Kütahya’da kazı çalışması yapılan ve 5 medeniyete ev sahipliği yaptığı anlaşılan 5 bin yıllık höyükte, tarihi değiştirecek bulgulara rastlandı. Merkeze bağlı Seyitömer Linyit İşletmesi (SLİ) kömür havzası içinde yer alan tarihi höyükte yapılan çalışmalarda, yaklaşık 5 bin yıl önce (M.Ö. 3000) burada ilk defa seramiğin kalıpla işlendiği ortaya çıkarıldı. Yine Hititler döneminde demirin işlendiğine dair bulgulara da rastlanırken, bu verilerin tüm dünyada şimdiye kadar yapılan benzer çalışmalarda rastlanan bulgulara büyük katkısı olacağı belirtiliyor.
5 yılda tamamlanacak SLİ sponsorluğunda ve Kütahya Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Arkeoloji Bölümü arkeologlarınca yapılan çalışmalar tüm hızıyla sürerken, çalışmaların 5 yılda tamamlanması ve höyüğün altında bulunan yaklaşık 300 milyon YTL değerindeki ve 12 milyon tonluk kömürün de ekonomiye kazandırılması hedefleniyor.
İlk olarak 1989 ve 1995 yıllarında yapılan kazı çalışmalarına, DPÜ Rektörü Prof. Dr. Güner Önce’nin girişimleriyle ve Kazı Başkanı da olan üniversitenin Arkeoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Nejat Bilgen’in önderliğinde tekrar hız verildi.
DPÜ Rektörü Önce ve bazı öğretim görevlileriyle sivil toplum kuruluşu yetkilileri ve daire müdürlerinin katıldığı tanıtım gezisinde, höyüğün tarih için ne derecede önemli olduğu aktarıldı. Höyükte gezen gruba bilgi veren Kazı Başkan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Elif Genç, höyüğün 5 bin yıllık geçmişi olduğunu söyleyerek, “Bu höyükte 5 yerleşim katı üst üste açığa çıkartılmış. En üstteki kısım Hellenistik dönem; yani M.Ö. 300’lü yıllara kadar giden bir yerleşim. Birçok odaların içerisinde fırınların, ocakların bulunduğu, daha çok atölye nitelikli, seramik ve maden üretiminin yapıldığı bir yerleşim olarak görülüyor” dedi.
Bunun biraz daha alt kısmında da Frig yerleşiminin mevcut olduğunu aktaran Genç, Kütahya’nın, Frigya’nın önemli bir yerleşiminin merkezinde bulunduğunu hatırlatarak şöyle konuştu: “O yüzden Frigya için çok önemli bir yerleşim burası. Ondan daha eski bir dönem olan Hitit İmparatorluğu ile çağdaş kalıntıları yine höyüğün yamaçlarında yapılan çalışmalarda tespit edilmiş. Bu dönemde son derece önemli olan demir eritme işleminin burada gerçekleştirildiğini ve maden atölyelerinin mevcut olduğunu çıkartılan kalıntılardan anlayabiliyoruz. Buradaki en eski yerleşim, günümüzden 5 bin yıl öncesine gidiyor: M.Ö. 3000’li yıllar. Batıda Truva, Orta Anadolu’da Alacahöyük’le çağdaş bir yerleşimi burada görüyoruz. Burada o döneme ait, son derece önemli, kalıpla üretimin yapıldığı seramik atölyeleri açığa çıkartılmış.”
Hititler’den sonra Anadolu’ya gelen ve Demir Devri olarak ifade edilen, demirin çok yoğun bir şekilde kullanıldığı bir devir bulunduğuna işaret eden Elif Genç, “Ondan önce de burada demirin işlendiğini yaptığımız çalışmalarla öğreneceğiz. Bunlarla ilgili kalıntılar daha önceden çıkartılmış. Ayrıca, Truva’da seramik kaplar elde üretilirken, burada kalıpla üretilmiş” ifadesini kullandı.
Müze kurulacak
DPÜ Rektörü Prof. Dr. Güner Önce, burada yapılan çalışmaların ardından üniversite bünyesinde bir arkeoloji müzesi kurmayı düşündüklerini ve bunun için gereken hazırlığı yaptıklarını dile getirdi.
Bu höyükte bir çok medeniyetin gelip geçtiğini söyleyen Önce sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün için en azından 5 medeniyet diyebiliyoruz. Bu höyüğün kazısı amacıyla, SLİ yönetimi üniversitemize bundan yaklaşık 1,5 yıl önce müracaat etmişti. Amaçları da, bu höyüğün kurtarma kazısı yapılarak, altında bulunan ve o zamanki rakamlarla ifade edilen yaklaşık 300 trilyonluk kömür üretimini sağlamaktı. Biz buna üniversite olarak inandıktan sonra, ben şahsen süratle üniversitemizde Fen Edebiyat Fakültesi bünyesinde Arkeoloji Bölümü kurmaya başladık. İlk önce Arkeolog Doç. Dr. Nejat Bilgen’i üniversitemize aldık. Onunla birlikte 8 öğretim üyesinden meydana gelen bir Arkeoloji Bölümü olarak bu işe talip olduk. Biz bu bölümü öğretim elemanları temin etmekle birlikte, Kütahya’ya bu tarihi donanımı, tarihî eserleri kazandırmayı çok arzu ettik.”
Burada 5 yıl sürecek olan kurtarma kazısının sonunda, 0 koduna inildikten sonra SLİ’nin de bunun altında ve çevresinde bulunan kömüre girerek çok önemli miktardaki kömürü ekonomiye kazandırmış olacağına işaret eden Önce, “Tabi ki, belki de bundan daha önemli olan, bu antik eserleri bizim müzelerimize kazandırmaktı” dedi.
DPÜ olarak 20 tane öğretim elemanı ve personeli; uzmanları, mimarları ve restoratörleri bunun içine koyduklarını vurgulayan Prof. Önce, “SLİ de yaptığımız protokol dahilinde 60 işçiyi temin ediyor. Umarım bir müddet sonra yine bir araya geliriz, höyüğün ne kadar daha aşağıya indirildiğini ve ne tür eserler çıkarıldığını görürüz” diye konuştu.