Dünya Gazetesi'nden Leyla İlhan'ın haberine göre, Ekonomik daralmaya bağlı olarak birçok sektörde yaşanan nakit sıkıntısı gayrimenkul sektörüne de yansıdı. Gayrimenkul sektöründe satışların eskiye oranla azalması ve uzayan vadeler sektörü nakit akışı açısından olumsuz etkilemeye başladığı belirtiliyor. Eski sistemde satışların hızlı olması firmalara projelerini finanse etme imkanı sağlarken, mevcut durumda yavaşlayan satışlar projelerde finansman sıkıntısı yarattı. Sektör firmaları, konutun bir ihtiyaç olduğu Türkiye’de projelerini hızlıca tamamlaması ve sektörün canlanması için devletin inşaat ürünlerinde uyguladığı yüzde 18 KDV’yi yüzde 1’e düşürmesini bekliyor. Böylesi bir uygulama ile sektörde kısa vadede nakit akışının önü açılırken, gayrimenkul sektörünün yeniden canlanacağı kaydediliyor.
Terör olayları, dış etkenler gibi faktörlerle düşen satışların sektörde nakit sıkıntısı oluşturduğunu ifade eden Dağ Mühendislik Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Doğan Dağ, sektörde nakit akşının sağlanması için, inşaat firmalarına KDV iadesi yerine ilk malzeme alımlarında yüzde 18 olan KDV'nin yüzde 1'e indirilmesi talebinde bulundu. “Bu destek sektörün nakit akışına yüzde 17 oranında katkı sağlar ve sektörde geçici olarak rahatlama sağlar” diyen Dağ, “Biz nasıl ki karımızdan feragat ederek, yüzde 25-30 oranında bankalara destek veriyorsak, devletin de KDV konusunda destek vermesi sektörün canlanması için önemli olacak” diye konuştu.
KDV’deki düzenleme sektörün önünü açar
İNDER Başkanı Nazmi Durbakayım da, sektörün canlandırılması için firmaların önünü kapayan KDV konusunda iyileştirme yapılmasının önemine değindi. KDV konusunda iki çözüm olabileceğini belirten Durbakayım, “KDV’de indirim yapılabilir, yada KDV sönümlendirme yoluna gidilebilir” dedi.
KDV’nin dengesiz artmasının sektörde önemli bir sorun olduğunu anlatan Durbakayım, “Belli metrekarelerde KDV bir anda yüzde 18’e çıkıyor. Burada daha lineer bir dağılım yapılabilir. Alım satım vergilerinde mükerrer vergi var. Bunların bir kerede alınması önemli. Örneğin müteahhit arsa sahibiyle anlaştığında buna bir damga vergisi veriyor. Ondan sonra tekrar daire satarken, taşeronla sözleşme yaparken vergi veriyor. Halbuki bir projede damga vergisiyle ilgili mevla bir kerede alınıp, yatırılan vergiye bir numara verilip projeyle ilgili işlemlerde bu numara kullanılabilir. Diğer türlü insanlar damga vergisinden kaçmak için noter sözleşmesini yapmıyorlar. Yüzde 2 oranında olan alım satım vergisi eskiden arsa bedeli üzerinden yapılırken, şimdi alım bedeli üzerinden yapılıyor. Bunun da daha makul bir seviyeye çekilmesiyle işlemler kayıt içine alınabilir” diye konuştu.
İnsanlar için konutun bir ihtiyaç olduğunu kaydeden Durbakayım, yapılacak iyileştirmelerin sektöre büyük katkı sağlayacağını söyledi.
En fazla vergi gayrimenkulde
Hiçbir sektörde olmadığı kadar gayrimenkul sektöründe harç olduğunu belirten Sinpaş Yapı YKÜ Mahmut Sefa Çelik,”Daha işin en başında arsa alırken tavandan damga vergisi veriyoruz. Sözleşme tutarlarımız yüksek olduğu için 1.5- 2 milyon lira damga vergisi veriyoruz. Ayrıca arsayı üzerimize alırken yüzde 4 tapu harcı ödüyoruz. İnşaatı yaptırmak için alt yükleniciyle yaptığımız her bir anlaşma için yeniden damga vergisi veriyoruz. Yani 100 milyonluk anlaşma yaptığınızda bu anlaşma için her defasında binde 5 gibi damga vergisi ödüyoruz. Ev satmak için müşteriyle yaptığınız sözleşme için de yüzde 2’ye yakın vergi veriyoruz. Evi teslim ettiğinizde ise yüzde 4 tapu harcı ödüyoruz. Sadece tapu harcı ve damga vergisi yüzde 17-18’leri buluyor. Bunda birde KDV yükü var. Yüzde 18’le alıp yüzde 1’le satıyoruz. Aradaki yüzde 17’lik farkı devletten seri bir şekilde alamıyoruz” dedi.
Çelik, damga vergisi ve tapu harçlarının indirilmesi, KDV iadesinin hızlanmasının üzerinde acil bir düzenleme beklediklerini ifade etti
Güven verirsek vatandaş konut alır
Sektörde canlanma için güvenin yeniden sağlanmasının önemli olduğunu belirten Dağ, “Çünkü Türkiye’de yatırımcının parası hiçbir yere gitmiyor. Hatta banklardaki mevduat hesapları artıyor. Bizim burada güven problemini aşmamız gerekiyor. Bu konuda bizlerin, devletin geçmiş krizleri anlatarak önceki dönemlerde yaşanan krizlerde de konutta bir değer kaybının olmadığını belirtmesi gerekiyor. Eğer bu güveni sağlarsak vatandaşın konut alımından vazgeçme gibi bir niyeti yok” dedi.