Birgün Gazetesi'nden Serbay Mansuroğlu'nun haberine göre, eşsiz doğasıyla büyüleyen Bartın’ın Amasra ilçesi uzun süredir termik santral projesine karşı direniyor. Hattat Holding’in yapmak istediği Hema Entegre Termik Santralı adlı termiğe bölge halkı da yaşam savunucuları da karşı çıkıyor.
Son olarak 2 köyün yerinden edileceği ve yapımı için 40 binden fazla ağacın kesileceği santral projesine, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 10 Ekim 2010 tarihinde açıklamış olduğu ÇED olumlu kararının iptali için 6 binlik nüfuslu ilçeden 2 bin 19 kişi dava açmıştı.
Amasra’da yurttaşların başlattığı termik mücadelesi 2 bini aşkın başvuruyla yargıya taşındı. Buna siz de bir kampanyayla katıldınız. Anlatır mısınız?
Türkiye’nin en güzel köşelerinden biri olan, yılda 400 bin kişinin ziyaret ettiği Amasra’yı korumak için harekete geçen halkı destekliyoruz. Amasra’da inşa edilmek istenen termik santral, kömür projelerinin Türkiye’nin yerel dokusuna, muhteşem kültür hazinesine ve yaşam alanlarına nasıl zarar verdiğinin en güncel örneği. Bu projelere ihtiyaç olmadığını düşünüyoruz çünkü Türkiye enerji talebi ve ekonomik gereksinimlerini karşılayacak daha iyi seçeneklere sahip.
Cumhurbaşkanı Erdoğan kısa süre önce Karadeniz’de yapılan projelere sizin karşı çıktığınızı öne sürdü. İşin doğrusu nedir?
Greenpeace, Karadeniz bölgesinde sürdürülebilir gelişimden yana… Karadeniz’de elbette yatırımlar yapılmalı; fakat biz özellikle de enerji alanında yatırım yapılırken yenilenebilir enerjilere yönelinmesi gerektiğine inanıyoruz. Özellikle güneş ve rüzgâr konusunda Türkiye’nin potansiyeli çok yüksek. Yenilenebilir enerji konusunda doğru bir politika izlenmesi durumunda güneş ve rüzgârdan; kömürden çok daha ucuza enerji üretmek mümkün. Tüm dünyada da bu yönde artan bir eğilim var. Bugün, ABD’den Çin’e kadar birçok ülkede yenilenebilir enerji yatırımları, kömür yatırımlarını geride bıraktı. Bu bağlamda biz de Greenpeace olarak ülkemizdeki güneş enerjisinin olağanüstü potansiyelinden faydalanabilmek adına uzmanlar, yerel halk ve yatırımcılarla birlikte çalışmalar yürütüyoruz.
Türkiye yenilenebilir enerji kaynaklarına yeterince ilgi göstermiyor? Fosil yakıtlarda, özellikle kömürlü termik santrallarında bir ısrar söz konusu. Bu politikadan nasıl ne için geri adım atılmalı?
Kömür devri artık sona erdi. Türkiye yenilenebilir enerjiye öncelik vermek yerine kömürde ısrarı nedeniyle enerji bağımsızlığını sağlama ve ekonomik kalkınma fırsatlarını da kaçırıyor. Türkiye zaman kaybetmeden harekete geçerse en yeni güneş teknolojilerinde dünya liderlerinden biri haline gelebilir. Greenpece’in geçtiğimiz sene yayınladığı Enerji [D]evrimi raporu, Türkiye’nin enerji sektörünü yenilenebilir enerjilere dayalı bir sisteme dönüştürebilmesinin mümkün olduğunu yol haritası ile birlikte ortaya koyuyor. Bu yol haritası Türkiye’nin istihdam, ekonomi ve teknoloji alanında gelişimini sürdürerek diğer yandan nasıl daha sağlıklı ve temiz bir çevreye kavuşabileceğini de gösteriyor.
Greenpeace’in efsanevi gemisi Rainbow Warrior bir süre önce Türkiye’deydi ve “Güneşe Yelken Açalım” kampanyasını tanıttı. Neden özellikle güneş enerjisine odaklanıyorsunuz?
Güneş, Türkiye’nin önüne serilmiş bereketli ve yerli bir kaynak. Coğrafi konumumuz güneş potansiyeli konusunda bize büyük bir avantaj sağlıyor. Aldığımız gün ışığı eğer potansiyelini doğru kullanmayı başarırsak tüm enerji ihtiyacımızı karşılamaya yeter. Dahası güneş herkesin erişebileceği, ücretsiz ve sınırsız bir kaynak. Bu alanda, Konya’daki dev güneş tarlası projesi gibi umut verici gelişmeler görüyoruz. Fakat çok daha fazlası yapılabilir, özellikle de yerelleşme alanında. Büyük çaplı güneş tarlası projelerinin yanı sıra milyonlarca aile de çatılarına güneş paneli kurarak gelir elde ederken bir yandan da ülkenin enerji bağımsızlığına katkıda bulunabilirler. Eylül ayında Greenpeace Türkiye’de sadece birkaç yıl içinde 1 milyon güneş paneline ulaşma vizyonunu ortaya koydu. Bu hem teknolojik hem de ekonomik olarak tamamen gerçekleştirilebilir bir hedef. Ayrıca yeni sektörlerin ve ekonomik kaynakların ortaya çıkmasını da sağlayabilir. Ülkemiz bu potansiyele sahip ve biz de bunu hayata geçirecek doğru kararların verilmesine katkıda bulunmaya çalışıyoruz.