Ankara’nın Altındağ ilçesinde kentsel dönüşüm kapsamında yapılan yıkım sırasında bir kişinin göçük altında kalarak yaşamını yitirmesi, kentsel dönüşüm alanlarında yapılan yıkımlarda güvenlik sorununu gündeme getirdi. Türkiye’de kentsel dönüşümün hız kazanmasıyla son yıllarda kayıtdışı yıkım firmalarında hızlı bir artış yaşanırken, yıkım işlemlerini denetim altına alacak bir mevzuat yok.
Birgün Gazetesi'nden Olgu Kundakçı'nın haberine göre, İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe, “Yıkım firmalarının çoğunun nereden türediği, hangi sertifikayla yetkilendirildikleri belli değil. Can ve mal güvenliğinin sağlanması için ciddi bir denetime ihtiyaç var” dedi.
‘Mühendis çalıştırılmıyor’
Bir iş makinesi edinen her firmanın bugün yıkım yapar hale geldiğini belirten Gökçe, “Bir binanın yapılması nasıl bir mühendislik konusuysa yıkılması da mühendislik konusu. Yıkım evresinde alanda bir mühendis bulundurulması gerekir.
Ancak; çoğu yıkımın mühendis bulundurulmadan, hatta belediyeden yıkım ruhsatı dahi alınmadan yapıldığını görüyoruz. İş güvenliği ve çevrede bulunan insanlarla ilgili olarak herhangi bir güvenlik önlemi de almıyorlar” dedi.
Kayıtdışı firmalar patladı
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda onay bekleyen “Yapıların Yıktırılmasına İlişkin Yönetmelik Taslağı”nı hazırlayan Avukat Rahmi Sinan Şavluk, kentsel dönüşüm ile birlikte son yıllarda kayıtdışı yıkım firmalarında çok ciddi bir patlama yaşandığını belirtti. Şavluk, “Kentsel dönüşüm gündeme geldiğinde ilk etapta, 700 bin binanın yıkımı gündeme geldi. Bugün, bu işin ehli firmalar 30 yıl aralıksız çalışsa bu kadar binayı yıkamaz. Ama, ne yeterli miktarda yetişmiş eleman ne de yeterli miktarda bu işin ehli şirket var” dedi.
‘Denetim mevzuatı yok’
Yıkım işlemlerinin denetimini ve yıkım yapacak şirketin yeterliliğini düzenleyen bir mevzuat bulunmadığını belirten Şavluk, “Yıkım şirketlerinin sertifikasyonları tamamlayıp yetki belgelerine sahip olmalı. Mevzuatta denetim elemanlarının denetleyebileceği birkaç madde var. Güvenlik için yıkacağınız binanın etrafını kapattınız mı, işçi sağlığı ve güvenliği tüzüğünde yazılı ekipmanlara sahip mi, ses ve toz emisyonu konusunda hafriyat yönetmeliğinde bulunan değerler aşılıyor mu, yalnızca bunlar denetlenebiliyor. Yıkımı yapmakta kimin yetkili olduğunu düzenleyen bir mevzuat yok. Mevzuat olmadığından, Ceza Kanunu’nun da bir hükmü kalmıyor. Gerekli önlemleri almayanların cezalandırılması öngörülüyor ama gerekli önlemlerin ne olduğu belli değil” diye konuştu.
‘Afet Yasası ile sorunlar katlandı’
Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhcu, “Afet Yasası ile birlikte yaşanan sorunlar katlandı. Yıkılacak binalarda yurttaşların tahliye süreçleri tamamlanmadan, elektrik su gaz gibi bağlantıları kesilmeden, çevreyle ilgili önlemler alınmadan yıkım gerçekleştiriliyor. Yıkım sürecinde teknik kurallar gözetilmiyor. Yıkımdan sonraki hafriyat çalışmaları sırasında da çok büyük risklerle karşılaşıyoruz. Hafriyat yapılan alanın dışındaki bina, yol, park ve benzeri alanlarda çok ciddi heyelan, çökme riskleri oluşuyor. Kentsel dönüşüm kapsamında yapılan yıkımlarda yurttaşların can ve mal güvenliğinin tehdit altında olduğunu, ilgili yasalara ve bilimsel kriterlere uygun bir sürecin işletilmediğini görüyoruz” dedi.