Hürriyet'ten Dinçer Gökçe'nin haberine göre, Sivas İdare Mahkemesi’nin oy birliği ile aldığı karar, Kemah’a bağlı Pınarönü Köyü’nde yaşayan Zarife-Riza Peker çiftinin Av. Duygu Kılıç Çağlı aracılığı ile başlattığı yargı süresi sonrası alındı. Dava başvurusunun temelinde, Fırat Nehri’nin Karasu kolu üzerinde yapılması planlanan Kemah Barajı ve HES I, HES II olarak planlanan iki santral projesi yer aldı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile projeyi yapacak olan AK-EL Kemah Elektrik Üretim A.Ş.’ye karşı açılan davada planlanan projelerin bir dizi çevresel soruna yol açacağına işaret edildi.
‘Sular kuru ormanlar yok olur’
24 köyü etkilemesi beklenen proje nedeni ile yapılan dava başvuru dilekçesinde özetle “Bu proje hayata geçerse sular kuruyacak, doğal yaşam ortamları, ormanlar ve tarım alanları yok olacak. Söz konusu proje aynı zamanda 1. derece deprem bölgesinde bulunuyor” denildi. Açılan davada, projenin hayata geçmesine olanak sağlayacak olan ve geçtiğimiz yıl şubat ayında verilen ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) Olumlu Kararı’nın yürütmesinin durdurulması istendi.
‘Ekonomik faydası var’
Açılan davaya savunmalarını veren bakanlık ve şirket avukatları ise projenin hukuka uygun olduğuna işaret etti. Şirket savunmasında, projenin ekonomik ve sosyal açıdan bir dizi faydasının olduğuna vurgu yapılarak, davanın reddine karar verilmesi istendi.
Bölgede heyelan riski var
Mahkeme, tarafların görüşlerini aldıktan sonra proje bölgesinde keşif yaptırdı bilirkişi raporları hazırlattı. Mahkemenin kararı da büyük ölçüde hazırlanan raporlara dayandı. Kararda ÇED raporunda bir dizi eksik şöyle sıralandı: ‘Baraj inşaatı nedeni ile yapılacak patlatmalara ilişkin net bir ifade yok. Yine kesilecek ağaçlar ile ilgili yapılan inceleme eksik. Baraj altında kaç ağacın kalacağı belli değil. Bölgede heyelan riski var; heyelan bölgesinde kaç ağacın kesileceği belli değil. Kuşlar ve memeli türleri için nasıl bir çalışmanın olduğu belli değil. Bu proje Munzur Vadisi Milli Parkı içindeki bitkisel çeşitliliği de vurur.’
Balıklar 95 metreyi aşamaz
ÇED Olumlu Kararı’nı iptal eden kararın esas dayanak noktasını ise baraj ve HES’ler nedeni ile yaşam alanları tehlikeye düşecek olan balıklar oluşturdu. ÇED raporunda balıklar için balık asansörü kurulacağı belirtilerek ‘Asansör Tipi Balık Geçidi’ ifadesine yer verildi. Ancak, kararda bu konu ile ilgili özetle: ‘Baraj duvarı temelden yüksekliği 95 metre olacak. Balıkların, bu yükseklikte önerilen asansörü kullanması imkânsız. Kaldı ki barajın önünde iki de HES var. Balıkların bu HES’leri de geçmesi gerekecek. Dolayısı ile balıkların HES II ve HES I engelini nasıl aşacakları belirsiz. Balıkların yumurtlama dışında, beslenme ve kışlanma amacıyla yapacakları göçlerin zamanlaması planlanmadı. Ayrıca raporda deprem riski analizi ile ilgili bir çalışmaya raporda rastlamadık’ denildi.
Telafisi güç zarar doğabilir
Sivas İdare Mahkemesi, davaya konu projenin önemli çevresel etkileri olduğuna hükmetti. Mahkeme geçtiğimiz günlerde taraflara tebliğ ettiği kararında, ‘Bu hali il projede bir çok eksiklik var. Bu kapsamda projenin çevresel etkilerinin daha detaylı incelenmesi gerekir. Projenin çevre üzerinde etkileri ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeyde değil. Dava konusu işlemin uygulanması halinde çevre ve insan sağlığı için telafisi güç ve imkansız zararlar doğabilir’ denilerek verilen ÇED Olumlu Kararı için “Hukuka uygun değil” denildi.
‘Çok sayıda kişi göç eder’
Davacı köylülerin avukatı Av. Duygu Kılıç Çaylı proje nedeni ile daha önce alınan acele kamulaştırma kararı için yürütmenin durdurulma kararının da alındığına işaret ederek şunları kaydetti: ÇED raporlarının asıl amacı bir yerdeki canlıların korunması ve yaşamını sürdürmesini güvenceye almaktır. Dava konusu ÇED raporunda ise, biyolojik yapının tespiti ve analizi ile ilgili ciddi hiçbir çalışma bulunmuyor. Bölgenin birinci derece deprem bölgesi olması konusunda yeterli bir önlem alınmadığı anlaşılıyor. Erzincan bu bölge en çok göç veren bir bölgesi. Bölge halkının gelir kaynağı ise gittikçe azalan hayvancılık ve sebzecilik… Projenin hayata geçmesi halinde burada yaşayan kişilerin göç etmesi kaçınılmaz olacak.” Davalı firma avukatı ise konu ile ilgili bir açıklama yapmak istemediklerini söyledi.