Gönül Karakan ve Metin Yergin'den Dünya İşleri



Gallery Article, 4 - 28 Nisan tarihleri arasında iki sanatçının ortak sergisine ev sahipliği yapıyor. Ressam Gönül Karakan ve heykeltıraş Metin Yergin, "dünya işlerine", ilişkilere, sisteme kafa yordukları çalışmalarına, kendilerini de sorunun bir parçası olarak katıyorlar.

Her iki sanatçı da aynılıkları estetik bir düzen içinde kırmaya çalışırken "ritm" başlığı altında buluşuyorlar.

1966 doğumlu Metin Yergin, 1998 yılında M. S.Ü. G. S. F. Heykel Bölümü'nden mezun olmuş. 1990-2005 yılları arasında çeşitli karma sergilere katılan ve yarışmalarda ödülleri bulunan Metin Yergin, ilk kişisel sergisini 2001 yılında "Şablon Karışıklıklar" adı altında gerçekleştirmiş.

Sanatçı, modern şehir hayatının dayattığı kalıplaşmış tüm toplumsal değerlerin ve tabuların -doğası gereği- gerçeklikle karşılaştığında ortaya çıkan karmaşayı hedef alan heykelleri için; "Yaptığım bütün heykeller ilişkileri hedef alıyor. İkili ilişkiler, aile, arkadaşlık, iş ilişkileri, toplumsal ve sosyal ilişkiler vb... Çünkü bu ilişki biçimlerinin, belirli şablonlara büründüğünü ve hayatın işleyişini bu şablonların belirlediğini görüyorum. Dünyanın, hayatın mekanizmasının nasıl işlediği, işlerken kusursuz gibi görünmesi, ama sonuçları göz önüne alındığında insanlara acı veren bu süreç beni çok ilgilendiriyor... Bu sergide farklı olduğunu söyleyebileceğim şey ise; Çerçevelerden yani şablonlardan ve hayata rölyef olmaktan kurtuluyorlar burada. Hepsi duvardan çıkmıyor artık, çerçeveleri yok... Sonuçta yine bir çerçeve var, ama bu çerçeve havanın, boşluğun kendisi oluyor" diyor.

Yergin'in bu sergideki işleri, malzeme olarak çoğunlukla ahşabın kullanıldığı heykellerden oluşuyor. İlk bakışta birbirin benzeri küçük boyutlu ahşaplar, geçme sistemleriyle "karmaşık" bir bütünü oluşturuyor. Ancak her biri kendi içinde bir bütünlük taşıyan parçaların oluşturduğu son ifade "boşluklar" oluyor. Heykelde doluluklardan çok boşlukların kapladığı alanı önemseyen sanatçı, bu nedenle bütünden yola çıkmayan; parçaları bir araya getirip, bütünü elde etmeye çalışan bir ifadeye yöneliyor. Sanatçı, yapıtlarını genellikle siyaha boyayarak heykellerin leke etkisini güçlendirip; ışık ve gölgeyi kullanarak, heykellerin mekânla bütünleşmesini hedef alıyor.


1971 doğumlu Gönül Karakan, 1998 yılında M.S. Ü. G.S. F Resim Bölümü'nden mezun olmuş. 1995-2003 yılları arasında çeşitli karma sergilere katılan ve yarışmalarda ödülleri bulunan Gönül Karakan, halen M.S. Ü. G.S. F Resim Bölümü'nde yüksek lisans eğitimine devam ediyor.

Karakan, mezuniyet yıllarından bugüne, birbiri arasında geçiş niteliği taşıyan bir dizi tuval, ahşap ve kâğıt üzerine yağlıboya işlerini bu sergiye taşıyor. Karakan'ın resimle ilişkisi hayatın geriliminden ve biraz da bu gerilimi ortadan kaldıramama çaresizliğinden besleniyor. Savaş, yoksulluk, şiddet, ilişkiler, iç dünya ya da sistemin yarattığı bir gerilim bu. Gerilimin onun resmine yansıması ise hareket ve yoğunluk oluyor.

Karakan'ın resimlerinde tam da bu noktada dışavurumcu özellikler devreye giriyor. Çizginin hareketi ve ritmini sadece eliyle değil, bütün bedeniyle yakalamaya çalıştığı bir sürecin ürünleri resimleri. Sanatçı, bu süreci şöyle özetliyor: "Kompozisyon, oran, boşluk… Her şey tasarlanmış olsa da resim hiçbir zaman başladığı gibi bitmiyor. Bunu sağlayan heyecanı ise çizgiyi kontrollü bir biçimde kullanarak dizginliyorum. Duygumu aklımla dizginleyebildiğimde resmin istediğim dengeye daha da yaklaşacağını düşünüyorum."

Karakan'ın bu çizgici eğilimi resim üretim sürecini kaligrafiyle ilişkilendirmesini sağlamış. Bunun sebebi kaligrafinin de bedenin dışavurumuyla ilişkili olduğunu düşünmesi. "Bu, başı sonu belli olmayan, sonlu-sonsuz kavramı içinde bir anlam arayışı. Başta iyi hesaplanmış olan resim, ilerledikçe, bedenin sonluluğuyla oluşacak olan yapıtın sonsuzluğu arasında bir kendini kaybediş, bir özgürleşme serüveni".