Daha önceki taş ocakları 'köye zarar verdiği için' kapatılmıştı. Yeni ruhsat işlemi karşısında köylüler, sonuna dek mücadele etmekte kararlı olduklarını söylüyor.
Urla'ya bağlı Yağcılar Köyü'nde yaşayan yurttaşlar, yargı kararları ve deprem riskine karşın bölgelerine taş ocağı yapılmak istenmesine karşı çıkıyor. Daha önceki hukuksal kazanımlarının göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulayan yurttaşlar, "Kimsenin suyumuzla ve hayatımızla oynamasına izin vermeyeceğiz Hukuksal mücadelemizi sürdüreceğiz" diyor.
Orman içinde yer alan Yağcılar köylüleri geçimlerini zeytincilik ve organik domates üretiminden sağlıyor. Geçen yıllarda Akgül ve Haker firmalarına ait mıcır ocakları, köye verdiği zarar nedeniyle kapatılmıştı. Ancak 2001 yılında Urla Belediyesi'nin 1. derece doğal SİT alanına bitişik başka bir yerde taşocağı ve mıcır işletme tesisi yapmak için ÇED sürecini başlattı. Ardından belediyenin il genel meclisi encümenine ruhsat talebinde bulunması üzerine, köylüler İzmir 4. İdare Mahkemesi'nde dava açtılar. Köylüler kazandıkları davayı, Danıştay kararıyla da kesinleştirdiler.
Ancak şimdi, köyün farklı bir alanına, BS Madencilik ve Dere Madencilik firmalarınca yapılmak istenen tesisler, köylüleri yine hareketlendirdi. Şirketlerin Ankara'dan aldığı "ÇED işlemine gerek yoktur" kararının, ilçe kaymakamlığı ve ilçe sağlık grup başkanlığınca geçen hafta kendilerine duyurulduğunu belirten köylüler, hafta içinde de gayrı resmi olarak köylerinde bir toplantı gerçekleştirildiğini söylediler. Köylüler, İzmir İl Çevre ve Orman Müdürü Osman Tatar 'ın da yer aldığı toplantıda, tesislere karşı olduklarını bir kez daha aktardılar.
Taş ocakları için belirlenen yerlerin, köy girişinde, zeytinliklerin hemen yanında ve organik domates tarlalarına çok yakın konumda olduğuna dikkat çeken köylüler, "Burada poyraz rüzgarları hakim. Ocaklardan kalkacak tozlar, Sığacık Körfezi'ne dek olan alanlardaki ağaçları, tarım alanlarını ve insanlarımızın sağlığını tehdit edecek" görüşlerini dile getirdiler.
Köy Muhtarı Çetin Balkan , düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, şirketlere ÇED raporlarının hiçbir inceleme yapılmadan verildiğini belirterek, "Şirketlerin değişik kurumlardan da izinlerinin olması gerekiyor. Ancak böyle bir belgeleri yok. Yasal haklarımızı sonuna dek kullanacağız. Bu kurumlardan da onay çıkması durumunda, 280 haneli köyümüzde yaşayan yaklaşık bin kişinin imzasıyla konuyu, uluslararası boyuta dek taşıyacağız. Kimsenin havamızla, suyumuzla oynamasına izin vermeyiz" dedi.
Bu arada, taş ocakları için öngörülen yerlerin, deprem riski taşıyan alanda olduğu belirtildi.