Ankara'da birçok şey, çok az. Üzücü, utandırıcı, usandırıcı denecek kadar az. Bu arada, nüfusu beş milyona doğru tırmanmakta olduğu söylenen, bir zamanlar ülkenin tümü için bir "öncü ve örnek" konumunda olan, gerekli altyapıya sahip bulunan bir modern başkentte, ulusal ve uluslararası kongre yaşamı, bu kadar cılız ve cansız olmamalı. Ankara'ya şimdikinden en az 10 misli sayıda kurultay, sempozyum, fuar, bilimsel kongre çekmek için harekete geçmek zamanı gelmiştir.
Bunun gerçekleşmesi için sadece, uluslararası kuruluşlara, üniversitelere ve başka kurumlara davet mektubu yazmak ve yabancı medyada reklam yapmak elvermez. Kongre turizmi uğruna yeni bir başkent stratejisi ve uygulaması gereklidir.
Bu konuda, değerli dostum Prof. Dr. Cevat Erder'in verimli olacağına inandığım bir önerisi var. Kendisi, yıllarca Roma'daki Uluslararası Kültürel Varlıkları Koruma ve Araştırma Merkezi'nin genel müdürlüğünü yapmıştı. Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi ICOMOS'un kongrelerinden biri, Selanik'te yapılmış. Çok başarılı bir düzenleme olmuş. Bu başarının nasıl sağlandığını sorduğunda öğrenmiş ki Selanik'te belediye ile Elen Kültür Bakanlığı işbirliği sayesinde gerçekleşmiş.
Elen'in dahiyane bir buluşu: Devlet - belediye işbirliği ile kongrelere özellikle yurtdışından gelecek kimselere yardım için yaratılan kurum, organizasyon işlerini yürütüyor. Yolculuk, otel, havaalanında karşılama ve uğurlama, şehir içi ulaşım, konferans salonları ve hizmetleri, yan geziler, eşler için programlar, yemekler ve resepsiyonlar, sağlık servisleri, danışma ve daha bir sürü işlevi üstlenen bu kurumun deneyimli uzmanları, her türlü pratik gereksinimleri karşılayarak, kongreden sorumlu üniversite mensuplarının sadece etkinliklerin akademik, profesyonel ve bilimsel yönleri üzerinde yoğunlaşmasına olanak sağlıyor. Sempozyum ve kongre düzenleyen öğretim üyeleri ulaşım, iaşe, ibate, ağırlama, gezi vs. işlerinin ne kadar zor ve yorucu olduğunu iyi bilirler. Çoğunun yurtdışından gelen meslektaşlarla, bu arada alanın büyük otoriteleriyle görüşmeye, hatta tanışmaya vakti kalmaz.
"Elen yöntemi" işte profesyonelleri ve akademikleri yaman külfetlerden kurtarıyor. Kongrelere katılanlar memnun, çünkü organizasyon işlerini yapanlar, amatör geçiciler değil, deneyimli uzmanlar. Her şey düzgün yapılıyor, her pratik sorun yetkililer tarafından ele alınıp çözülüyor.
Ankara'nın bir "kongre başkenti" olarak geliştirilmesini samimi olarak isteyen devlet adamlarımız var. Devlet ve Büyükşehir ya da Çankaya Belediyesi el ele vererek bir "Kurultay Organizasyon Kurumu" yaratırsa Ankara yalnızca bir "kongre kenti" değil, bir "kongre cenneti" olabilir.
Böyle bir kurumun yaratılması, elbette, bazı temel yatırımları, her düzenleme için çeşitli harcamaları, sürekli ve geçici kadroları gerekli kılacaktır. Çalışmalarda, Ankara'daki üniversitelerle özel sektörün ve bağımsız kuruluşların katkıları da sağlanabilir. Böyle bir kurumu bir "başkent ittifakı" olarak yaratmak mümkün ve yararlıdır.
Ankara'yı "kongre cenneti" yapmak umudumuz gerçekleşirse, aynı yöntem, başka kentlerimizde, turizm odaklarımızda da uygulanabilir. "Kongre Organizyon Kurumu", başkent örneğini bütün ülkeye yayarak bir ulusal kuruma dönüştürülebilir.
Ankara, Cevat Erder'in anlattığı ve önerdiği tasarıyı bir an önce harekete geçirmeli. Şimdi acıklı denecek kadar sönük olan Ankara turizmi, böyle bir gelişme ile canlanabilir. İlerde Türkiye'nin dört bucağında, altyapının var olduğu yerlerde, özellikle şimdi olanak ve deneyim sahibi olmayan taşra üniversitelerinde, büyük ulusal ve uluslararası kongrelerin düzenlenmesi gerçekleşir, kolaylaşır.
Böyle bir kurumdan sadece Ankara'nın değil, genel olarak Türk turizminin, kültürünün, yükseköğretim kurumlarının, büyük ve küçük kentlerimizin sağlayacağı muazzam kazançlar olduğuna inanıyorum.
Bu işleri gerçekleştirebilecek konumlarda olan yetkililerin ilgisiz kalacağı hakkında ise karamsar duygularım ve beklentilerim var. Geçmişte - yemin billah ile söylüyorum - nice devlet adamlarımız ve üst düzey yöneticilerimiz, özellikle politikadan hükümete giren birçok bakan, millet ve memlekete büyük yararlar sağlayacak önerileri sırf kıskançlık yüzünden, çoğu zaman söz konusu tasarılar kendilerinden başka kimseler tarafından düşünülüp sunuldu diye göz ardı ettiler ya da baltaladılar. Bu öneri de büyük bir olasılıkla, ilgi çekmeyecek. Nasıl ki sadece yetkililer değil, bağımsız okurlar da genellikle iyi önerilere hiç ilgi göstermiyorlar. Oysa, vatandaşlık bilinci olmazsa ve kendini dile getirmezse vatan ihya olamaz. Hemşerilik de ancak şehri ve ülkeyi ilerletmek iradesiyle olur.