Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, ''KOBİ İşbirliği
ve Kümelenme Projesi'' toplantısında yaptığı konuşmada, projenin,
Türkiye'de şu anda planlı, programlı ve sürdürülebilir bir büyüme
trendinin yakalanması, sürdürülebilir bir ihracat artışı ve Türkiye
için koydukları hedeflerin gerçekleştirilmesi noktasındaki adımlardan sadece bir
tanesi olduğunu söyledi.
Hükümetleri döneminde özel sektör marifetiyle, eliyle büyümeyi hedef alan bir
siyasi tercih konulduğunu ifade eden Çağlayan, şöyle devam etti:
''Hükümetler, devletler yol gösterir. KOBİ'lerin, ihracatçının, sanayi ve
ticaretin istediği hızı yapabileceği emniyetli otobanları onlar hazırlar. Siyasi
istikrarı hazırlar, ekonomik istikrarı sağlar ve bu konuda yapılması gereken
önemli reformları yapar. KOBİ'lerin uluslararası rekabet konusunda başarılı
konuma gelmesi, ihracat yapabilmesi, mal veya hizmet üretiminin uluslararası
anlamda yapılmasını sağlayacak uygun araç ve gereçleri sunar. Bugün biz bunu
yapıyoruz.
Bu saatten sonra kalkıp artık devlet, hükümet olarak kibrit üretecek, pil
üretecek dönemleri geride bıraktığımız çok net ortaya çıkmıştır.
Devletin her türlü ekonomik alanın içine girmiş olduğu bir durumdan keşke
Türkiye bu 8-9 yıl içinde değil, 25, 30 yıl önce çıkabilseydi. Devlet kendi özel
sektörüne karşı haksız rekabet ortamı içinde olmasaydı ve özel sektörümüz
dünyada rekabet etmenin ne olduğunu daha önce kavrasaydı. Yüksek katma değerli
üretim yapmak zorunda olduğunu keşke daha önce bilseydi. Bu keşkeleri o zaman
diyen ama bugün icraatın içinde olan biri olarak artık bu ortam tamamen
sağlanmıştır.''
Çağlayan, özel sektöre hareket kabiliyeti alanını verecek her türlü imkanın
sağlanmasının özellikle AK Parti hükümetlerinin temel felsefesi olduğunu ifade
ederek, ''Türkiye ne zaman ki özel sektör marifetiyle büyüme stratejisi izlemiş,
ne zaman ki uluslararası üretim yapmak, rekabet etmek zorunda olduğunu şu son 9
yılda belirlemiş Türkiye'nin ondan sonra iki yakası bir araya gelmeye
başlamıştır'' dedi.
''Türkiye olarak hedeflerimiz, ideallerimiz var. Geçmişte kaybettiğimiz çok
zaman var. Ama bundan sonra artık bizim zamanı geciktirecek şeylere tahammülümüz
yok.
Türkiye yeni dönemde özellikle rekabetin son derece acımasız hale geldiği
dünyada ve bir ülkede çıkan sıkıntının tüm dünyayı darmadağın ettiği, ülkeleri
tuş ettiği, nakavt ettiği bir ortamda hem büyüyeceksiniz, hem ayakta
duracaksınız hem gelişeceksiniz. Bunların hepsini bir arada yapmak için önemli
değişime ihtiyaç var. 'Değişmeyen tek şey değişimdir' derler. Değişime karşı
durmanın da bir anlamı yoktur. Yoksa gelir sizi tsunami gibi alıp götürür. Ama
bu çerçevede önemli olan altyapınızı buna uygun sağlamaktır. Bugün dünya
ekonomisindeki daralmalar ve şimdi yeniden Avrupa kaynaklı bir küresel krizin
tekrar gündemde olduğu bir ortamda Türk özel sektörünün artık gerek üretim gerek
pazarlama yapısının gerek ihracat odaklı çalışma sisteminin tamamen değişmesi
gerekiyor.''
Çağlayan, Türkiye'nin Avrupa için iyi bir partner olduğunu belirterek,
''Avrupa'nın yaş ortalamasının 43-45 olması kendi tercihi. Bugün Fransa haftada
35 saat çalışıyor, Avrupa'da iş gücü maliyetleri çok yüksektir, Avrupa süratle
üretim yapısından çıkmak zorunda kalmıştır. Ama tüketen bir toplumun tüketim
ihtiyaçlarının karşılanacağı en yakın dost müttefik ülke Türkiye'dir'' diye
konuştu.