Hürriyet'in haberine göre, artan enerji ihtiyacını karşılamada yenilenebilir enerjinin payı her geçen yıl artarken, kömür de hayatımızdan kolay kolay çıkacağa benzemiyor.
Bugün dünyada kömürden üretilen elektriğin payı yaklaşık yüzde 40 seviyesinde. Yenilenebilir enerjideki hızlı büyümeye rağmen, tahminler kömürün payının yalnızca yüzde 30 seviyesine düşeceğini gösteriyor. Yaklaşık 900 milyar tonluk rezerv ile kömür dünya enerji karışımında önemli pay sahibi olmaya devam edebilir. Bu da özellikle Paris İklim Anlaşması sonrasında kömür kaynaklı karbon emisyonlarının sınırlanması konusunu hiç olmadığı kadar önemli kılıyor.
Yüzde 3 daha az emisyon
Enerji şirketleri de giderek daha temiz ve çevre kriterlerini daha çok dikkate alan santral yatırımlarına yöneliyor. Örneğin ABD’li enerji devi GE’nin en yeni kömür santralleri yüzde 49’a kadar verimlilik sağlıyor. Bu, küresel ortalama olan yüzde 33’ün çok üzerinde. Peki, verimlilik ne anlama geliyor? Bazı teknolojilerde verimlilikte yüzde 1.5’luk artış, yüzde 3 daha düşük emisyona karşılık geliyor. 1000 megavatlık (MW) bir baz yük kömür santralini örnek verecek olursak, bu yıllık kömür tüketiminde 100 bin tonluk düşüş ve her yıl 180 bin ton daha az karbon salımı anlamına geliyor. Tabii santral yatırımcısı da verimlilik sayesinde daha çok kar etmiş oluyor.
Rehabilitasyon önemli
Diğer yandan mevcut kömür santrallerinin bakımı ve rehabilitasyonu da önem taşıyor. Yapılacak rehabilitasyon ile verimi artan santraller çevreye daha az zarar veriyor, ayrıca üretim kapasiteleri artmış oluyor. Mevcut santrallere yeni işlerlik kazandırmak, CO2 miktarının ve diğer emisyonların düşmesini sağlıyor. Kömürde yaşanan bu yeni atılımı General Electric (GE) Buhar Enerjisi Sistemleri Genel Müdürü Martin Boller "Çevreye olan etkiyi ikiye ayırmak lazım. Biri kirletme, diğeri emisyon. Şu anda kömür santrallerinde son teknolojide kirletme sıfır. Emisyon ise verimlilik artışı ile oldukça azaldı" şeklinde özetliyor.