Kaz Dağı'na Dokunmayın...



Kaz Dağları ya da Homeros'un İlyada ve Odysseia Destanları'nda anlatışıyla, "hayvanların anası" ve "çok pınarlı" İda Dağı... Akarsuları ve yeraltı suları, çam, köknar, kestane, ladin, çınar ağaçlarından oluşan ormanları, dünyanın lezzetli zeytin ve zeytinyağının üretildiği yamaçları, eko ve agro-turizmi... Tarihi ve doğal sit kapsamındaki Kazdağları'ndan şimdi yükselen ses başka: "Kaz Dağı'nın altını zeytindir, altını oyma", "Kaz Dağı'nda hayat altından değerlidir", "Çekin elinizi Kaz Dağı'ndan"... Sesin sahibi ise Kaz Dağları'nda altın arama çalışmalarını engellemek için kurulan Kazdağı Koruma Girişimi.

Girişim sesini, 27 Ekim'de Çanakkale'de Sanayi ve Ticaret Odası'nın düzenleyeceği ve Enerji Bakanı'nın da katılacağı toplantıya, yörelerini temsilen avukat ve turizmci Mehmet Öngen'i göndererek duyurmaya devam edecek, diğer yandan da toplantıya katılacak siyasilere, bürokrat ve altın lobisinin temsilcilerine "yöre halkının davasına ne denli sahip çıktığını kanıtlamak" için geniş katılımlı bir protesto gerçekleştirecek. İşte Kazdağı Koruma Girişimi üyesi Haluk Yurtkuran'ın anlattıkları...

- Kaz Dağı'nda altın arama çalışmaları nasıl başladı?

2004'te çıkan ve ormanlık bölgelerde de maden aranmasına imkân sağlayan yasaya istinaden, son birkaç yıldır Maden Tetkik ve Arama'nın mühendisleri bölgede hummalı bir faaliyet içindeydi. Kaz Dağı'nda yeraltı madenlerinin varlığı antik Yunan dönemlerinden beri bilinen bir gerçektir. Öyle ki Strabon'un Coğrafya adlı eserinde İda Dağı'nın yeraltı zenginlikleri arasında altından da söz edilir. Köyümüzün hemen arkasındaki yamaçlarda bu yaz başlayan sondaj çalışmaları için yol açma, ağaç kesme çalışmaları ve kaynak sularımızın bulanık akmaya başlamasıyla biz durumdan haberdar olduk. Çalışmalar Bayramiç'te de yoğun şekilde sürüyor.

- Kaç şirket çalışma yapıyor, ne kadarlık bir alanda sürüyor bu çalışmalar?

Şimdilik ön arama çalışmaları için Global adlı yüzde 100 Türkiye sermayeli bir şirket 38 bin hektarlık alanda geçici altın arama ruhsatı almış. Bu kadar büyük arazide rantable altın madenine rastlama arayışları 7-8 yıl sürebilir. Bizim tahminimiz bu yerli şirket, yabancı firmaların iştahını kabartacak bir altın madeninin varlığına rastlarsa, arama ruhsatını onlara devrederek aradan çekilecek. Çünkü altın çıkarma işi de en az 10-15 yıl süren yüksek maliyetli bir süreçtir. Dolayısıyla bu alanda dünyanın sayılı firmalarından, ülkemizin başka yörelerinde de altın arama ve çıkarma faaliyetinde bulunan Kanadalı Tec Comicon firmasının bu işin peşinde olduğuna dair duyum aldık.

- Kaz Dağı'nı ne bekliyor?

Kesilecek ağaçlar, toprağın tozuna karışmış siyanürün zeytin ağaçlarına vereceği zarar, yeraltı sularına karışacak çamur ve ne kadar güvenlikli kullanılırsa kullanılsın, siyanür karışma ihtimali göz önüne alındığında tam bir çevre felaketi yaratılacaktır. Altıncılar 10-15 yılda en fazla 250-300 ton altın çıkarıp bunun sadece yüzde 2'sini ve vergisini devlete bırakıp gidince, verilen zararın telafisi bırakılan payla mümkün olmayacaktır. En basit örnek Güney Afrika'nın Johannesburg kentidir; köstebek yuvası gibi çukurlar, kuru, ağaç ve bitki bitmeyen arazi...

- Bunu durdurmak için ne yapacaksınız?

Bergama trajedisini göz önünde bulundurarak mücadelemizin uzun soluklu olması ve dinamiği köylülerin oluşturması gerektiğine inanıyoruz. Başarıyı ancak bereketli Kaz Dağları'nın oksijenini solumuş, toprağını işlemiş, zeytinini gözü gibi koruyarak toplamış, işlemiş, pınarlarından içmiş yerli halkın önderliğinde; üretici, turizmci, esnaf, yerel yöneticiler, sivil toplum kuruluşları, aydın, işçi, memur ve emeklilerin dayanışmasına bağlıdır. Türkiye'nin en büyük kitle direniş mücadelesi yaratılmalı. Konferanslarla, uzmanlarından siyanürlü altın çıkarmanın çevreye, insana, zeytine, yeraltı sularımıza, turizme vereceği hasarı anlatacağız. Enerji Bakanlığı, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı'na dilekçeler yollayacağız. Yılmadan, provokasyona gelmeden, şiddete başvurmadan başarıya ulaşmayı amaçlıyoruz. Dağımızın altından gelecek varsıllık, yüzlerce yıldır üzerinde ve havasında yaratılmış ve yüzlerce yıl da devam edecek zenginliklerle karşılaştırılamayacak kadar sinsi ve geçicidir. Uyanık olalım!