Başbakan’ın “Kanal İstanbul”dan sonra dün açıkladığı “İstanbul’a yeni birer milyonluk şehir” projesi de hem kendisinin hem de danışmanlarının “şehircilik” denen bilimden ve “çevre” denen evrensel sorumluluktan haberdar olmadıklarını kanıtlıyor. Önerilen yeni şehir gelecek kuşakları susuz, havasız ve yeşilsiz bırakmak anlamına geliyor...
Çünkü, İstanbul’un kuzeyine, yani Karadeniz kıyılarına, bırakın bir milyonu, yüz kişilik bir yerleşmenin bile artık “asla kabul edilemeyeceği”ne dair “onaylı ve yasal” planlama kararları, Kadir Topbaş onaylı yeni nâzım planlarda da var.
Üstelik bu planlar, 400’den fazla uzmanın, 10 üniversiteden akademisyen temsilcilerin ve tüm ilgili kurumların tam 4 yıl birlikte çalışmaları sonucunda üretilebilmiş bilimsel kararları içeriyor. Aynı çalışmanın gerçekleştiği “İstanbul Metropoliten Planlama Bürosu” (İMP) dünya şehircilerinin ve mimarlarının bile hayranlığını çekerken Başbakan’ın IMP’ye karşı başından beri “soğuk” duruşunun nedeni şimdi daha iyi anlaşılıyor.
Başbakan’ın kuzeye göz dikmesini “maden ocaklarının tahrip ettiği alanları ıslah etmek” şeklinde açıklaması ise kentin planı ve raporlarını hiçe saydığının bir başka kanıtı. Çünkü aynı yerler için orman mühendislerinin de katkısıyla özetle deniyor ki “Ormanlık kuşaktaki maden ocakları ruhsatları, süreleri bittiğinde yenilenmeyecek; doğal dokusu bozulan bu alanlar ağaçlandırılarak yeniden ormana kazandırılacaktır...” Tartışmasız yeni imar çekiciliği yaratacak milyonluk kentin buralara öngörülmesi ise İstanbul’un ormanlık kuşağındaki “yıpranan doğanın rehabilitasyonu” hedefini de bir kenara itiyor.
İstanbul’un başta Büyükşehir Belediye Meclisi olmak üzere tüm demokratik, akademik ve uzman kurumlarının 30 yıldır tüm siyasal dönemlerde “korumalıyız” dedikleri yeşil kuşağa tepeden inercesine milyonluk kentler sözünün verilmesi, ilerisi bir yana en geri demokrasilerde, hatta monarşilerde bile görülmüş şey değil.
Cumhuriyet Gazetesi (12 Mayıs) / Oktay EKİNCİ