Konutlar Kayalık Zeminde, Gece Yatarken Depreme Hazırlıklıyız, Daha Ne Olsun



Son dönemde, dünyanın belli bölgelerinde depremler yaşanıyor. Önce Haiti, ardından Japonya ve Şili. Bahsettiğimiz depremler de öyle ufak tefek sarsıntılar değil. 7.0 ve 8.8 şiddetinde depremler.

Peki, aynı büyüklükte bir deprem, İstanbul'da meydana gelse sonucu ne olur? Gerçi, 99'daki büyük depremle neler olacağını gördük görmesine de üzerinden 10 yıl geçti. Bu arada yeni bir depreme hazırlık yönünde ne yaptık? Yapılan açıklamalar; depremin, Şili'nin GSYİH rakamları üzerinde ciddi negatif etkisi olacağını gösteriyor. Zaten temel nokta da depremden sonra sosyo-ekonomik hayatın tesis edilmesi. Daha açık bir anlatımla depremden önceki ekonomik duruma dönmenin zorluğu. Biz ülke olarak bu zorluğu da iyi biliriz.
 
Konutların yüzde 25'i sigortalı

Konu, depremden önceki yaşama dönmek olunca akla bazı sorular da takılıyor. Mesela, 99 depreminden sonra Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) kuruldu ve zorunlu deprem sigortası uygulamasına geçildi. Amaç; sigorta sistemi sayesinde, deprem sonrası yıkılan binaların yerine yenisini koyarak, bir anlamda devletin üzerindeki ekonomik yükü ortadan kaldırmaktı.

Bu uygulamanın üzerinden 10 yıl geçti. Zaman içinde Türkiye'deki konutların yüzde 25'i sigortalandı. İstanbul'a baktığımızda ise sigortalanması gereken 2.7 milyon konuttan 942 bini sigorta yaptırdı. Bu da gösteriyor ki, İstanbul'daki konutların sadece yüzde 34'ü sigortalanmış.

İlginçtir ki, geçen aylarda DASK, İstanbul'da, halkın depreme yaklaşımını öğrenmek için bir araştırma yaptırttı ve bunu da kamuoyu ile paylaştı. Araştırmanın sonuçları gerçekten çarpıcı. Daha doğrusu, toplum olarak konuya bakışımızı ortaya koyuyor.
 
DASK'ın kamuoyu araştırması

Araştırmanın en çarpıcı sonucu, İstanbul'da yaşayanların hemen hemen hepsinin, "Benim evim kayalık zemin üzerinde" demesi. Avcılar'da oturanlar da 'boğaz'da oturanlar da kayalık zemin üzerinde olduklarını savunuyor. Bu söylemi de bilimsel verilere göre değil, tamamen apartman görevlilerinin ya da mahalle sakinlerinin verdiği bilgiye dayanarak yapıyorlar.

Çarpıcı bir başka sonuç da araştırmaya katılanların büyük çoğunluğunun, depreme uykuda yakalanma riskine karşı yatarken giydikleri kıyafete özen göstermeleri. Ama bunun dışında depreme karşı başka hiçbir hazırlık yapılmaması da araştırmada ortaya çıkan bir başka acı gerçek.

Araştırmadan çıkan son bir sonucu daha sizlerle paylaşayım. Zorunlu deprem sigortasına sahip olanların yüzde 48'i yakın gelecekte büyük bir deprem olacağını düşünürken poliçe sahibi olmayanlarda ise bu oran, yüzde 30. Aynı şekilde, poliçe sahiplerinin yüzde 44'ü olası bir depremde konutlarının büyük oranda zarar göreceğini düşünürken poliçesi olmayanların yüzde 38'i konutlarının zarar göreceğini tahmin ediyor.
 
Yakın gelecekte deprem olacak

Peki, bu araştırmadan aktardığım sadece bir-iki sonuç, sizde ne izlenim uyandırdı? Hemen söyleyeyim. Sigorta yaptıran da yaptırmayan da İstanbul'da bir deprem bekliyor ve bu depremde konutunun zarar göreceğini de tahmin ediyor. Hatta gece bile bu beklenti ile yatıyor. İlginçliğe bakın ki, hal böyleyken, İstanbul'daki konut sahiplerinin sadece yüzde 34'ü sigortasını yaptırmış. Konutların yüzde 66'sı depreme karşı korumasız.

Deprem olacağına inanıyoruz. Depremden korkuyoruz. Depremde konutumuzun zarar göreceğine de eminiz. Ama gelin görün ki, önlemimizi almıyoruz. Peki, bunu nasıl yorumlamalı? Sizi bilmem ama ben aynen şöyle yorumluyorum:

Toplum olarak maalesef, hem kaderciyiz hem de balık hafızalıyız. Yaşananları çabuk unutuyor ders de çıkarmıyoruz.