Daha güzel bir dünya düşünü, yaşadığımız sokaktan, mahalleden ya da
kentten başlatmayı amaçlayan Kavaklıderem Derneği, kurulduğu
günden beri bu amaca yönelik etkinlikler düzenliyor. “24 Saat
Kavaklıderem” fotoğraf çalışması, son 4 yıldır düzenlenen bir etkinlik.
Herkesin katılımına açık olan bu etkinlik kapsamında, bir konu başlığı altında
ve belirlenen bir gün boyunca Kavaklıdere sınırları içerisinde fotoğraflar
çekiliyor, daha sonra bir sergi yapılıyor. Bu yıl düzenlenen etkinliğin
konusu “Engel(siz).” Kavaklıderem Derneği ve Ankara
Fotoğraf Sanatçıları Derneği’nin (AFSAD) işbirliği ile “Herkes
için Engelsiz Yaşam” diyen fotoğrafseverler, 12 Haziran günü, 24 saat
boyunca Kavaklıdere semtindeki engelllerin fotoğraflarını çektiler.
Başkente yakışmıyor
Bir grup engelli ve engeli
olmayan arkadaşla birlikte biz de bu çekime katıldık. Tahmin edeceğiniz gibi,
sokaklarda engel bulmak konusunda hiç sıkıntı çekmedik. Çağdaş bir ülkenin
başkentine yakışmayacak öyle çok manzara ile karşılaştık ki... Neredeyse
kaldırımların büyük bölümü bozuktu. Tekerlekli sandalyeyi bırakın, engeli
olmayan birçok insan için de engellerle dolu sokaklar... Attığımız her adımda
karşımıza ya çukurlar çıktı, ya bozulmuş zeminler ve tümsekler, ya da kaldırımın
ortasına konduruluvermiş direkler... Pek çok kaldırıma gerekli yerlerde rapma
konmuştu ama bu rampalardan kolaysa bir tekerlekli sandalye ile geçin bakalım.
Çoğu rampanın önüne yağmur sularının geçişi için oyuklar yapılmıştı, bir kısmı
kırık döküktü, hele bir rampa vardı ki görmeye değer. Tam önüne logar kapağı
konmuştu. Ama bizi en çok şaşırtan rampaların önüne arabalarını park etmiş
sürücüler oldu. Karum’un önünden başladığımız yürüyüş boyunca çeşitli yerlerde
engelli araç park yerleri vardı ama buralara engelli araçları değil, başka
araçlar park etmişti. Bir kişiyi aracını park ederken yakalayınca ikaz ettik,
aldığımız yanıt şu oldu: “Ya abla 10 dakika şuraya sakal traşı olup gelicem,
idare ediver.”
Maceraydı ama
başardık
Kuğulu Park’ın yanında mola verdiğimiz kafe girişine de
rampa yapılmıştı ama o kadar dikti ki tekerlekli sandalyedeki arkadaşlar
yardımla bile o rampadan inmeye çekindiler, merdivenlerden indirilmeyi daha
güvenli buldular. D&R’nin önünden Kuğulu Park’a karşıdan karşıya geçmeyi
denedik. Tam bir maceraydı. Ama başardık. Bankaların para çekme makinelerinden
(ATM) yardımsız para çekmeye çalıştık, imkânsızdı. Sonra bir otobüse binme
denemesi yaptık. Bir tekerlekli sandalye kullanıcısının kucaklanmadan bir
otobüse binmesi mümkün mü sizce? Kaldırım kenarlarındaki mantarlar arabaların
kaldırımlara park etmesini engellerken, özellikle görme engellilerin de bu
kaldırımlarda yürümesini engelliyor, bunu biliyor muydunuz? Gerekli gereksiz
çaldığınız kornalar, bir CP’li ya da bir ortistik için bir işkence olabilir,
bunu biliyor muydunuz? Engeli olmayan insanlar için de sinir bozucu bir durum
değil mi bu zaten?
Güzel şeyler de oldu
Tüm bu
maceraları yaşarken güzel şeyler de oldu elbette. Aslında mesele engelliler ve
engeli olmayanlar, biz ve siz değildik. Biz sokakta bunları yaşarken, pek çok
insan bizi izledi, bize hak verdi, kimi bilmediğini öğrendiğini söyledi, kimi
zaten bildiğini ve bundan sonra daha çok insanı ikaz edeceğini... Biz, “24 Saat
Kavaklıderem” etkinliğine engelleri fotoğraflamak-belgelemek için yola çıkmıştık
ama farkına varmadan sokakta uygulamalı bir bilinçlendirme eğitimi vermiş olduk.
Hem de yüzlerce insana... Sokaktaki insanlara kendimizi anlatmış ve yüzlerce
kişi ile yaşadıklarımızı paylaşmış olduk. Daha da önemlisi, yine fark ettik ki,
sokaklar nasıl olursa olsun en büyük görev biz engellilere düşüyor. Sokaklara
çıkmaktan vazgeçmemeliyiz, başka türlü kendimizi anlatma şansımız yok. Herkes
için engelsiz yaşam dileği ile...