Koç Nükleerle İlgileniyor

Nükleer santrallerin kurulmasına ilişkin Kanun, 27 Kasım 2007'de çıktı. Atom Enerjisi Kurumu ölçütleri açıkladı. 21 Şubat'ta ilana çıkılacak ve şirket teklifleri alınacak. Enerji Bakanlığı'nın hesaplamalarına göre nükleer enerji 2013 yılında devreye girecek ve kurulacak santral, o günkü elektrik ihtiyacının yüzde 5-6'sını karşılayacak. Mersin Akkuyu hazır. Sinop için de çalışmalar yapılıyor. 5 - 8 milyar dolara mal olacak nükleer santralın 48 ayda tamamlanması planlanıyor.

Enerji devleri projeyle ilgileniyorlar. Türkiye'nin hemen hemen bütün büyük şirketleri enerjide büyük yatırım planları izliyorlar. Enerji alanında Tüpraş, Aygaz, Opet gibi büyük şirketlerle faaliyet gösteren Koç Holding nükleer santrallarla ilgili gelişmeleri yakından takip ediyor. CEO Bülent Bulgurlu, bu konuda yabancı şirketlerle görüşmelerin sürdürüldüğünü açıkladı. Bulgurlu'nun açıklamaları şöyle:

'Yabancılarla görüşüyoruz'

Koç Holding, kendi alanlarında Türkiye'nin en büyük enerji şirketlerinin sahibi. Yine Opet gibi sektöründe yüksek pazar paylarına sahip şirketleri var. Enerjiyi başlıca yatırım alanlarından biri olarak görüyorsunuz. Nükleer enerji konusunda ne düşünüyorsunuz?

Yerli ve yenilenebilir enerji kaynakları ile nükleer enerjinin elektrik üretimi içindeki payının artırılması çok önemli. "Nükleer Güç Santrallerinin Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışına İlişkin Kanun Tasarısı"nın yasalaşması ülkemiz için önemli ve olumlu bir adım oldu. Koç Holding olarak enerjinin bu alanında ciddi yatırım planlarımız var. Nükleer enerjiyle ilgili süreçleri dikkatle takip ediyoruz. Hükümet 21 Şubat'ta şirketlerin tekliflerini alacak. Koç Holding olarak bu sürecin içinde olacağız.

Nükleerde yabancı ortak düşünüyor musunuz? Hükümetin de perspektifinde teknoloji açısından bir yabancı ortak öngörülüyor?

Ülkemizde gerekli deneyimin olmaması nedeniyle nükleer santral işletimi için mutlaka bir yabancı ortağa ihtiyaç var. Yatırım tutarı ve geri dönüş süresi dikkate alındığında, yabancı yatırımcılar için, yerli yatırımcıların finansal gücü ve kurumsal yapısı çok önemli hale geliyor. Bu unsurlar ve Koç Holding'in enerji yatırımları dikkate alındığında, Koç Holding, yabancı yatırımcılar için en tercih edilen alternatif haline geliyor. Çeşitli yerli ve yabancı şirketlerle görüşmelerimiz devam ediyor.

'Enerjide hızlanacağız'

Birden fazla sayıda şirket mi söz konusu, kim bu şirketler?

Nükleer enerji konusunda uzman firmaların sayısı bir elin parmaklarını geçmez. ABD'li, Fransız, Kanadalı ve Koreli şirketler ön plandadır. Son zamanlarda yıldızı parlayan Hint şirketleri vardır. Hangileri ile görüştüğümüzü açıklamak çok etik olmaz. Bu konuda şimdiden isim veremem. Ancak kesinleştiği zaman açıklamamız mümkün olabilir. Yabancı ortaklık yapısı konusunda şimdiden bir detay söylemem zor. Teklifler var, görüştüklerimiz var.
Nasıl bir formasyon olacak bu henüz belli değil. Ancak bilindiği gibi nükleer enerji işinin teknoloji, işletmeci, yatırımcı ve bir de inşaatçı tarafı var. Demek ki bu iş tarafları açısından uygun bir konsorsiyum oluşması gerekecektir. Bütün bu alanlarda düşüncelerimiz var.

Peki nükleer enerjide farklı teknolojiler söz konusu. Sizin bir tercihiniz var mı?

Nükleer enerji alanında bilinen üç önemli teknoloji var. Aralarında bir tercih yapmak zor. Mühim olan yakıtıdır. Bu teknolojiyi de belirleyecek. Dikkat edilmesi gereken şey, yakıt açısından dışa bağımlılığı azaltacak teknolojilerdir. Uranyum kaynaklarını dikkate almak gerekir.

Nükleer enerji konusundaki bu kararlılıkla birlikte Koç'un enerjideki yatırımlarının hızlanacağını, artacağını söyleyebilir miyiz?

Elbette. Stratejik planımızda 4 ana sektörden biri olarak enerji belirlenmiştir. Nükleer santral konusu, bizim enerji alanındaki mühim projelerimizden biridir.

'Nükleer enerji zorunlu'

Peki ne büyüklükte bir santral planlıyorsunuz, ne kadarlık bir yatırım olacak?

Yatırımın miktarı kapasiteye bağlı. Başlangıçtan itibaren çok büyük bir santral zorunlu değil. Bu teknoloji büyütmeye imkân veriyor. Bataryalar gibi düşünün. Gerektikçe artırabiliyorsunuz. Tek seferde büyük santral şart değil.

Enerjide diğer alanlarla ilgili, örneğin rüzgârla ilgili başka bir plan var mı?

Rüzgâr enerjisi konusunda girişimimiz var. Ancak bizim görüşümüze göre rüzgar enerjisinde, Türkiye'nin kısa vadede enerji sorununu çözebilecek üretim büyüklüklerine ulaşmak zor. Bu nedenle nükleer enerji acil ve zorunlu bir hal alıyor. Enerji konusundaki yatırımların Türkiye'nin hızlı büyüme ihtiyaçlarını karşılaması gerekir. Nükleer enerji küresel ısınmayı önlemek açısından da büyük önemdedir.

Nükleer enerjiye karşı çıkanlar var. Bu kesimler nasıl ikna edilecek?

Nükleer enerji zarurettir. Bunun tüm kesimlere izahı gerekir. Bu konuda özellikle hükümete büyük görevler düşüyor. Faydaları dikkate alındığında ilk sırada tercih edilmesi gereken, nükleer santrallar konusunda, kamuoyu desteğinin yatırımın başarılı olabilmesi için mutlak süratle alınması gereklidir.
Eskiden nükleer atıkların depolanması, yok edilmesi önemli sorun oluştururken bugünkü teknolojiyle bu sorun ortadan kalktı ve reaktörler çok daha güvenli hale geldi.
Nükleer enerji sera gazı salımının azaltılması bakımından da daha çevrecidir. 40-60 yıl boyunca çevreye zarar vermeden elektrik üretilebiliyor. Ayrıca yapımı, üretim maliyetleri içinde yakıt payı çok az olduğundan uzun vadede elektrik fiyatlarının yükselmesini engeller.
Rüzgâr ve güneş enerjisiyle elektrik elde etmenin hızla büyüyen ülke ihtiyacını karşılamada çok düşük oranlarda kalacak olması ve diğer unsurlar dikkate alındığında nükleer santral yatırımları kaçınılmaz. Bütün bu nedenlerle Koç Holding nükleer enerjiyle ilgili süreçleri dikkatle takip ediyor.

Koç'un enerji sektöründe büyük yatırımları var

Koç Holding, enerjinin bazı alanlarında Türkiye'nin en büyük şirketlerine sahip. Tüpraş 27.6 milyon ton/yıl kapasitesi ile alanında Avrupa'nın 8'inci büyük rafineri şirketi. İkisi deniz (İzmir ve İzmit) ve ikisi kara (Kırıkkale ve Batman) olmak üzere 4 petrol rafinerisi, 1 adet petrokimya tesisi (İzmit) var.
2006 yılı itibariyle Türkiye araç yakıtları ve fuel oil pazarındaki payı yaklaşık yüzde 70. Asfalt ve jet yakıtında pazarın yaklaşık tamamına sahip. Tüpraş, aynı zamanda Türkiye'nin en büyük sanayi kuruluşu.

Koç şirketi Aygaz 1.2 milyon tonluk satış hacmi ile Türkiye'nin en büyük LPG dağıtıcısı. LPG dağıtım zincirinin tümünde faaliyet gösteriyor. Aygaz, Türkiye'nin 81 ilinde, 1.400'e yakın tüplügaz bayi ve 500'ün üzerinde otogaz istasyonu ile hizmet veriyor. Her gün 150 bin eve giriyor. 52 şirketin rekabet ettiği LPG pazarında yüzde 25'lik pazar payı ile lider durumda. Şirketin tüplügaz pazarındaki payı yüzde 30'u geçiyor.

Koç'un yüzde 50' sine ortak olduğu Opet'in akaryakıt dağıt pazarında üçüncü sırada

Koç'un enerji alanındaki diğer şirketleri şunlar: Mogaz, Opet - Aygaz Bulgaria, Entek, Demir Export ve Koç Statoil.
Mogaz, tüplügaz ve otogaz pazarında. Opet-Aygaz Bulgaria, Koç'un enerjide ilk uluslararası girişimi. Topluluğun elektrik üretim şirketi Entek, tamamı doğalgaz çevrim santrallarından oluşan 270 MW toplam üretim kapasitesine sahip.

Koç Statoil Gaz, Norveç petrol ve gaz şirketi StatoilHydro ile Koç'un eşit ortaklığıyla, doğalgazın ithalatı, dağıtımı ve pazarlaması alanında faaliyet gösteriyor. Sıvılaştırılmış (LNG) ve sıkıştırılmış (CNG) doğalgaz pazarlama faaliyetleri yürütüyor.


'Hidrolojik koşullar giderek kötüleşiyor, çeşitlendirme şart'

Enerji konusunda genel durumu nasıl görüyorsunuz?

2002 yılından itibaren istikrarlı ve yüksek oranlı ekonomik büyüme oldu. Bu tabii olarak enerji tüketiminde önemli oranda artışa yol açtı. Beş yıllık hızlı büyüme sürecinde, tüketim her yıl yüzde 8 seviyesinde artmasına mukabil, yeni santral yatırımı yapılmadı.
2007 yılında elektrik tüketimi önceki yıla nazaran yüzde 8.5 artarak, 190 milyar kWh'ye çıktı. 2008 yılında yüzde 7 bir büyüme ile 203 milyar kWh'ye ulaşacağı tahmin ediliyor. Elektrik üretimi ise yüzde 6.5 artışla 202,5 milyar kWh'ye ulaşacak.

Mevcut enerji üretim gücümüz, ortalama talebin çok üzerinde olmasına rağmen, gerek santralların tam kapasitede çalışmasında yaşanan sıkıntılar, gerekse olumsuz hidrolojik koşullar nedeniyle, talebin karşılanmasında zaman, zaman güçlükler yaşanıyor. Ciddi ölçekli yeni yatırımların olmaması, güvenli yedek marjını daraltıyor. Elektrik arzında sağlıklı bir çeşitlendirilmeye gidilmesi şart. Nükleer enerji işte bu koşullarda önemli bir seçenek olarak görünüyor.


'Enerji İthalatına 40 milyar dolar ödüyoruz, böyle gidemez'

Türkiye enerji ithalatına büyük paralar ödüyor. Elektrik üretiminin yaklaşık yarısı doğalgazdan...

Evet, elektrik üretimindeki yakıt paylarına bakıldığında doğalgazın payı yüzde 48, linyit yüzde 20 ve hidrolik yüzde 19. Doğalgazın payı artacak. 2008 yılında elektrik üretiminde doğalgaz yakıtlı santrallerin yüzde 49,1, linyit yakıtlı santrallerin yüzde 21.1 ve hidrolik santrallerin yüzde 17'lik pay alması bekleniyor.
Birincil enerji talebindeki artışın, tüm kaynakların tüketimindeki artışlarla karşılanması beklenmektedir. Ancak elektrik sektörü kaynaklı olarak, oransal olarak en yüksek artış, 2007 yılında yüzde 11 oranında artan doğalgaz tüketiminde olacak. 2008 yılında doğalgaz tüketiminin yüzde 6.8 artması bekleniyor. Doğalgaz'ın 1990 yılında yüzde 17.7 olan payı 2009 yılında yüzde 49'a yükselecek.

Böyle olduğunda birincil enerji talebinin ithal kaynaklardan karşılanma oranı 2008'de yüzde 73'e yükselecek. İthalat için ödenen fatura 40 milyar doların üzerine çıkacak. Dış ticaret açığı ve cari açık probleminin ne kadar büyük risk oluşturduğunu herkes biliyor.


'Enerjide tek kaynağa bağımlılık ciddi risktir, problemler çıkabilir'

Sizin verdiğiniz 2008 rakamlarında üretim - tüketim dengesi başa baş görünüyor. Çok riskli bir denge değil mi?

Bazı riskler şimdiden gerçekleşmeye başladı. Mevcut enerji üretim gücümüz, ortalama talebin çok üzerinde. Ama santralların tam kapasite çalışmasında sıkıntı oluyor. Bir de su rezervlerinde azalmaya bağlı olumsuz hidrolojik koşullar var.

Ayrıca enerji üretiminde tek kaynak bağımlılığı, doğalgaz satın aldığımız ülkeler ile yaşanacak problemlerde, elektriksiz kalma riski yaratıyor.
Bir başka önemli faktör iklim değişiklikleri nedeni ile hidrolojik koşullardaki kötüleşmedir. 2007 yılında hidroelektrik enerji üretiminde yüzde 20 oranında bir düşüş oldu. İklim değişikliğinin etkisinin gittikçe artacağı şimdiden gözüküyor. Böyle bakıldığında enerji üretimimizde yüzde 19 gibi önemli paya sahip olan bu kaynağın devamlılığı da büyük bir risk altında.

Nükleer santral yatırımları, gerek liberal elektrik piyasasının oluşturulmasında çeşitlendirmenin sağlanması ve dışa bağımlılığı azaltması açısından büyük önemdedir.