Geçen yıl yine Süleymaniye’de türbesi başında düzenlenen anmada kendisine Selimiye Camisi ve Külliyesi'nin 'Dünya Mirası Listesi'ne girdiği müjdesinin verildiğinin anımsatıldığı açıklamada, ancak, O’nun kalfalık eseri olarak andığı Süleymaniye Camisi’nin İstanbul’la ve Haliç’le kurduğu özgün estetik bağı koparan bir köprünün tüm tartışmalara karşın kayıtsızca inşa edilmesinin üzüntüyle izlendiği kaydedildi. Mimar Sinan'ın yaratıcı dehası ile, ancak 1990’lı yıllardan beri evrensel ölçekte bir kavram olarak tartışılan 'kültürel peyzaj' kavramını yüzyıllar öncesinden tanımladığının vurgulandığı açıklamada, şu görüşlere yer verildi:
"Mimar Sinan’ın mimarlığı, sayısız bilimsel çalışmanın konusu olmuştur. Çağdaş mimarlığa sunduğu yaklaşımlar irdelenmiş ve günümüz mimarlarına ışık tutan boyutu vurgulanmıştır. Bugün tabii ki bunları uzun uzun yinelemeyeceğiz. Ancak Mimar Sinan’ı araştırmak, yalnızca O’nu günümüz mimarlığı için bir ilham kaynağı olarak görmek demek de değildir. Kendi döneminin toplumsal yaşamının, kültürünün, mimarlığının, beğenisinin ve ekonomik gücünün bir göstergesi olarak yarattığı mimarlığın korunması ve yaşatılması; bizden sonraki kuşakların da tarihi kentle bütünleşmiş bu özel mimarlıkla birlikte yaşamasının sağlanması günümüz mimarlarının temel görevlerindendir. Bu bağlamda O’nun kalfalık eseri olarak andığı, İstanbul’un kent siluetini tanımlayan en temel öğe olan Süleymaniye Camisi’nin İstanbul’la ve Haliç’le kurduğu özgün estetik bağı koparan bir köprünün tüm tartışmalara karşın kayıtsızca inşa edilmesini üzüntüyle izliyoruz.
Günümüzde Türkiye’de yalnız tarihi kentler ve anıtlar değil, bütün yapılı ve doğal çevre büyük bir tehdit altındadır. Kent ve ülke sathında hem yapılı çevrelerin hem de doğal coğrafi ortamların kökten değişimine neden olacak yeni yasalar ile plansız ve öngörüsüz bir sürece girildi. Osmanlı Devletinden beri süregelen mesleki lonca geleneğinin çağdaş kurumlaşması olan meslek odalarının yine yasal düzenlemelerle işlevsizleştirilerek Odamızın toplumcu mimarlık yolundaki çalışmaları engellenmeye çalışılıyor.
Bu bağlamda Türkiye’de mimarlığın gerek yaratıcı süreç gerek uygulama sürecinde karşılaştığı yıpratıcı ve dönüştürücü ortamdan dolayı mutsuzuz. Türkiye’deki mimarlık ortamını ve yapılı çevre niteliğini daha iyi bir düzeye çıkarma çabasında yalnızlaşmanın zorluğunu yaşıyoruz. Çağdaş dünyanın ve modern yaşamın olmazsa olmazı olan sağlıklı ve nitelikli, insana değer vererek insan için tasarlanmış, kendine özgü özel değeri olan kimlikli kentsel ortamların yaratılması sürecinde, enerjimizi ve birikimimizi buna karşı geliştirilen yasal düzenlemelerle mücadele etmek için harcamaktan dolayı üzgünüz.
Ölümünün 425. Yılında Koca Sinan’a selam ederken, bu burukluğumuzu da O’nunla paylaşmak istiyoruz".