Şehirlerimizde ki insanların büyük çoğunluğu yaşantısından ve halinden memnun değil, baba ocağının özlemi içinde fakat iş, eğitim, sağlık ve gelecek endişesi nedenleriyle dönememekteler, çocuklarını dönmeye ikna edemiyorlar. Oysa çoğu gelişmiş ve modern ülkede ülkemizdeki kadar milyonluk şehir özellikle İstanbul gibi 15 milyonluk şehir bulunmuyor.
Örneğin Almanya, toplam nüfusu 81 milyon yani Türkiye’den fazla üstelik yüz ölçümü daha az. Almanya’nın en kalabalık şehri 3.5 milyonluk Berlin onu sırasıyla 1.750.000 nüfuslu Hanburg, 1.250.000 nüfuslu Münih ve 1.000.000 nüfuslu Kölh tahip ediyor.
Fransa'nın ise toplam nüfusu 66 milyon, Türkiye’nin yaklaşık yarısı yüzölçümüne sahip. Fransa’nın en kalabalık şehri 2.200.000 kişilik Paris, onu sırasıyla 850.000 nüfusuyla Marseille, 470.000 nüfusla Lyon takip ediyor. İngiltere'nin de nüfusu 51 milyon olup yüzölçümü Türkiye’nin yarısı kadar yok. İngiltere’nin en kalabalık şehri 7.5 milyonluk Londra, onu 1 milyonluk Birmingham, 610.000 nüfuslu Glasgow, 470.000 nüfuslu Liverpool izliyor.
Sanayileşmiş Avrupa’nın şehir nüfusları ile sanayileşmekte olan Türkiye’nin şehir nüfusları karşılaştırıldığında bir terslik olduğu ortada.
Kamu oyunda oluşmaya başlayan Kentsel Dönüşüm Bilincini doğru yönlendirmeliyiz. Milyonluk şehirlerimizi daha da büyütecek proje ve yatırımlar yerine nüfusu baba ocağına geri döndürecek projeler ve yatırımlar gerçekleştirmeliyiz.
Bugün 10 bin, 30 bin nüfusa sahip olan Anadolu kasabalarını iş, kültür, yaşam açısından cazip hale getirip nüfuslarını ters nüfus göçüyle doğalarını bozmadan 250 bin, 500 bin düzeyine çıkartmalı ve canlandırmalıyız.