Kentsel Dönüşüm Kentsel Rantın Yeni Adı Olmamalı

"Kentsel dönüşüm''; hızla yasal tabanını da bularak son bir yıl içinde kentlerimizin gündemini belirleyen en önemli kavram durumuna gelmiştir. Üzerinde geliştirilen düşünceler, yapılan atıflar, izlenen uygulama örnekleri ve kente yüklenen anlamlar bağlamındaki ele alışlar, kentsel dönüşümü; alkış tutmaktan kentsel dönekliğe, oradan yeni rant arayışlarına, giderek kavramın içini güncel dinamikleri de gözeterek yeniden doldurmaya kadar olan bir çeşitlenme içinde değerlendirmeye çalışmaktadır. Planlama, plancı ve kentler için kentsel dönüşüm sorun mudur? Yoksa çözüm adına savunulması gereken bir araç mıdır? Bu soruların yanıtları ilgili kesimleri gerçekten zorlamaktadır.

Bunu aşmak için ''taraf'' olma sancısı içine girmeden, hep olduğu gibi bilimin nesnel bakışı içinde, kavramdan yaşanan pratiklere ve ortaya çıkan örneklere dek yapılacak bir çözümlemenin gereği kentsel dönüşüm adına açıktır. Dolayısıyla küreselleşmenin etkilerinin sorgulanması kentlerin dönüşümünün veya kentsel dönüşümün boyutlarının algılanması ve araştırılması ile eşanlamlı olmaktadır. Bu ise; kentin ne olduğundan başlayıp kentin tarihine, toplumların yaşamında üstlendiği kimlik ve role, sonrasında da kentleşme süreçlerini açıklayan nedenlere bakmaya kadar uzanmaktadır. İnsanlık tarihinin başlangıcından bu yana sürekli olarak değişen teknolojik, ekonomik, politik, toplumsal, kültürel koşullar ile ülkelerin ekonomik ve sosyal sistem seçmeleri (tercihleri) de kentsel mekânın sürekli olan dönüşümünde doğrudan belirleyici olmaktadır.

1980 sonrası küreselleşen kentsel sistemlerle bütünleşeceğiz gerekçesi ile başta İstanbul olmak üzere mekânın; yeni alışveriş ve iş merkezleri, ulaşım yapıları, gecekondu alanlarındaki yine yasadışı olan yoğun apartmanları, tarihi parsel ve dokulardaki otelleri ile pervasızca kullanımı, normal kabul edilebilecek kentsel süreçler içinde yorumlansa dahi, rolünü rant amaçlı oynayan aktörlerin güdümlediği kararlar kentsel alt parçalar adına yeni olmasa da bir büyük dönüşümü anlatmaktadır.

Mera alanlarında toplu konut üretmek, Haydarpaşa Limanı ve Garı'nın olduğu çok özel bir yere yoğun yapılaşma önermek, orman alanında otomobil yarış pisti yapmak, öykünülen ölçeği ve dokusu itibarıyla insanı anlatan, ruhu olan Ankara Dikmen gecekondularını tek düze apartmanlar uğruna yıkmaya başlamak ve de yasadışı yapılaşmış alanlarda ''yap-sat'' ın, ''yık-yap'' alternatifini uyguluyor olmak bu kez ''kentsel dönüşüm'' adı altında yeni bir ambalaj ile sunuluyorsa; verilecek tek yanıt, kabaca, ''Biz bu filmi daha önce gördük'' olacaktır. Bir diğer ifade ile; artık merkezi ve yerel yönetimler ekonomilerini sürdürme ve büyütme adına yalnızca gayrimenkul sermayesine temellenmek ve bunu da ''kentsel dönüşüm'' olarak sunmak hakkına sahip değildirler.

Küresel yeniden yapılanma bizim gibi çevre ülkeler için böylesi tehlikeleri gündeme taşırken, bir yandan da ekonomik kalkınmanın da üstüne çıkan ''sürdürülebilirlik'' , ''insan odaklı olma'' , ''katılım'' , ''aktörlerin kentsel sorunlar karşısında ortaklığı'' , ''stratejik yaklaşım, program ve planlama'' gibi yeni, öncelikli kavramları, kentsel dönüşümün vazgeçilmemesi gereken esas bileşenleri olarak gündemimize taşımıştır.

Müzakere ortamını tüm aktörler adına sürekli ve canlı tutan, kente bütünsel bakarak kentsel alt parçaları tanımlayıp değerlendiren, bu bağlamda planlamayı eylemli kılan ve ona dayalı ulusal, kentsel politikalara temellenen bir ''kentsel dönüşüm süreci'' ne ne kadar çok gereksinme duymaktayız. Ancak, böylesi ilkelere saygılı bir dönüşüm sürecinin içi bilinçli bir biçimde boşaltılmamış olacaktır.

Dolayısıyla giderek yalnızca imar hakları ve yapılaşma yoğunlukları ile ilgilenmeyen, günümüzün sığlaştırılmış planlama anlayışından çözümler beklemeyen ve özel sektör ile birlikte yerel halkın, merkezi yönetimin, yerel yönetimin ve sivil örgütlenmelerin de etkin katılım ile ortaklıklarının sağlandığı bir kentsel dönüşüm anlayışı savunulur, desteklenir olacaktır.

Tersi ya da günümüzde sergilenen kentsel dönüşüm örnekleri; tekrarlamak isterim ki; kentler ve kentliler açısından yeni çözümsüzlükler ile ödenmesi gereken yeni bedelleri işaret etmektedir.

Prof. Dr. Zekai GÖRGÜLÜ YTÜ Mimarlık Fak. Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Başkanı