Kıbrıs'ta İnşaat Furyasının Bedelini Türkiye Ödeyecek
İstanbul Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sylvia Tiryaki'ye göre AİHM'de süren mülkiyet davalarında olumsuz bir karar çıkması halinde Türkiye'nin sorumluluğu, kullanım kaybından dolayı tazminat ödemek ve mal iadesi ile sınırlı kalmayacak. Türkiye, malın son alıcısına da tazminat ödemek zorunda kalacak.
KKTC'de bir oto galerisi.. Üstüne başına, haline tavrına bakılınca Range Rover müşterisi olduğunu çıkarmanın pek de mümkün olmadığı biri oto galerisine girip araba almak istediğini söyler. Yetkililer, düşük fiyatlı arabalara yönelirken omzunda çimento torbası taşıyan adam, bir Range Rover almak istediğini belirtir. Masaya koyduğu çimento torbasından bir jeep'i karşılayacak miktarda İngiliz poundları çıkar. "Galerideki kızların, çimento tozlarını silkeleyerek paraları saymaları gözümün önünden gitmiyor" diye konuştu KKTC'li meslektaşım, 2004'teki referandumlardan sonra, "ada"nın kuzeyinde başlayan inşaat furyasının vardığı boyutları anlatırken. Galeriye gelen kişi, büyük ihtimal, 1974'ten sonra "ada"ya gelip, KKTC'nin arazi tahsis ettiği bir Türkiyeliydi. Arazisini yabancılara satıp, kendisi daha mütevazı bir yere geçip, arta kalan parayla araba almaya karar vermişti.
Referandumlardan sonra yaşanan inşaat patlamasının ardında Annan Planı'nda bir madde yer alıyor. Plana göre başkasına ait bir malın üzerinde ciddi bir iyileştirme yapılmışsa, o zaman o malın mülkiyeti, öncelikli olarak ilk sahibine değil, iyileştirmeyi yapana geçiyor. Örnek vermek gerekirse, bir Rumun arazisi üzerine, çok pahalı bir villa diken Kıbrıslı Türk, çözüm durumunda o araziye öncelikli olarak sahip olma hakkını kazanıyor.
Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) Kıbrıs Proje Müdürü Sylvia Tiryaki'ye göre bu inşaat patlaması "ada"da uzlaşmazlık noktalarının onda dokuzunu oluşturan mal ve mülkiyet sorununu çok daha içinden çıkılmaz hale getirdi. "Zaten son derece çetrefil olan mülkiyet sorununda bir yanda malın ilk sahibi, diğer yanda da şimdiki sahibi vardı. Şimdi soruna bir de üçüncü taraflar eklenmiş oldu" diyen Tiryaki, çok daha önemli bir noktaya dikkat çekiyor: "Tüm bu inşaat furyasının bir bedeli var ve bu bedeli de KKTC değil, -zira maddi imkânı yok- Türkiye, yani Türk vergi verenleri ödeyecek."
Çift taraflı tazminat
İstanbul Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sylvia Tiryaki, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) devam eden mülkiyet davaları sürecini hatırlatıp, "Mahkeme, KKTC'de kurulan tazmin komisyonunun etkin bir iç mekanizma olup olmadığına karar verecek. Olumsuz bir karar durumunda, Türkiye, Loizidu benzeri çok sayıda davadan mahkûm olacak" dedi.
Tiryaki'ye göre burada önemli olan nokta şu: Mahkeme Türkiye'yi sadece "kullanım kaybından" dolayı tazminat ödemeye mahkûm etmekle yetinmiyor, söz konusu malın iadesini de zorunlu kılıyor. Malın iadesi için ise malın son alıcısı olan kişiye de ayrı bir tazminat ödemek zorunda kalınacak. Yani, bir İngilize satılan villanın, üzerinde bulunduğu arazinin Rum sahibi Strasbourg'a başvurup, davayı kazandığında, Türk tarafı, arazinin iadesini sağlayabilmek için söz konusu İngilize de ödeme yapmak zorunda kalacak.
Orams davası nedeniyle inşaat yapımı bir süreliğine yavaşlamıştı. Ancak dava sonucunun inşaat yapımını yeniden hızlandırması bekleniyor. Meletis Apostolides'in kuzeydeki arazisine inşaat yaptığı gerekçesiyle İngiliz Orams ailesi aleyhine açtığı davada, davacının Orams ailesinin İngiltere'deki mallarına el konulması talebi reddedildi. Apostolides, Rum mahkemelerinden çıkarttığı mahkûmiyet kararını "ada"nın kuzeyinde uygulatamayınca, Avrupa Birliği (AB) hukukundan yararlanıp, Orams ailesini İngiltere'de mahkûm ettirmeye çalıştı.
Londra'dan çıkan karar Türk tarafı açısından bir zafer olarak yorumlandı. Ancak Tiryaki, "Kıbrıs'ı üye yapan katılım anlaşmasının 10. protokolüne göre AB hukuku 'ada'nın kuzeyinde kapsamlı bir çözüm olana kadar askıya alındı. İngiliz mahkemesi de bu noktaya dikkat çekti; AB müktesebatının 'ada'nın kuzeyinde geçerli olmadığını belirtip, yetkisizlik kararı verdi" diyor. Yani İngiliz mahkemesi, Orams ailesinin Rum mülkiyeti üzerinde inşaat yapma hakkı olduğunu teyit eden bir karar almış değil. Ve nihai bir çözüm durumunda, Türk tarafı sadece arazinin ilk sahibi değil, yeni sahipleriyle de uğraşmak zorunda kalacak.
Girne'deki evine gitmesine izin verilmediği gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde Türkiye aleyhine dava açan Titiana Loizidu, 1 milyon 120 bin euro tazminat kazanmıştı.