KOS 3. Köprü'ye Mahkeme Kararını Tebliğe Çağırıyor



8. İdare Mahkemesi'nin TMMOB Şehir Plancıları Odası (ŞPO) ve Mimarlar Odası'nın birlikte açtığı davada 'Kuzey Marmara Beykoz Boğaziçi Geri Görünüm ve Etkilenme Bölgesi Geçişi ile Sarıyer İlçesi Rumelifeneri Boğaziçi Geri Görünüm ve Etkilenme Bölgesi Geçişlerine İlişkin 1/5000 Ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı Değişikliği'nin iptaline yönelik kararı sonrası 3. Köprü projesinin durdurulmasına ilişkin eylem planı, ŞPO İstanbul Şubesi'nde gerçekleştirilen değerlendirme toplantısı ile açıklandı.

Can Atalay: Öncelikle bu karar uygulanmalı

Toplantıda mahkemenin kararını değerlendiren avukat Can Atalay, herşeyin çok açık olduğunu söyleyerek, "Kararın konusu olan alan, köprünün deniz üstündeki kısmına gelen en kritik alan. Karar der ki, şu an itibarı ile Avrupa ve Anadolu yakaları geri görünüm ve etkileşim geçiş sahalarındaki inşaat durdurulmalıdır" dedi. 2009'da onanan ve altında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın imzasının bulunduğu 1/100000 bin ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı'nın 3. köprüyü İstanbul için bir felaket olarak tanımladığını anımsatan Atalay, sözlerine şöyle devam etti:

"Ancak 2010 yılında plan notlarında bir değişiklik yapılarak, 'ulaşıma ilişkin hususlar alt ölçekli planlarla düzenlenebilir' denildi. Avrupa yakasından başlayıp Kocaeli sınırına kadar 18 adet 1/5000 ölçekli plan yaptılar; iptal edilen plan değişikliği, en kritik noktayla ilgili. Öncelikle bu karar uygulanmalı ve Çevre Düzeni Planı'nda 3. köprü bir felaket olarak tanımlanırken 1 yıl içinde neyin değiştiğinin ve apar topar inşaata başlanıldığının açıklaması yapılmalı. Geri kalanını sonra konuşuruz".

3. köprüyle ilgili şu ana kadar açılmış dava sayısının 23 başlık altında toplanabileceğine işaret eden Atalay, ancak üst ölçekli planların hiç bir hukuki denetimden geçmediğini de sözlerine ekledi.

Foto: Ayşe Yıkıcı (sol başta), Ceyda Sungur ve Can Atalay

Ayşe Yıkıcı: Geleceğimizi planlarken ne kadar özensiz olduklarını göstermesi açısından da ayrıca önemli bir karar

Mahkeme sonucunu, İstanbul'un Kuzey ormanları için çok önemli bir karar olarak değerlendiren ŞPO İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Ayşe Yıkıcı da, İstanbul Büyükşehir Belediyesi yetki alanında kalan Boğaziçi geri görünüm ve etkileşim alanında 1/5000'lik planların İBB tarafından, 1/1000'lik uygulama amaçlı planların ise ilçe belediyeleri tarafından hazırlanması gerektiğine dikkat çekti. Mahkemenin iptal kararıyla aslında bunu söylemeye çalıştığını vurgulayan Yıkıcı, "Bu, karar vericilerin plan sürecine nasıl yaklaştığının bir göstergesi. Karar, geleceğimizi planlarken ne kadar özensiz olduklarını göstermesi açısından da ayrıca önemli" diye konuştu. Kararın, evrak işlerinden ibaret bir süreç gibi gösterilmesini de eleştiren Yıkıcı, "Yaşanacak süreç, evrak işlerinden ibaret bir süreç değil. Bu, bütün belediye meclislerinden planların geçmesi anlamına geliyor. Yetkililerin, bizim adımıza yaşanacak bir süreci evrak işlerinden ibaret göstermeye çalışmalarını, bir vatandaş, meslek insanı olarak da ayrıca kınıyorum" dedi.

Zerrin Bayraktar: Karayoluna dayalı ulaşım yaklaşımının yanlışlığını yaşayarak görüyoruz

İnşaat Mühendisleri Odası adına söz alan Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Zerrin Bayraktar ise sadece karayoluna dayalı ulaşım yaklaşımının yanlışlığının yaşayarak görüldüğünü kaydetti. "Biz, İstanbul'un trafik sorununu köprülerin çözemeyeceğini savunuyoruz" diyen Bayraktar; 3. köprünün yeri, şekli ve herşeyiyle hatalı olduğunu, bir inatla yapılmaya çalışıldığını söyledi.

Ceyda Sungur tarafından okunan ve 'yaşam üstine pazarlık olmaz; Kuzey ormanları kırmızı çizgimizdir' diyen Kuzey Ormanları Savunması açıklaması ise şöyle:

3. köprü artık iki beton kuleden, Kuzey Marmara Otoyolu ise asfalt izinden ibarettir

Mimarlar Odası ve Şehir Plancılar Odası İstanbul Şubeleri’nin açtığı ortak davada, 8. İdare Mahkemesi “Kuzey Marmara Beykoz Boğaziçi geri görünüm ve etkilenme bölgesi geçişi ile Sarıyer İlçesi Rumelifeneri Boğaziçi geri görünüm ve etkilenme bölgesi geçişlerine ilişkin 1/5000 Ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı Değişikliği’nin iptaline karar verdi. Karar ilgili devlet kurumlarınca kamuoyuna bilinçli şekilde çarpıtılarak yansıtıldığı gibi “bağlantı yolunun” değil, Kuzey Marmara Otoyolu’nun, dolayısı ile 3. Boğaz Köprüsü projesinin ta kendisinin iptaline ilişkindir. Mahkeme, plan yapma yetkisinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na (İBB) ait olduğu Sarıyer ve Beykoz Boğaziçi geri görünüm bölgelerinde yapılan plan değişikliklerinin, İBB yerine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın onayı ile yürürlüğe konmasını hukuka aykırı bulmuştur. Verilen kararla köprü ayaklarını her iki yakada 3. Köprü güzergahı ile bağlayacak ana koridorları içeren planlar iptal edilmiştir ki bu karar, proje bütününün iptalini de gerektirir niteliktedir.

Esastan incelenmeksizin usulden iptale hükmeden kararın ardından, Karayolları Genel Müdürlüğü “mahkeme kararında belirtilen gerekli düzenleyici ve tamamlayıcı tüm işlemler”in derhal başlatıldığını ve yasal süresi içerisinde tamamlanacağını açıklamıştır. Mahkeme kararına göre yapılacak işlemler, usulen yapılan bir hataymışçasına önemsizleştirilerek Müdürlüğün evrak işlerinden ibaret gibi gösteriliyor. Ancak bizler için usul esastır. Çünkü dünyanın hiçbir metropolünde, kent planında olmayan bir mega (!) proje, planlar veya hukuki kararlar çiğnenerek yapılamaz.

Bu karar suçun delilidir…

Bu karar mücadelemizin haklılığının ıspatı, işlenen suçların delilidir. İstanbul’un 2023 yılına kadarki ana kent planında bile olmayan Kuzey Marmara Otoyolu ve 3. köprü projesi; hükümetin baskıcı, hukuk tanımayan, doğaya ve ekosistemlere, başka yerlerde tıpkı birer inşaat projesiymişçesine yeniden üretilebilir gibi yaklaşan, planlarla getirilen kararlara uymayan bir merkezi politika ürününden başka bir şey değildir. Ancak bizlerin yaşadığı vaka, hem kent planına, hem de hukuki kararlara rağmen bu projenin sürdürüldüğü bir resim çizmektedir. Bunun nedenlerinin başında, kendisi de hukuka ve planlara aykırılığı defalarca tescillenmiş kaçak bir sarayda kalan ve aslında bu projenin asıl sahibinin kurduğu otoriter anlayış ve bilimi reddediş gelmektedir.

Daha başında davalık olan proje, yok ettiği 3 milyondan fazla ağacın, bozduğu ekosistemler ve ekolojik koridorların, göçe zorladığı sayısız yaban hayvanının, kamulaştırma ile düşük bedeller ödeyerek yerinden ettiği köylülerin ve bu güne kadar onlarca iş cinayetine kurban giden masum işçilerin de sorumlusudur. Yarattığı bunca kayıp ve tahribat, doğa, kent ve insan mücadelesi verenlerin, bilimsel gerçeklerin arkasında duran akademisyenlerin, yaşadığı kenti ve doğasını savunan yurttaşların, meslek örgütleri ve demokrasi savunucularının, dağıttığı adaleti siyasi boyunduruğa teslim etmeyen hukuk insanlarının ve bu açıklamanın kamuoyunda paylaşılabilmesine olanak sağlayan basın emekçilerinin nazarında iki beton kule ve asfalt izinden ibarettir ve  bu geri dönüşü hala mümkün olan bir kaybın izidir.

Kısacası bu karar,

Katliamı her seferinde yasalarla kılıfına uyduran iktidarın kentin can damarlarına kastetmiş bir projeyi ne kadar özensizce yaptığının delilidir.

Bu karar, iktidar daha planı kimin yapacağını düşünedururken işlenen suçların ispatı, katil projenin rezilliğinin resmidir.

Bu karar, bugüne değin 3 milyondan fazla ağacın kesimine ve sayısını bilmediğimiz işçinin cinayetine sebep olan 3. Köprü projesiyle katliam yapıldığının itirafıdır.

Bizler, yerel yönetiminden merkezi idarelerine, kolluk güçlerinden yargısına tüm yetkilileri uyarıyoruz! Projenin durdurulmadığı her gün suç işliyorsunuz! Derhal mahkeme kararını uygulayın, ivedilikle proje ruhsatını iptal edin ve inşaatı derhal durdurun.  Ve artık yıllardır biriktirdiğiniz suçlarınıza bir yenisini daha eklemeyin!

Kuzey Ormanlarımız Kırmızı Çizgimizdir…

Yolsuzlukları kırmızı çizgisi ilan etmiş, seçim bildirgelerinde doğa ve yaşamı savunma vaadi vermiş tüm siyasi partileri uyarıyoruz! Doğayı ve yaşamı savunanların yanında yer alın! Bizim kırmızı çizgimiz Kuzey Ormanlarıdır. Sakın ola, bugün koalisyon görüşmelerinde pazarlık unsuru haline gelmiş mega projelerce işlenen suça ortak olmayın.

Ormanlar yeniden yeşerecek, sizler ise yargılanacaksınız!

Ve yetkililer… Sanmayın ki mahkeme kararlarına rağmen hukuksuzca inşaatı süren projelerinizi ve kararlara dahi müdahale ederek koruduğunuz ayrıcalıklarınızı unuttuk. Yine de bizler hukuku yok sayan projelere, haklı ve meşru mücadeleyi vatan hainliği ilan eden şiddet dolu dile karşı umutla direnmeye devam ediyoruz. Biz doğa ve yaşam savunucuları kararlıyız. Bu projeyi siz durdurmazsanız biz durduracağız! Bizler bu ormanları yeniden yeşerteceğiz, sizler ise yargılanacaksınız!

Kentlerimizi, doğayı ve yaşamı kimsenin kirli pazarlıklarına bırakmayacağımızı bir kez daha tekrarlıyoruz. 3. Köprü dahil olmak üzere Kuzey Marmara Otoyolu projesinin bütünlüğünü bozan bu karar ile daha da yürekten inanıyoruz. Israrla, hiç sıkılmadan bu projeleri durdurabileceğimizi söylüyor ve tüm kamuoyunu onların mega dediği bizimse yaşam katili gördüğümüz projelere karşı verilen mücadeleyi sahiplenmeye çağırıyoruz.

Yurttaşların değil sermayenin yanında saf tutanlara karşı yaşamımızı savunmak,

kurulan kirli pazarlıkları bozmak için;

20 Haziran Cumartesi, Gezi’nin ikinci sene-i devriyesinde, Kuzey Ormanları Savunması’nın ilk eyleminde olduğu gibi Sarıyer – Garipçe Kavşağı’nda buluşup doğayı, yaşamı katleden 3. köprüye dur demeye gidiyoruz. Tüm doğa ve yaşam savunucularını elimize mahkeme kararlarımızı alıp, suç mahaline, 3. Köprüye tebliğ etmeye çağırıyoruz!

DURDURUN, SUÇLULAR HESAP VERSİN!

DURDURUN, ORMANLAR YENİDEN YEŞERSİN!