Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) tarafından 'Kentsel Dönüşüm ve Sürdürülebilir Şehirler Konferansı' düzenlendi. MTSO Konferans Salonu'nda düzenlenen panelde alanında uzman konuşmacılar, konuklara sunum yaptı.
DHA’da yer alan habere göre; konferansta konuşan Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Mersin’in yapılaşma alanlarının çok kötü olduğunu söyledi. Deprem yıkımlarının yüzde 65’inin nedeninin yerden gelen sorunlar olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ercan, "Demek iyi yer seçeceksin. Kötü yerde iyi yapı olamaz. İyi yerde iyi yapı olur. Bütün sıkıntı burada. Mersin’in yerleştiği yer çok kötü. Adana’nın da öyle. Çok kötü yerde çok iyi yapı yapmak biraz zor. Mersin’i Çukurova üzerine yerleştirmek tarıma, beslenmeye, insanoğlunun geleceğine yapılan en büyük katliamdır. Şehirleşmesi yanlıştır ama böyle olmuş. 100 yıl önce nüfusu 2 bin olan Mersin’in bugün nüfusu 2 milyon ve halen artıyor. Gördüğüm en güzel ve en çarpık yapılaşan kent. Bir Türk olarak Mersin'le onur duyuyorum ve aynı zamanda utanıyorum. Burası Bahamalar, Miami, Florida gibi bir yer; doğasıyla, havasıyla ve insanıyla. Mersin’in yeri yanlış. 2- 3 gündür sosyal medyada paylaşım yapıyorum. Bunu insan için, halk için yapıyorum. Bilim adamı uyarır, bizim görevimiz uyarmak. Bunun ana nedeni buradaki insanların sağ kalmasının mücadelesini veriyoruz biz. Daha önce Hataylılar da Kahramanmaraşlılar da Gaziantepliler de siz gibiydi ama göçük altında kaldılar. Zaman içinde gelişemiyor, geriliyoruz. Oysa yeni deprem yönetmelikleri uyguladık. Dünyanın en iyi deprem yönetmeliği Türkiye’de. Ama bu yönetmeliği uyguluyor musun? Gereklerini yapıyor musun? Sıkıntı bizde." dedi.
'Yerdeki sarsıntının durumuna göre yapıyı oluşturmanız gerekiyor'
Yapı denetim kuruluşlarının ‘Yer yapı denetim kuruluşu’ biçimine sokulması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Ercan, "Yer inceleme çalışmalarıyla hem yer incelenecek hem yapılar denetlenecek. Çünkü yıkımların yüzde 65’i yerden geliyor. Çünkü deprem yeri vuruyor. Yapı kökleriyle yerin içine giriyor. Yerdeki sarsıntının durumuna göre yapıyı oluşturmanız gerekiyor. Türkiye’de bunu yapacak kişiler var mı var ama yapılması gerektiği gibi yapılıp rafa konuyor. Bir inşaat mühendisi mimardan yararlanamıyor, çünkü bu dallar arasında bilgi iletişimini sağlayacak bilgi yok. Birinin raporunu diğeri okuyamıyor. Yeri jeofizik ve jeoloji mühendisleri inceler. Daha yapı çıkmadan ‘Yer yapı güvenlik belgesinin’ çıkması gerekiyor. Bu belge, o yerin yapılaşma için uygunluğunu yapının da depreme karşı dayanıklı olduğunu belirten belgedir. Bu belge tapuya işlenmeli. Yer yapı denetim kuruluşlarının aynı zamanda sigorta şirketi olarak çalışması gerekli. Bir sorun olursa bu kuruluşların yapının tüm sorumluluğunu üstlenmesi gerekiyor." diye konuştu.
'Mersin’in ana sorunu sıvılaşma ve aşırı çalkalanmadır'
Yıkımların kırık değil sarsıntılardan kaynaklandığını aktaran olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ercan, "Mersin’den bir kırık geçmiyor ama sarsıntı nedeniyle etkilenir. Solipompeipolis’i gezdik. Temellerine baktım bir kırık izi yok ama yıkılmış. Adı Viranşehir. Peki ne yıkmış orayı? Ölüdeniz ya da Doğu Anadolu’daki bir depremin sarsıntısı yıkmış. Bir yerde geçmişte belli büyüklükte bir deprem olduysa gelecekte o yerde yine olacaktır. Demek ki gelecekte Soli’yi yıkacak büyüklükte bir deprem Mersin'e gelecek. O zaman Mersin’deki yer yapısının sarsıntıya karşı davranışını bilmemiz gerekiyor. Mersin’in ana sorunu sıvılaşma ve aşırı çalkalanmadır. Bir yerde kaç katlı bina yapılacağına bilimsel yöntemlerle karar verilir. Belediye meclisi bu kat sayısına karışamaz, onaylar. Şehir plancıları bunun üzerine şehri planlar. Ama şu anda meclis kararıyla planlanıyor, ölçüm yok. Halen yer inceleme çalışmalarında 60 yıl önce çıkan Japon standardı kullanılıyor. Japonlar bunu çoktan terk etmiş." ifadesini kullandı.