Türkiye’nin gündemi “dış politika”ya kilitlenirken TBMM’nin
gündeminde yine “yağma yasaları” var.
Kamuoyunun “İsrail’in kınanması”yla ilgilendiği geçen hafta, ormanlarımızı,
sitlerimizi ve tarım arazilerimizi “maden ocakları”na açan yasa TBMM’den geçti.
Bu hafta da “kentsel rant”ların pazarlanmasını hedefleyen “kentsel dönüşüm ve
gelişim proje alanları”nı düzenleyen tasarı genel kurul gündemine alındı.
AKP İstanbul Milletvekili Nusret Bayraktar ve 14 milletvekilinin imzasını
taşıyan tasarı, imar rantı yükselen tüm semtlerde “eskiyen yapılaşmayı
yenilemek” ve “deprem riskini azaltmak” bahanesiyle “yeni emlak pazarı”
oluşturmayı amaçlıyor.
2005’te yürürlüğe giren 5393 sayılı yeni Belediye Yasası’nın kentsel
dönüşümle ilgili 73. maddesini ayrıntılı düzenlemelerle değiştirmeyi öngören
tasarı yasalaşırsa “seçim öncesi yeni rant yaratma projeleri” hemen devreye
girecek.
Çünkü tasarıya göre, gayrimenkul getirisi yükselen bölgelerde belirlenecek
“kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanları”nda yeni emlak pazarı yaratabilmek
için “acele kamulaştırma”larla yeni inşaatlara uygun “kent içi alanlar” elde
edilecek.
Buralardaki yapılar da “yıkılarak” oluşturulacak lüks yerleşimler için
taşınmazları ellerinden alınan sakinlerin başka semtlere “kentsel sürgün”ler
olarak taşınmalarında “TOKİ ile işbirliği”ni de öngören tasarı, projelerde en az
5 hektarlık alanı da zorunlu kılıyor.
Yargıya müdahale
Uygulamaların “belediyelerle anlaşacak firmalara” yaptırılmasına “serbestlik”
sağlayan tasarı, projelere “dava açılması” halinde mahkemelerin karar almalarına
da “koşul” getiriyor.
İlk kez bir yasada “yargı denetimi”ne ve “yargı bağımsızlığı”na müdahale
edilen düzenlemeye göre, mahkemeler ancak “açıkça hukuka aykırılık” saptarlarsa
ve bunun da hangi yasanın ihlaliyle oluştuğunu belirtirlerse iptal ya da
yürürlüğü durdurma kararı verebilecekler...
Kamuoyuna açıklanmalı
Büyükşehirlerdeki kentsel dönüşüm alanlarını belirleme yetkisini sadece
Büyükşehir belediyelerine tanıyan, böylece ilçe belediyelerinin onayı olmasa
bile kentsel dönüşüm alanı ilan edilmiş yerlerdeki tüm imar ve yapı izni
yetkilerini de Büyükşehir yönetimlerine bağlayan tasarı, bu hükümleriyle de
yerel yönetimlerdeki “demokratikleşme” hedeflerinde “geri adım” olarak
yorumlanıyor.
AKP’nin “rant ekonomisi” politikalarını yakından izleyenlerin özelikle
“seçime bir yıl kala” daha da çoğalmasını bekledikleri bu türden “yağma
düzenlemeleri”nin TBMM dışında genel “kamuoyu gündemi”ne de taşınarak
tartışılması giderek önem kazanıyor.
Tasarı yasalaşırsa bunun “İstanbul’daki CHP’li ilçe belediyesi yönetimlerinin
imar haklarını ele geçirme” operasyonuna da dönüşebileceğini belirten
gözlemciler, özellikle muhalefet liderlerinin TBMM gündemini de “ulusal tartışma
ortamına taşımaları” gerektiğini vurguluyorlar...