Son sel baskınlarındaki “felaketi hazırlayan” yanlışlar
arasında öne çıkan “Karadeniz Kıyı Yolu”na karşı, henüz aynı
felaketle tanışmayan Batı Karadeniz ilçelerinin
“direniş”i yaygınlaşıyor. “Çatalzeytin
Mektubu” gazetesi, sanatçı Hamit Yalçın’ın kıyı
kuşağına ait hava fotoğraflarını sürekli yayımlayarak, aylardır “Sahil
Yolu Cinayetine Dur Diyelim” manşetiyle çıkıyor. Köşe yazarları
Can San ve Emin Türkay Bozkurt hemen her
yazılarında, Türkeli’nden Abana, Bozkurt, İnebolu, Doğanyurt ve Cidde’ye uzanan
135 km’lik kıyının “yola dönüşmesi”yle Kastamonu ilinin tüm kıyı güzelliklerini
yitireceğini belirterek, yılların özlemi olan turizmin de en önemli dayanağının
kalmayacağını vurguluyorlar...
1954’te ilçe olan Çatalzeytin’in “ilk” hâkimi olarak bölgeyi
yakından tanıyan Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Onursal Üyesi M. Nihat Aryol da kıyı
yolunun kalkınmaya değil, yaşamsal değerlerin yok olmasına neden olacağını
belirttiği mektubunda özetle şunları anımsatıyor: “Bu yolun tahrip edeceği
ilçelere hiçbir ekonomik katkısı da olmayacaktır. Çünkü asıl ihtiyaçları, eşsiz
doğalarını yaşatarak Karadeniz’in turizm yöresi haline gelmek. Kıyı kalmazsa, bu
umut da biter...”
Batı Karadeniz’deki bu “tedirginlik”, hükümetin 3. Boğaz
Köprüsü hazırlıkları nedeniyle de doruğa çıkmış durumda. Başbakan,
Karadeniz Sahil Yolu’nun 2007 Nisanı’nda Ordu’da düzenlenen açılış töreninde;
“İnşallah Karadeniz Sahil Yolu, İstanbul’un üçüncü köprüsü ile bütünleşecek...”
demişti.