Yeni Koleksiyon tasarımları, yenilikçi ve özgür bireyi ön plana çıkaran “Açık İş” teorisinden temel alıyor. 60’lı yıllarda İtalya’da başlayan sanat akımı Arte Povera’nın öne çıkan eserlerinden Umberto Eco imzalı Opera Aperta bu yeni serinin yaratım sürecinde belirleyici rol oynuyor. Bu çerçevede sunulan yeni tasarımlar matematiksel yalınlık içerisindeki düzen ve temel çizgilerle karakteristik ortamlar yaratılmasına olanak sağlıyor.
Köln’de düzenlenen Orgatec Fuar’ında ilk kez tanıtılan, Türkiye lansmanı ise Koleksiyon Tasarım ve Marka Direktörü Koray Malhan'ın sunumuyla 14 Nisan Salı günü Koleksiyon Tarabya Kampüsü’nde yapılan yeni seride var olma biçimlerimizi yeniden düşünebileceğimize dikkat çekiliyor.
Son kullanıcı yaratıcı tasarım sürecine dahil oluyor
İlham kaynağını bazen antik dönem kişiliklerinden, bazen dünyaca ünlü bir yazarın edebi metinlerinden, bazen ise müzikal yalınlıktan alan yeni tasarımlar, son kullanıcıyı yaratıcı süreçlere dahil ediyor. Mekanik ve tekdüze mekanlara farklı bir bakış açısı ve değişim getiren, özgün yorumlara olanak sağlayan yeni Koleksiyon tasarımları, çalışanlara hem iş arkadaşlarıyla aynı ortamda olma hem de kendi şahsi alanlarını yaratma olanağını aynı anda sağlıyor. Çalışanların psikolojik durumu üzerinde en etkili unsurlardan ışık, ses, ısı, renk, ergonomi gibi faktörlerin her birine hitap edebilen yeni Koleksiyon tasarımları, ofis ortamında yarını kuracak adımların atılmasını tetikliyor. 
Oblivion / Koray Malhan
Farklılıkların yarattığı bütünlük üzerinden gidildiğinde bir malzeme ile temelinde basit, fakat dinginliğinde içgörüye sahip bir tasarım olan Oblivion ortaya çıkıyor. Yaratıcı boşluğa izin vererek yeni iş kültürünü geliştiren tasarımınyaratım süreci aslında üretimle birlikte son bulmuyor. Son kullanıcısına kadar sürece dahil olan herkesin ortaklaşa tasarladığı alanları öngören Oblivion, modern ofislere çözümler sunuyor. Alt metinlerine bakılacak olursa 20. yüzyıl aydınları, sanat akımları ve eserlerinden yansımalar görülebilecek Oblivion’da, yaşamın içine sanatsal dokunuşlar katılıyor. Yaşam döngüsü, yorumlamaya açık, doğaçlama bir yapıya sahip olan tasarım, dairesel formuyla bir arı kovanı gibi sarılarak ofisler içerisinde alternatif ofisler yaratıyor.
Borges / Studio Kairos
Tekdüze ve hareketsiz ofis masalarına karşın, Studio Kairos tasarımı olan Borges özgün düzen ve sonsuz olasılıklar sunmasıyla öne çıkıyor. Merkezinde bulunan raf aksı tasarımının omurgasını oluşturuyor. Bu merkezi eksen üzerinde çalışma tablaları, çeşitli büyüklük ve formlarla çalışma masalarından, toplantı masaları kadar uzanabiliyor. Aynı aks üzerinde serinin yeni tasarımlarından ‘Cap’e yer verilerek bireysel çalışma alanları yaratılabiliyor. Aks üzerine dahil edilebilen tüm bu unsurlar herhangi bir araca ihtiyaç duyulmadan kolaylıkla monte edilerek istendiğinde kullanıcı tarafından rahatlıkla yerleri değiştirilebiliyor.
Cap / Studio Kairos
Açık bir alanda şahsi mekan oluşturma güdüsüyle tasarlanan Cap, karışık ofis düzeninde kimseye ait olmadığı gibi herkesin kullanımına açık bir buluşma noktası olarak düşünüldü. Açık planlanmış ofislerde kalabalığın içinde bir liman sağlayacak dingin bir çalışma ünitesi olan Cap, özel tekstil kaplamasıyla ortam sesinin içeriye girmesini engellerken görüş açısındaki kurguyla odaklanmayı pekiştiriyor.
Vis / Studio Kairos
Bir depolama sistemi olan Vis, iki boyutlu ve tekdüze yükselen çizgileri kırarak mekanda hareketlilik sağlayan bir yapı işlevi görüyor. Bir hacimden öte, yatay ve dikey düzlemler ile yaratılmış hafif bir görünüme sahip olan Vis’in tasarımındaki ‘açıklık’ ürün mimarisindeki detaylandırma ve özel çözümlerle sağlanıyor.
Tube / Studio Kairos
İnsanoğlu’nun en temel dürtüsü olan istifleme hareketinden esin alan Tube temel olarak aynı bloklardan oluşup farklı dizilim olanakları sunuyor. Standart bir depolama ünitesinde olan kapalı hacimleri çeşitli pozitif-negatif alanlarla kırarken, aynı zamanda bir sergileme alanı da yaratıyor. Tube’nin dizilimi kurumların, son kullanıcıların ihtiyaçlarına, yaratıcılığına bırakılıyor.