Kerpice İade-i İtibar



Elazığ depreminin faturası Anadolu'da on bin yıldır kullanılan kerpice çıkarıldı. Zayıf bir malzeme gibi yansıtılan kerpicin yoksulluk ve cehalet yüzünden tercih edildiği gibi bir intiba uyandırıldı. Gerçeği, konunun uzmanlarına sorduk. Depremin vurduğu köylerde insanlar kerpiç yüzünden mi ölmüştü ve kerpiç iddia edildiği gibi yalnızca yoksulların kullandığı bir malzeme miydi?

İTÜ'de kerpiç araştırmalarını yürüten ve bir süredir bulunduğu Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi'nden sırf kerpici savunmak için gelen Doç. Dr. Bilge Işık, "Hatayı kerpiçte değil, evlerin yanlış inşa edilmesinde aramalıyız. Dere yatağına yapıldığı için yıkılan evlerde nasıl ki seli suçlamıyorsak, teknik bilgi kullanılmadan yapılan evlerde de kerpici suçlayamayız. Birinci hata teknik bilgi eksikliğidir, ikincisi ise kontrol yetersizliğidir." diyor. 2007'de Ankara'nın Balâ ilçesini sallayan depremde, kuralına uygun yapılan kerpiç evlerin ayakta kaldığını söyleyen Doç. Dr. Işık; Elazığ'da yıkılan evlerin duvarlarında yapıyı ayakta tutacak ahşap hatılların olmadığını gözlemlemiş.

Anadolu'da yerel mimariyi ayakta tutan ustalık bilgisinin günümüze aktarılamadığını belirten ve bu eksikliğin ilköğretim okullarından başlayarak giderilmesi gerektiğini savunan Işık, "Bir binanın nasıl ayakta durabileceği bilgisi en temel bilgidir ve fizik derslerinde bir başlık olarak anlatılabilir." diyor. Kerpicin yoksulluk ve cehaletle ilintilendirilmesini de anlamsız bulan Doç. Dr. Işık, bugün Avrupa ülkelerinde sağlıklı yaşamak isteyen entelektüellerin kerpice yöneldiğini aktarıyor ve ekliyor: "Organik beslenme nasıl daha pahalıysa, Avrupa'da kerpiç evlerde oturmak da öyle pahalı; ancak maddi gücü yetenler kerpiç evlerde oturabiliyor."

Enkazda görünen dere taşları

Yaz aylarını, Edremit'e bağlı Güre beldesindeki kerpiç evinde geçiren mimar Cengiz Bektaş, Elazığ depremiyle ilgili enkaz fotoğraflarındaki dere taşlarına dikkat çekiyor. Evlerin, birbirine tam tutturulamayan yuvarlak taşlarla örüldüğünü söyleyen Bektaş, 1966 Varto depreminde köyleri dolaştığında da yıkılan evlerin kerpiçle değil, dere taşlarıyla yapıldığını gözlemlemiş. Kerpici günah keçisi ilan etmek yerine, inşaatta nasıl kullanıldığı üzerine kafa yormamız gerektiğini söyleyen Bektaş, "Kerpiç duvarda, bir buçuk metre aralıklarla hatıl dediğimiz ahşap direkler koymalıyız." tavsiyesinde bulunuyor ve ekliyor:

"Elazığ'daki evler kerpiçle yapıldığı için değil, hatıl kullanılmadığı için yıkıldı. Kerpiç ustalıkla kullanıldığında en sağlıklı inşaat malzemesidir. Havayı temizler, nemi dengeler ve ısıyı belli bir düzeyde tutar. Bugün Van Kalesi'nden Safranbolu evlerine kadar her yerde yüzlerce yıldır ayakta duran kerpiç örneklerine rastlayabiliriz. Evler kerpiç olduğu için yıkıldı demek inşaatı bilmemek demektir."

Memleketi Denizli'de de ahşap çatkılı kerpiç evlerde oturanların depremlerde başlarına kiremit düşer korkusuyla dışarı çıkmadığını söyleyen Bektaş, Aksaray'ın Sultanhanı beldesinde karşılaştığı bir vakayı da gayet manidar buluyor; çocuklar, artık yaşlanan annelerine yeni inşaat yöntemiyle betonarme bir ev yaptırıyorlar ki ahir ömrünü rahat geçirsin. Fakat yeni eve yerleşen kadıncağızın her tarafı ağrımaya başlıyor. Bunun üzerine yeniden bir kerpiç ev yaptırıyorlar ve ağrılarının dinmesi için annelerini o eve taşıyorlar.