Kıyılarda Çelişki...

Denizlerin koynunda yaratılmış olmasına karşın, ülkemiz deniz turizminde İspanya, Fransa, İtalya, Yunanistan ve Hırvatistan'ın çok gerisinde. Slovenya'nın bile bu sektördeki gelirini yakalayamamış durumda. Uluslararası lobi çalışmalarının yetersizliği ve ilgisizlik sonucunda, beklentiler de askıda kalmıştır. Özellikle "yat turizmi" fuarlarında daha etkin ve aktif tanıtım atağına kalkmalıyız. Yat turizmini, stratejik iyileştirme ve özendirme programlarıyla daha çekici ve cazip konuma getirmeliyiz.

Denizlerimizde, özellikle mavi yolculuğun yapıldığı sulardaki ve koylardaki aşırı kirlenmenin önü, zaman kaybetmeden kesilmelidir. Denizlerimiz kadar önemli olan kıyılarımızdaki çirkin yapılaşmaya da artık dur demenin günü gelmiştir. Bunların gerçekleşmesi için de siyasi iktidarların, alınacak önlemler ve yapılacak uygulamalar konusunda samimi, dürüst ve kararlı olmaları çok önemlidir. Yeter ki yasalar uygulansın, çözüm yolları aransın.

Yapılan incelemeler sonucunda karşımıza şu gerçek çıkmaktadır. Birçok sektör, kıyı alanlarını aynı anda, ama farklı bir amaçla, kendi iş koluna uygun yatırımlarla kullanmak istemektedir. Deniz Ticaret Odası'nın verilerine göre kıyılarımızdan yararlanmak isteyen birbirinden ayrı 51 sektör ve konu bulunmaktadır. Bunların başında tersaneler, plajlar, turistik yatırımlar, limanlar, yeşil alanlar, sportif faaliyetler vb. gelmektedir. Balık çiftlikleri de konunun çok farklı bir boyutunu oluşturmaktadır. Sektörün iş kolları bu kadar çok olunca da devreye çeşitli bakanlıklar girmektedir. Bu durum kesinlikle, işlerin ve uygun olan yatırımların önünde engelleyici bir görünüm yaratmamalı ve dayatmacı olmamalıdır. Sektörler, bakanlıklar arasında bunaltılmamalıdırlar. Devlet, caydırıcı değil yönlendirici ve yapıcı olarak, yatırımcıya destek vermeli; yerel, bölgesel ve ulusal çıkarlarımızı gözeterek kıyı planlamasının yapılmasını sağlamalıdır.

Eğer belli bir bölge, tersane ve liman alanı olarak ayrılmışsa, hemen yanına turistik amaçlı tesis için onay verilmemelidir. Deniz turizmi için uygun olan kıyılara ve koylara yapılaşma için yeşil ışık yakılmamalıdır. Tatil köylerinin, tatil sitelerinin yanlarına ve turizm için önemli olan koylara balık çiftliği ruhsatının verilmesi sorunlar yumağını ne kadar çok arttırmıştır. Gerçek sorun, ilgili bakanlıklar arasındaki iletişim kopukluğundan, vurdumduymazlıktan, siyasi ve de kişisel çıkarlardan kaynaklanmaktadır. Bürokrasinin insanı bıktırıcı, kalıplaşmış, hantal yapısı da bunlara eklenince sektörler arasında savaş kaçınılmaz bir durum almaktadır. Sonuçta koylarımız ve kıyılarımız hoyratça yağmalanma süreci içine girebilmektedir.

Kıyı alanlarımızın ve koylarımızın nasıl yönetileceği, geleceğe yönelik hangi şartlarda yönlendirileceği, en önemlisi de hangi kalıcı yasalarla geleceğinin güvence altına alınacağı saptanmalıdır.