 14.2 milyar TL’yi geçti.

• Öteden beri bilinir ki, İstanbul, Türkiye’de bölüşülen gelirin tek başına yüzde 30’unu alır ve yine bilinir ki, İstanbul’da yüzde 1’lik azınlık, İstanbul pastasının yüzde 30’a yakınını tek başına “götürür”… Bu krizde de İstanbul’un alt ve orta sınıfları yoksullaşıyor; işsizlik, tensikatlarla hızlanıyor; ücretler, değil reel olarak, nominal olarak bile geriletiliyor. Küçük ve orta işletmelerin çoğu protestolu senetler ve karşılıksız çeklerle boğuşuyor.

• Krizdeki “küresel kent” olma iddiasındaki İstanbul, AKP hükümetinin gözünde, sadece “satılık mal”. Hükümet, İstanbul’da satılacak ne kaldı diye bakınıyor…