21. Yüzyılda Sosyal Belediyecilik Sempozyumu bu sabah Bilgi Üniversitesi Dolapdere Yerleşkesinde başladı. Yaklaşan yerel seçimlerin gündem maddelerinden biri de kentsel dönüşüm, TOKİ vs ile kentleşmenin yeni yüzünün yarattığı tahribatlar.
İstanbul’da Birlikte Başarabiliriz Platformunun düzenlediği “Kente Bakış” konulu ilk oturumunda etrafında Mimarlar Odasından Mücella Yapıcı, Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Asuman Türkün, İstanbul Üniversitesi’nden Hatice Kurtuluş, Mimar Sinan Üniversitesi’nden Murat Yalçıntan ve Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nden Tarık Şengül konuştu.
Şengül Türkiye’de kentleşmenin ekonomi politiğine dair iki ayrı süreçten söz etti:
Ulus Devlet merkezli 1923-1980 arasındaki kentleşmenin 1923-1945 arasında yukarıdan aşağıya, 1945 ve 1980 arasında ise aşağıdan yukarıya geliştiğini kaydeden Şentürk ’80 sonrasıysa küresel sermaye merkezli kentleşenin daha önceki kentselleşme katmanlarını da erittiğini Haydarpaşa ya da TCDD’nin satılmasını örnek vererek söyledi.
Üretim-Tüketim sarmalında kapitalist sistemlerde üretimin tükeltilmez yani aşırı birikime dönüştüğü durumlarda o aşırı birikimin devletin yine kendi çıkarı için kamu adına değerlendirildiğini aktaran Şengül Türkiye’de bu durumun mümkün olmadığını söyledi:
“Aşırı birikim hiç olmadı. Kentleşme bir yerden sonra toplumun kendisine bırakıldı. Sermayenin kendisini tamamlayamadığı yerde emeğin enformel olarak yeniden üretimi sağlandı. Batının aksine düzenlenmemiş bir yapılanmadır sözkonusu olan.”
Şengül bugüne bakıldığındaysa enformel yerel toplulukların, spekülatif yatırımların olduğunu, borçlanmanın sürdürebilir olmadığı için toplumla paylaşılamadığını, kendini yeniden üretemediğini söyledi.
Diğer yandan Şengül’e göre yoksulluğun ve eşitsizliklerin kendiliğinden siyasal bir mücadeleye ve radikal dönüşümlere yol açacağı umudu gerçekçi değil ve ortaya çıkacak siyasal hoşnutsuzluklara liderlik sağlayabilecek bir oluşumun etkili biçimde bu sürece ağırlığını koyabilmesi gerek.
Yalçıntan ise mücadele alanlarında meslek odaları, stk’ler, sivil inisiyatiflerin etkin ancak yöntem farklılıkları yüzünden bir arada olamayışlarıyla zayıf kaldığını mahalle deneyimlerindense çok şey öğrendiğini, mülkiyet hakkı üzerinden başlayan mücadelenin pek çok kentsel hak arayışına dönüştüğünü söyledi ve aşağıdan yukarıya bir mücadeleye işaret etti.
Bir diğer konuşmacı Kutuluş “Bizim yeni bir ütopyaya ihtiyacımız var. Kentsel dönüşümü uygulayanlar bile artık onu savunmuyor. Mücadele taraflarının paralel bir şekilde hareket etmeleri ve birlikte ne yapabileceklerini bulmaları, model belirlemeleri gerekir” dedi.
“Kapitalist kenti yarın değiştiremeyeceğimize göre kentsel mekanda hak mücadelesini sürdürmeliyiz."
Yapıcı ise kentsel dönüşümle birlikte İstanbul’da yapılan pek çok projenin insan değil rant odaklı olduğunu ve evsizlik, yoksuzluk gibi mağduriyetler doğurduğunu, karşısında durmak içinde birlikte hareket etmek, global düşünüp yerel davranmak gerektiğini aktardı.