Kaynağını Su ve Rüzgârdan Alan Projeler



Mimarlar dünyanın çeşitli yerlerinde suyun ve rüzgarın gücünü kullanarak yeni projelere hayat veriyor. İlginç tasarımlı projeler Sudan’a su getiriyor, Endonezya’yı sellerden koruyor, İspanya’da denizden aldığı suyla tarla suluyor, Norveç’te ise rüzgar türbinlerini turizme açıyor.

Küresel ısınma ve doğada meydana gelen değişiklikler mimarların ilham kaynağını doğaya yöneltti. Son yılların en büyük problemlerinden biri olan su kaynakları ise mimarlara farklı bakış açısı ile projelere bakma fırsatı tanıdı. Dünyanın farklı yerlerinde hayata geçirilen ilginç tasarımlı projelerde mimarlar su kaynaklarına ulaşmakta problem yaşayan Sudan’da yerin altındaki su kaynaklarını ilginç tasatrımlı bir projeyle halka ulaştırırken, Endonezya’nın başkenti Jakarta’da, içinde 13 nehir geçen şehri sulardan korumak için bir su şehri projesi hayata geçiriyor.

Norveç ise okyanus içindeki rüzgar türbinlerini Eyfel Kulesi, Colleseum şeklinde tasarlayarak turizme açmayı hedefliyor.

Norveç’te türbin şehri

Norveç, rüzgar enerjisini en iyi kullanan ülkelerden biri olarak bilinir. Ülkenin ünlü mimarlarının biraraya gelerek yaptığı rüzgar türbinleri artık turizme açılacak. Okyanus Hayali adını taşıyan proje ile türbinlerin gövdesi Empire State binasından Roma’daki Collesium’a ve Paris’teki Eyfel Kulesine benzetilerek turistik bir çekim merkezi haline getirilecek. Proje Kore’deki 2012 Expo fuarında da sergilenecek.

Sudan’da bir su gökdeleni

Su, Sudan’ın yüzyıllardır en büyük problemlerden biri oldu. Ta ki 2007 yılında Boston Üniversitesi’nden yetkililerin dünyanın onuncu büyük yeraltı gölünü Darfur’da bulmalarına kadar....Dünyada nadir rastlanan yer altı göllerinden biri olan 31 bin metrekare alana yayılı göl su sorunu çözmeye bir ölçüde yardımcı oldu.

Polonyalı mimar Hugon Kowalski ise bu ender rastlanan gölün potansiyelini maksimum düzeye çıkarabilecek bir tasarımla yetkililerin karşısına çıktı. Kowalski’nin mimarlık şirketi H3AR Architect and Design’ın Sudan makamlarına sunduğu proje ‘Su Kulesi’ adını taşıyor. Yerin metrelerce altından aldığı suyu pompalar vasıtasıyla yukarı taşıyor. Bir ova görüntüsünden esinlenerek çizdiği projenin kabul edilmesi halinde bu yılın sonunda tamamlanması planlanıyor.

Denizden aldığı suyla tarla sulayacak

Şekli itibariyle ütopik bir projeyi andıran ‘taze su fabrikası’ projesi İspanya’nın denize yakın tarım bölgelerinden olan Almeira’da Paris’li Design Crew for Architecture (DCA) firması tarafından tasarlandı. En temel görevi denizden dalgaların gücüyle pompalar yoluyla aldığı tuzlu suyu taze suya çevirerek tarım alanlarına su taşımak olan proje aynı zamanda 2010 yılının en iyi gökdelen projeleri yarışmasına da katıldı.

Denizin kenarında böle bir gökdelene neden ihtiyaç var sorularını “tarım alanlarına taze su taşımak” olarak yanıtlayan projenin mimarları eğer bu projelerinde başarılı olurlarsa projeyi dünyanın denize kıyısı olan farklı tarım alanlarında da uygulama şansı yakalayacaklar. ‘Taze su fabrikası’nın günde 30 bin litre taze su üretmesi ve günde 1 hektarlık tarım alanını sulaması hedefleniyor.

Hem seli engelleyecek hem suyu temizleyecek

Sudan gibi dünyanın bir ucunda susuzluk sorunu savaşlara neden olurken diğer tarafında Endonezya’nın başkenti Jakarta ile şehrin içinden geçen 13 nehrin şehir için yarattığı sel tehlikesini önlemek için projeler oluşturuyor. Su temizleme gökdeleni adını taşıyan bu proje Endonezyalı mimarlar Rezza Rahdian, Edwin Setiawan, Ayu Diah Shanti, Leonardus Chrisnantyo tarafından hazırlandı. Mimarlar bir yanda yeşilliklerle bezenirken diğer yanda farklı bir tasarıma sahip olan bu projeyi tasarlarken üç amacı temel aldı. Şehrin içinden geçen en geniş nehirlerden biri olan Ciliwung Nehri’ni temizlerken diğer yandan da şehri ana şebeke suyuna bir potansiyel yaratmak, öte yandan da evlerde kullanılan suyun filtre edilerek nehre geri dönmesine yardımcı olmak. Bu özelliğiyle proje baştan sona temiz su kaynakları yaratma fikrinden yola çıkılarak yapıldı.

Themes Nehri kenarında bir gümüş ağaç

Su projeleri yerini su kenarındaki projelere bırakıyor. Londra’nın gelir düzeyi en düşük semtlerinden biri olan New- Ham’da Studio RHE tarafından yapılan Eco-tower projesi de semtin su kenarındaki nadir konut projelerinden biri. 2012 Olimpiyatlarına ev sahipliği yapacak Londra’nın geri kalan bölgelerini yenilemek için yapılan çalışmada 24 katlı Silvertree (Gümüş Ağaç) projesi bir yandan güneş panelleri ile projenin elektriğini sağlarken diğer yandan da voltaik panellerle ısıtma sistemlerini çalıştırıyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanıldığı projede izolasyon, kapanabilir kış bahçeleri ve termal bir merkez de yer alacak. Toplam 161 rezidans dairesinin yer alacağı projede ofisler, alışveriş merkezi, perakende alanları ve kafelerin yer alacağı sosyal bir alan da olacak.