Başkent'te mayıs başlarında her geçen gün
daha da plansızlaşan kentlerimizin geleceğini ilgilendiren önemli bir şûra
gerçekleştirildi.
İzin öncesi değinme fırsatı bulamadığımız Kentleşme Şûrası'nın
sonuç bildirisine kısa tatil dönüşü geç de olsa şöyle bir göz atalım
istedik.
Bundan da önce, Mimarlar Odası eski Genel Başkanı Oktay
Ekinci'nin Cumhuriyet'te yayımlanan "Kentleşme Şûrası'nı duydunuz mu?" başlıklı
yazısı ilgimizi çekti. Acaba şûradan kaç belediye başkanımızın haberi vardı ve
sonuç bildirgesine bunlardan kaçı bir göz atma ihtiyacı hissetti?
Doğrusu, belediye başkanlarını bu şûranın çok ilgisini çektiğini
falan da sanmıyoruz. Hele Oktay Hoca'nın kaleme aldığı satırlar kimi
siyasilerin, başkanların kesinlikle hoşuna gitmeyecektir.
Ekinci, şûra sonuçlarının, belediye başkanlarını birer 'yerel
kral' yapan yönetim sistemini demokratikleşip demokratikleşmeyeceğini de
sorguluyor.
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı himayesinde geçen yıl başlatılan
ve 151'i kurum, toplam 356 katılımcı ile yürütülen çalışmalar sonunda yayımlanan
5 sayfalık sonuç bildirgesi 10 ayrı başlık altında toplanmış.
Şûranın medyada da yeterli ilgiyi görmediği anlaşılıyor. Nitekim
Ekinci'nin yazısında kullandığı başlık da buna bir gönderme
niteliğinde.
Medya yeterli ilgiyi göstermemiş olsa da Kabine'nin yeni
Bayındırlık ve İskân Bakanı Mustafa Demir'in sonuç bildirgesindeki tüm tespit ve
önerilerin Kentsel Gelişme Stratejisi Belgesi ve Eylem Planı ile hayata
geçirileceği garantisi vermesini şehirlerimizin geleceği adına gerçekten umut
vericici bir adım olarak görüyoruz.
Hemen belirtelim, daha geçtiğimiz gün TBMM'de afet yönetimini üç
bakanlığın denetimindeki çok başlılıktan kurtarıp, Başbakanlık çatısı altına
toplayan yasanın çıkarılması bildirgenin etap etap yaşama geçecek yönü olarak
değerlendirilebilir. Ancak bu garantiye rağmen Ekinci'nin endişeleri de yok
değil.
Örneğin, Ekinci, 'plansız' ve 'yağmacı kentleşme düzeninin',
'planlı' ve 'toplum yararına' bir sürece sokulması için, 'Planlama karmaşası
giderilecek mi' diye soruyor. Oktay Hoca, ulaşımda otomobillerin değil,
insanların uygarca dolaşımının hedeflenip hedeflenmeyeceğini de merak
etmiş.
Rapordaki kentsel yoksulluk göç ve sosyal politikalar
bölümündeki satırlarda Ekinci'nin eleştirilerinden nasibini şöyle
almış:
"Ülke düzeyinde dengeli kalkınma ile göçü önleyebilmek için
1930'ların ünlü ulusal sanayi planlaması yeniden anımsanabilecek mi? Göçün vize
ile değil bölgelerarası yatırım adaleti ile önleneceği gerçeği siyasilerce de
artık açıkça dile getirilecek mi?" Ekinci aslında rapora ilişkin görüşlerini
açıklarken iktidara, işbaşındaki belediye başkanlarına çağdaş kentleşmenin
ipuçlarını da vermiş.
Kentlilik bilinci kültür ve eğitim konularında da geleneksel
çarşı ve pazarların düşmanı olan ayrıcalıklı alışveriş merkezlerinin kent dışına
çıkarılıp çıkarılamayacağını da merak etmiş Oktay Hoca.
Ne yazık ki onun bu endişesini giderecek yasal adım nedendir bir
türlü atılabilmiş değil. Bugün kentlerimizin çarşılarına, küçük esnafına meydan
okuyan küresel sermayeli alışveriş merkezleri neredeyse sokaklarımıza kadar
girmiş durumda. Bırakın bunları kent dışına çıkarmayı, sokak dışına atmayı bile
becerememiş bir ülkede yaşıyoruz.
Yerel yönetimlerde katılımcılık ve kentsel yönetim başlıklarına
ilişkin Ekinci'nin şu soruları da aslında ülkemizde nasıl kötü bir yerel yönetim
sistemine sahip olduğumuzu özetliyor: "Belediyeler üzerinde siyasi baskı yaratan
keyfi merkezi vesayet yerine, ülke düzeyinde eşgüdüm denetimi gelecek mi?
Belediye başkanlarını yerel krallar yapan sistem demokratikleşecek mi? Özellikle
imar yetkilerinde akademik, mesleki ve toplumsal katılım ve denetim yasalaşacak
mı?"
Ve tabii ki kaçak yapılaşma.
Ekinci, yasadışı imar yağmasından nemalanan toplumu hoşgören
siyasetin, kaçak inşaatı önleyebilecek yasa tekliflerini ne zaman
yasalaştıracağını da sormuş. Hoca yazısının sonunda ise bitirici vuruşu
yapmış:
"İşte bu vb. gerçekçi soruların yanıtları eğer 'evet' değilse,
Kentleşme Şûrası da doğruların konuşulduğu ama siyasetin umursamadığı sayısız
çalışmanın en büyüklerinden biri olarak Bayındırlık arşivlerinden tozlanacak
demektir".
Kalemine sağlık Sayın Ekinci. Sizce başka bir şey eklemeye gerek
var mı?