Medeniyetler beşiği İstanbul, ileriyi görememenin, çarpık sanayileşmenin tabii sonucu olarak çevre kirliliği, doğa ve yeşilin umarsızca tüketilişi ve tetiklenen nüfus göçünün akılcı yöntemlerle yönetilememesinden ötürü tanınamaz hale gelmiştir. Tarihsel süreci ve sahip olduğu değerler itibariyle turizm, eğitim, sağlık, ticaret, bilim ve finans merkezi olması gereken İstanbul artık yeniden asıl kimliğine kavuşacağı günü beklemektedir. Gözbebeği İstanbul'un bugün birinci meselesi, kent merkezine kadar girmiş, kanser gibi şehir dokusunun her yerini sarmış gecekonduların ve çarpık yapılaşmış alanların yeniden hayata döndürülmesidir. Artık, bu tür alanlarda süratle iyileştirme, modern yaşam alanlarına dönüştürme çalışmalarına başlamanın zamanı gelmiştir. Görsel ve fiziksel anlamda yapılaşma şekli, kalitesi, uygulanan şehircilik teknikleriyle, kentlerin tasarım ve siluetleri kalkınmışlığın veya geri kalmışlığın göstergesidir.
* Vergi payı yükselmeli
Kent içi dönüşümleri hızlandırmak için hukuksal altyapı bir an önce oluşturulmalı, özel ve resmi birimler arasında koordinasyon sağlanmalı, konuya ilişkin merkezi ve yerel yönetimlerin irade ve kararlılığı net bir şekilde ortaya konmalı, İstanbul'un geleceği bireysel inisiyatiflere bırakılmamalıdır. Toplumsal bilinçlenmeyi ve dönüşümü gerçekleştirmeden, ortak emel ve hedefe kilitlenmeden kentsel dönüşümü başarmak neredeyse imkansızdır. Devletin vergi gelirlerinin yaklaşık yüzde 40'ının sağlandığı bu kente, toplanan vergilerden daha yüksek oranlarda pay ayrılmalı, köprü gelirleri İstanbul'a bırakılmalıdır. Sigorta ve deprem fonları kentsel dönüşüm çalışmalarına yönlendirilmelidir. Kamu-özel sektör işbirliği modelleri ve GYO'lar daha fazla teşvik edilerek onların uluslararası gayrimenkul fonlarına, yatırımcılarına, ikincil piyasalara ulaşabilme, entegre olabilme yeteneklerinden yararlanılmalıdır. Türkiye'nin dünyaya açılan en önemli kapısı olan İstanbul doğru ve akılcı yönetilen dev bir şantiyeye dönüşmelidir. Bu milyarlarca dolarlık iş hacmi anlamına gelecek ve dünya çapında ses getirecektir.
* Yarın düşünülmeli
Ulaşım master planı, metropolitan master planının ayrılmaz parçası olmalı, kentsel dönüşüm, bina, sokak, cadde, mahalle bazında değil, bütün bir kent ölçeğinde düşünülmelidir. Uygulamalar aynı süratte yapılamasa da, kentin yarını bugünden görülebilmeli, çalışmalar kağıt üzerinde kalmamalı, maket çalışmaları vasıtasıyla kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Bu anlamda İstanbul metropolitan tasarım ve uygulama müzesi kurulmalıdır. Bu, kamuoyu bilinçlenmesi ve algılaması bakımından son derece yararlı olacaktır.
* Trilyon dolarlık hacim
Tüm bu çalışmalar, önümüzdeki 10-15 yıllık zaman diliminde, makro ekonomide trilyon dolarlarla ifade edilebilecek çapta bir iş hacmini ortaya çıkararak, ülke gayri safi milli hasılasına çok önemli katkılar sağlayacaktır. Bu çapta yenileme çalışmaları, master plan kapsamında ele alınarak, akıl ve bilginin rehberliğinde, toplumsal uzlaşı ve uluslararası koordinasyonla ve hukuksal sürece takılarak gereksiz zaman ve güven kayıplarına yol açılmaksızın yönetilmek zorundadır. Doğrudan yatırıma yönelik küresel gayrimenkul sermayesini teşvik etmek çok önemlidir. Bu süreçte gayrimenkul ve inşaat sektörünü oluşturan alt birimler, daha kurumsal, daha organize ve kısa dönemli kâr ve faydalara odaklanmaksızın birlikte hareket edebilmelidir. Sektör, birbirinden kopuk, dağınık, başıboş değil; tam aksine, birbiriyle entegre ve sorumluluk bilinci içinde davranacağı bir yapılanmaya gitmelidir. Sosyal sorumluluk ve bilinç olmaksızın, günümüz dünyasında yalnızca arz-talep yöntemini baz alarak başarılı olmak, neredeyse mümkün değildir. Artık, dünya ekonomisi bilinen tarihin başlangıcından bu yana, hiç olmadığı kadar küreseldir ve son 20 yıl içerisinde, insanlık kendisi için yepyeni bir süreci yaşamaya başlamıştır. Türkiye, bu çerçevede, dünya finans piyasalarındaki gelişmeleri de dikkate alarak, makro ekonomisini atağa kaldırıp, kentsel dönüşüm projesini, milli birlik ve beraberlik coşkusu içinde başarmak zorundadır. Çarpık ve kalitesiz yapılaşmış yaşam alanlarını değiştirip, modern görüntülere kavuşmalarını sağlamak; ancak toplumsal barış ve uzlaşıyı destekleyerek, sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik dönüşümü gerçekleştirmekle mümkün olacaktır.
* Tüm toplum sorumlu
İstanbul'un doğal ve kültürel değerlerinin korunarak, kentsel dönüşümün başarılması konusunda artık sorumluluk, merkezi ve yerel yönetimlerin, resmi kuruluşların, arazi ve proje geliştirenlerin, inşaat yapımcılarının, finans kuruluşlarının, akademisyenlerin, yazılı ve görsel medyanın, kısaca tüm toplumun omuzlarındadır.