Köle Gibi Çalışan Afgan Tuğla Ustaları



Patron durduğu yerden çamurun içinde debelenen adama ve dört oğluna bakıyor. Çocuklar elleriyle çamuru şekillendirip getirip kenardaki sıra sıra dizilmiş tuğlaların yanına koyuyor. Patron Gül Baça, adamın 18 yaşında olan en büyük oğlu Nick Muhammed'i göstererek, "İşte hüzünlü bir hikâye" dedi. Baça, genç adamın Afgan Ordusu'na katılmak için iki kez kaçtığını söylüyor. Ancak babası Baça'dan bir kere daha borç istemiş. Baça borcu ancak Nick de çalışırsa vereceğini söylemiş. "Babası yanıma gelip daha fazla borç almak istediğini söyledi. Ben de ona, 'Olmaz. Oğlunu geri getirmelisin. Ya da bana borcunu öde ve sana verdiğim evden çık' dedim" diyor.

Nick tuğla fırınına geri dönüşüyle ilgili hüzünlü hikâyeyi tepkisiz bir şekilde dinliyor. Patron gidince, "Çalışmaya başladığımda 7 yaşındaydım. Ailemin 10 bin rupi borcu vardı. Bugün borcumuz 150 bin rupi" dedi. Gül Baça tarafından buraya getirilen Muhammed ailesi, sözleşmeli hizmetli olarak bilinen türden çalışanlar. Mülteci olarak yaşadıkları Pakistan'da bir tuğla fırınında çalışıyorlarmış. Baça onların sözleşmesini satın almış.

On binlerce Afgan gibi Muhammed ailesi de işverenlerine borçlu kalmalarına yol açan bir kısırdöngüye saplanıp kalmış durumda. Tuğla fırınlarında çalışanlar, bu zahmetli işin saatine üç beş kuruş ödeyen işverenlerine borçlanıyor. Aldıkları ücret geçinmelerine ancak yetiyor ama her geçen yıl daha da artan borçlarını ödemeleri için az geliyor. İşçilerin çoğu için kaçış yolu yok. Anne babalarının sözleşmelerine tabi tutulan çocuklar için de durum aynı. Bu dünyadan kurtuluş için tek umut, sözleşmelerinin daha iyi bir ücret alabilecekleri bir tuğla fırınına satılması. Ne olursa olsun borçlarından kurtulamıyorlar.

Bazı durumlarda aileler çocuklarını teminat gösteriyor. Nick Muhammed'in 55 yaşındaki babası Zar Muhammed, borcun çocuklarına kalacağını bildiği için suçluluk duyduğunu söylüyor. O konuşurken 7 yaşındaki Gül ve 8 yaşındaki Niyazi'de yanındaki çamurun içinde çalışıyor. Niyazi'nin elleri göreni hayretler içinde bırakacak kadar hızlı. Fakat çocuklar gün ağarmadan önce başlayan 12 saatlik mesainin sonunda tükenmiş görünüyor. Niyazi'nin, "Bu işi sevmiyorum. Okula gitmek, halkıma ve ülkeme hizmet etmek için doktor olmak istiyorum" diyor. Yasalara göre 15 yaşından küçük çocukların uzun saatler boyunca çalışması ya da ağır iş yapması yasak.

Buradaki tuğla fırınları birliğinin başında olan Hacı Mirvais'e göre, yalnızca Surkhrod bölgesinde 90 tuğla fırını var ve her birinde ortalama 150 ila 200 çocuk çalışıyor. Unicef'in Güney Asya'dan sorumlu İletişim Müdürü Sarah Crowe, "Ocaklardaki çocuklar adeta köle gibi çalıştırılıyor" diyor.

Zar Muhammed'in sorunları 30 yıl önce evlenmek için bir tuğla fırını sahibinden borç aldığında başladı. Afganistan'da bir gelenek olan şaşaalı düğün ve cenaze törenleri, işçilerin birkaç yıllık ücretlerine mal oluyor. Muhammed kısa bir süre önce haftalık maaşının işverenine olan borcunu ödemeye yetmediğini fark etti. Ailesi genişledikçe, buradaki diğer işçiler gibi o da çocuklarına ilaç ve diğer temel gereksinimleri sağlamak için daha fazla borç almak zorunda kaldı.

Ocak sahibi günde yaptıkları 2 bin 500 tuğla karşılığında Muhammed ve oğullarına 10 dolar ödüyor. Kendisi bu tuğlaları satarak 160 dolar kazanabiliyor. Baça yaptıklarını savunuyor. Baça, "Pakistan'da rehin tutuluyorlardı. Borçlarını ödeyip onları memleketlerine geri getirdim. Bana olan borçları bitince gidebilirler" diyor. İşverenlerin işçilere kalacak yer, elektrik, yatak, yorgan, su ve ailelerinin ihtiyaçlarını karşılamaları için nakit para da verdiklerini ve aile üyeleri hasta düştüklerinde onlara daha fazla borç vererek kendilerini güvence altına aldıklarını söylüyor.

Nick yakında evlenmek istediğini söylüyor. Ama daha sonra 30 yıldır tuğlaların arasında çalışan babasına bakıyor. "Evlenmek için borç almak zorunda kalacağım. Ama korkarım patrondan borç alırsam, sonsuza dek burada çalışmak zorunda kalacağım" diyor.