Knauf Alçıpan® Sistemleri



Ülkemizin yüzölçümünün yüzde 92′si deprem kuşağında ve yarısına yakını yani yaklaşık yüzde 42’si birinci derece deprem kuşağında olup, nüfusun yüzde 95′i deprem tehdidi altında. Bu coğrafi bilginin gerçekliğiyle 2020 yılında İzmir ve Elazığ depremleri başta olmak üzere yaşadığımız birçok deprem, yapıların sağlamlığını sorgulamamıza neden oldu. İleri teknolojiyle geliştirdikleri Alçıpan® ürünleriyle deprem sırasında oluşabilecek kötü senaryoları minimize etmeyi amaçladıklarını açıklayan Knauf Türkiye Teknik Satış ve Danışmanlık Yöneticisi Bartu Gökçora, Alçıpan® ile oluşturulan kuru yapı sistemlerinin sismik avantajlarını şöyle sırladı; hafif olmaları, binanın ölü yükünü azaltmaları ve süneklikleri.

Deprem gerçeğiyle yapılarımızı güçlendirmeliyiz
Hayatımızın her anında doğal afet ile karşılaşacağımızın bilinciyle hareket etmemiz gerektiğini vurgulayan Gökçora, oluşabilecek herhangi bir depremde deprem yükünü absorbe etmenin bu noktada önemli bir konu olduğunu açıkladı. Deprem yükünün, binanın ağırlığıyla doğru orantılı olarak değişiklik gösterdiği açıklayan Gökçora, sözlerini söyle sürdürdü; “Ağır duvarlarla yapılan binalarla karşılaştırıldığında hafif duvarlarla yapılan binalar, deprem yükünden daha az etkileniyor. Geleneksel ağır duvarla yapılan binalarda oluşan büyük deprem yüklerini karşılamak için ise konstrüksiyonun statik hesabında daha çok malzemeye (betonarme, çelik, vs.) ihtiyaç duyuluyor. Bu noktada devreye giren Knauf, son teknolojiyle tasarladığı Alçıpan® sistemleri ile kat öteleme oranları için gerçekleştirilen birçok teste hem maksimum taşıma gücü değerinde hem de göçme noktasında geleneksel duvar sistemlerine göre çok daha büyük kat ötelenme oranı sergileyerek yaşam alanlarındaki kötü senaryoları minimize ediyor. Knauf Alçıpan® Sistemleri, dinamik yükler karşısında sünek davranış göstererek deprem anında taşıma güçlerini kaybetmeden büyük deformasyonlara uğramadan deprem enerjisini absorbe edebiliyor.”

Deprem sırasında taşıyıcı olmayan sistemlerin ve elemanların da kendi dayanımlarını koruması gerektiğini ve taşıyıcı sistemin hareketlerine uyum sağlaması gerektiğini altını çizen Gökçora, yapılan birçok testin  taşıyıcı olamayan duvarların, standartlarca uygun görülen ötelenme hareketlerinin bütünlüğünü koruyarak ufak tamir edilebilir hasarlarla atlatabildiğini gösterdiğini söyledi. Gökçora, bu hasarların azaltılması ve sismik yükler altında daha az etkilenmesi için bazı önlemler alınmasını önerdiklerini ve bunu da Knauf tecrübesine dayanarak Napoli Üniversitesinde yapılan bilimsel çalışmalarla destekleyerek Knauf deprem kitapçığını yayımladıklarını belirtti.