"Kentsel Dönüşüm Projeleri Şişli'de de Yaygınlaşmalı"



Şişli yapı yoğunluğunun en yüksek olduğu ilçelerden bir tanesi… Bir yanda yoğun tarihi doku diğer yanda yükselen finans merkezleri, rezidans projeleri ve oteller, ilçenin yoğun imgesini oluşturuyor. Yeni yapılan projelerle, var olan tarihi dokunun dengesine yönelik tartışmalar sık sık gündeme geliyor. Değişen yasa ve yönetmeliklerle birlikte de gözler yeniden hem eski ve yoğun dokuya sahip, hem de İstanbul’un merkezi değerinin en yüksek olduğu ilçelerden biri olan Şişli’ye dönmüş durumda. İlçe sınırlarına dahil olan 3 mahallenin Sarıyer Belediyesi’ne dahil edilmesi tartışmaları da Şişli’nin yoğun gündemini körüklüyor. Tüm bu yoğun sürecin yönetimini, altyapı çalışmalarını ve koruma politikalarını birincil ağızdan; Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’den dinledik.

Son dönemde merkezi ve yerel yönetimlerin yetki ve sorumluluklarını değiştiren birçok yasa çıktı. İlçe belediyeleri artık dönüşümle gündeme geliyor ve aslında kent büyük bir dönüşüm içerisine giriyor. Siz yasalarla gelen bu yetki değişikliklerini ve kentte yaşanan büyük dönüşümü nasıl değerlendiriyorsunuz?

İlçemizin daha da gelişmesi için, İstanbul genelinde düşünülen kentsel dönüşüm projeleri burada da yaygınlaşmalı. Ancak üstyapıdaki bu gelişme ve yoğunluğa paralel bir altyapı planlaması da eksiksiz olarak hayata geçirilmeli. Biz, bölgemizde yeni yapılan her binada, mutlaka yeterli sayıda otopark inşa edilmesine dikkat ediyoruz. Çünkü en önemli sorunlardan birisi bu… Örneğin, Türkiye’nin çok önemli birçok firmasının, bankasının yönetim binaları, genel müdürlükleri Şişli’de bulunuyor. Yeni bağlantı yolları yapılmasına, çevre düzenlemelerine ve trafik sirkülasyonuna dikkat etmek gerekiyor. Büyük binalara karşı değiliz, ancak çevresinde yeterli ölçüde yeşil alan bırakılması şartıyla.

Bu yasa değişim sürecinde Şişli’ye bağlı olan Maslak, Ayazağa ve Huzur Mahallesi’nin Sarıyer Belediyesi’ne bağlanması gündeme geldi. Bu süreci aktarıp, düşüncelerinizi paylaşabilir misiniz?

Bu yasa değişikliği, 5393 sayılı belediyeler yasasına aykırıdır. Bu maddeye göre; bir mahallenin başka beldeye katılması, o belde seçmeninin isteğine bağlıdır. Dolayısıyla bu değişiklik yapılmadan önce, bölgede referandum yapılarak yurttaşların görüşü alınmalıydı. Diğer yandan, Türkiye’nin de imzaladığı Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı, bu tür değişikliklerde referandum koşulunu getiriyor ve “yerel topluluklara danışmadan değişiklik yapılamaz” diyor.

TBMM’nin yaptığı bu yasa değişikliği, Anayasa’ya da aykırıdır. Anayasa’nın 90.maddesi, “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası anlaşmalar kanun hükmündedir” diyor. Dolayısıyla, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na aykırı bir karar alınamaz. Alınan bu karar, birçok açıdan hukuka uygun değildir. Bu durum karşısında Ayazağalı yurttaşlarımızla birlikte Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunduk. Bu durum bir anayasal hak arama konusudur. Alınan karar siyasi bir karar olsa bile, itirazımızın karşı siyasi hareket olarak algılanmasını, siyaset malzemesi olarak kullanılmasını istemiyoruz. Siyasi sorunlar siyaset alanında, hukuki sorunlar hukuk alanında çözülmelidir.

Birçok mahalle, merkezi ve yerel yönetimler aracılığıyla riskli alan ilan ediliyor. Şişli’de riskli alan ilan edilmesi planlanan alanlar var mı? Merkezi yönetimin bu yönde talepleri var mı?

Bölgemizde toplam 3 risk grubu var. 1.derece, yüksek deprem riski, 2.derece orta deprem riski, 3.derece de az deprem riski taşıyan bölgeleri kapsamakta. Şişli bölgesi deprem riski taşıma derecesi açısından 3.derecede yer alıyor.

Ali Sami Yen Stadı’nın yeşil alana dönüştürülmesi üzerine bir kampanya başlatıldı ancak çok etkili olamadı. Şişli’nin de yoğun bir yapı stoku var. Önümüzdeki süreçte yeşil alan dengesini nasıl sağlamayı düşünüyorsunuz?

Metropollerin en büyük eksikliklerinden biri, yeşil alanların azlığı… Düzensiz ve plansız yapılaşma, maalesef kullanılabilir yeşil alan sayısını oldukça azaltmış. Bu amaçla, biz bulduğumuz her metrekare alanı çocuk parkı olarak değerlendirmeye çalışıyoruz. Önümüzdeki süreçte temel hedeflerimiz otopark ve yeşil alanlarla ilgili yatırımlar yapmak.



Ali Sami Yen’e gelince; hatırlayacaksınız, bu stadın ilk projesini yaparak Türkiye’nin gündemine getiren kişi benim. Bu projede, yıkılan stadın yerine kongre ve turizm merkezi ile birlikte, oldukça geniş bir meydan ve yeşil alan önermiştik. Yerin altında ise binlerce aracı aynı anda alabilecek katlı otopark bulunuyordu. O proje kabul görseydi, bölge daha farklı bir görünüme kavuşabilirdi.

Yeni rezidans ve otel projelerinin yükseldiğini görüyoruz. Bu projeler gerçekleşmeden önce altyapı çalışmalarını güçlendirmek üzere ne gibi çalışmalar yapılıyor?

Özellikle Maslak bölgesi, bildiğiniz gibi uzun zamandan beri iş merkezleri ve alışveriş merkezlerinin, büyük ölçekli firmaların bulunduğu bir bölge. Bu durum ister istemez ciddi  bir yoğunluk yaratıyor. Özellikle trafik açısından bu yoğunluk daha da fazla… Ancak metropollerde bazı bölgelerde, Maslak'ta olduğu gibi, iş ve finans sektörünün yoğunlaşması da kaçınılmaz oluyor.

Hızlı nüfus artışı, bu yoğunluğun en önemli nedenlerinden birisi… Eğer yoğunluğa uygun bir altyapı hazırlarsanız, sorun yok. Ancak, bu yoğunluğu karşılayacak bir altyapınız yoksa, o zaman büyük sorunlarla karşı karşıya kalıyorsunuz. İki konu bu açıdan çok önemli, biri trafik ve otopark, diğeri de kanalizasyon gibi atık giderler. Maslak hattında özellikle son yıllarda artan işyeri ve bina yoğunluğu ister istemez Büyükdere Caddesi üzerindeki trafik yoğunluğunu artırdı. Her ne kadar, metro hattının devreye girmesi bu yoğunluğun bir kısmını tölare ettiyse de, yeterli olmadı. Özellikle işe geliş ve gidiş saatleri olan sabah ve akşam saatlerinde Büyükdere Caddesi üzerinde trafik yoğunluğu yaşıyoruz. Karayolları Genel Müdürlüğü ve Büyükşehir Belediyesi’nin son dönemde yaptırdığı bazı kavşaklar, alt geçitler ve tüneller, bu yoğunluğu hafifletmeye yönelik düzenlemeler. Tabii 20 milyona yakın nüfusu olan bir metropolde sorunların bir anda bitmesi de mümkün değil. Yerel yönetim olarak, gerek ilçe belediyelerine, gerekse Büyükşehir Belediyesi’ne özellikle trafik düzenlemeleri konusunda büyük sorumluluklar düşüyor.

Afet Yasası’yla birlikte afetin kendisi de gündeme geldi. Rezerv alanların önemi arttı. Şişli’de böyle bir rezerv alan var mı? Depremin gerçekleşmesi halinde Şişli’de yaşayanlar nerede toplanacak, nasıl organize olacak? Afet sonrası yönetim için organizasyon çalışmalarınız var mı? Bu konuda halktan nasıl bir katkı aldınız?

Şişli ilçesi 34.7 kilometrekare alanı kapsamakta olup askeri ve orman alanları dışında kalan 13.08 kilometrekare yerleşik alan için hazırlatılan jeolojik ve jeoteknik etüt raporları ve zemin haritaları Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Afet İşleri Genel Müdürlüğünce yerinde incelenerek uygun bulunmuş ve onanmıştır. 1308 hektar yüzölçümündeki sahanın büyük bir bölümü jeolojik açıdan sakıncasız olup, tamamında heyelan, kaya düşmesi, sel, çığ gibi doğal afetler beklenmemektedir. İnceleme alanları, yapılan çalışmalarımız sonunda ilgili yönetmelik çerçevesinde yerleşime uygunluk açısından; Uygun Alanlar Bölgesi, Önlemli Alanlar 1, Önlemli Alanlar 2, Önlemli Alanlar 3, Önlemli Alanlar 4, Uygun Olmayan Alanlar şeklinde bölgelere ayrılmıştır.

Bizim tüm bu raporlar ışığında konuyla ilgili olarak afet yönetimi çalışmalarımız ilk günden beri aynı hızla devam etmektedir. 2001 yılında yerleşim amaçlı jeolojik ve jeoteknik etüt raporu hazırladık ve yapılan saha çalışması ile elde edilen zemin bilgilerini bilgisayara aktararak, ilçemizin yerleşime uygunluk haritalarını oluşturduk. İlçemizdeki mahalle, cadde, sokak, parsel, kapı numaralarının mevcut olduğu Şişli Afet Yönetim Bilgi Sistemi ile vatandaşlarımızın yaşadıkları yerlerin zemin durumu açısından yerleşime uygunluğu sorularına cevap verebilmekteyiz. Bunun yanı sıra belediyemiz bünyesince afet acil yardım haritaları hazırladık, mobil afet bilgi sistemi oluşturduk, afet bilincini yükseltmek amacıyla çocuklarımıza eğitim verdik, 28 mahallemizde afet gönüllüleri oluşturduk, mahallelerimizde tatbikatlar yaptık, belediyemiz bilim merkezinde deprem eğitim birimi kurduk, ilçemizdeki okullarımızı yıkıp depreme dayanıklı ve çağdaş teknoloji ile yeniden inşa ettik. 



Tarihi birçok yapının tahribiyle karşı karşıyayız. Şişli Belediyesi’nin koruma konusuna yaklaşımı nedir? Tarihi alanlarda yapılan büyük projelerde, proje müellifleriyle diyalog bu anlamda nasıl geliştiriliyor?

Şehir gelişirken, büyürken, tarihi korumak zorundayız. Özellikle İstanbul, çok eski bir geçmişe sahip ve uygarlık tarihimiz açısından son derece önemli. Biz belki de Türkiye’de kentsel tasarım projelerini ilk kez geliştirip uygulayan bir yerel yönetimiz. Yeni binalar yapılırken, tarihi dokunun korunmasına dikkat ediyoruz. Zaten, tarihi binalara, Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’ndan onay almadan hiç kimsenin bir şey yapması mümkün değil. Özellikle Nişantaşı Teşvikiye bölgesindeki binaların bir kısmı tarihi değer taşıyor. Biz göreve geldiğimiz ilk yıl, bu binaların tamamının restorasyonunu gerçekleştirdik. Binalardaki klima ve reklam tabelalarını bile kaldırdık. Kısaca söylemek istediğim şudur; mülk sahibi olabilirsiniz, gayrımenkulünüz olabilir, yatırımcı olabilirsiniz. Ama bu size kentte dilediğinizi yapma hakkı vermez. Buna biz de izin vermeyiz.