Kartal'daki Binanın Çökmesinin Ana Nedeni: Beton Kalitesi



Kartal'da 21 kişinin ölümüyle sonuçlanan Yeşilyurt apartmanın apartmanının çökmesiyle ilgili hazırlanan iddianamenin detayları belli oldu. CNN Türk'te yer alan habere göre; yıkılan Yeşilyurt Apartmanı'nda kullanılan kalitesiz malzemelerin çıplak gözle dahi fark edildiği kaydedilen iddianamede, inşaatın 25 aylık süre içinde projesine aykırı olarak başlayıp bitirildiği, şüphelilerin inşaat alanına dahi girilmedikleri kaydedildi. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma sonucunda kapsamında 3 kişi hakkında, "Taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olmak" suçundan iddianame hazırlanıp tamamlandı.

1995 yılında kaçak katları ile birlikte bitirilmiş
Projenin yapı ruhsatında müteahhit isminin bulunmadığı kaydedilen iddianamede, binanın Hikmet Yeşilyurt tarafından yapıldığı, binanın 1995 yılında kaçak katları dahil olmak üzere tamamlandığı, Hikmet Yeşilyurt'un 2005 yılında vefat ettiği bilgisine yer verildi.

Olaydan sonra bilirkişi marifeti ile 6 ayrı sefer olay yerine gidildiği, olay yerinde birden çok kez keşif yapıldığı, enkaz ve katmanlardan alınan beton ve demir numuneleri üzerinde laboratuvar incelemesi yapıldığı belirtilen iddianamede, "Binada kolon, kiriş ya da duvar kesilmesinin mevcudiyetine dair hayatta olan bina sakinlerinin ya da binada yaralı kurtulanların beyan ve iddialarının bulunmadığı" kaydedildi. 1999 depreminden sonra binanın kolonlarında Hikmet Yeşilyurt tarafından güçlendirme yapıldığı bilgisine yer verilen iddianamede, güçlendirmeye ilişkin resme başvurunun yapılmadığı belirtildi.

Reklam Goruntulenme Bolumu

Bodrumda kolon kesildiğine dair ize rastlanmadı
İddianamede soruşturma kapsamında bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda yer aldı. 14 Mart 2019 tarihli rapora göre binanın bodrum katında kolon kesilmesine ilişkin herhangi bir bulguya rastlanmadığı kaydedilen iddianamede, binanın etrafındaki duvarın arsa sınırını çevreleyen perde duvar olduğu, anılan duvarın bina taşıyıcı sistemi ile bir ilgisinin olmadığı kaydedildi.

Binada kullanılan betonun gerekli basınç dayanımında olmadığının yer aldığı iddianamede, betonun Türk Standartlarında belirtilen kriterlere uygun olmadığı, beton imalatında kullanılan kum içerisinde büyük ebatlı çok miktarda midye kabukları bulunduğu, betonun yerleştirilmesinde yeterli sıkıştırma yapılmadığı belirtildi.

İddianamede, "Şartnameye uygun olarak yapılması gerekenlerden bir veya bir kaçının çeşitli nedenlerle yerine getirilmemesi sonucunda istenen basınç dayanımından daha düşük kalitede beton üretilmesinin kaçınılmaz olduğu, bununla birlikte proje statik hesaplarında öngörülen beton basınç dayanımına ve projede belirtilen kat sayısının 7 kat yüküne göre ebatlandırılan taşıyıcı sistemin üzerine kaçak olarak yapılan 2 katın yükü de ilave edilmesi sonucunda istenmeyen üzücü olayların meydana gelmesini hızlandırdığı, proje statik hesapları yapılırken dikkate alınan beton sınıfının uygulamada gerçekleştirilememesi nedeniyle proje güvenlik düzeyinin öngörülenin altına düşmesi binanın yıkılmasında ana etken olduğu değerlendirildi" ifadeleri kullanıldı.

Binanın en ve boyunun ruhsat eki projesine göre daha farklı yapıldığı bilgisinde bulunulan iddianamede, binanın en olarak 1.10 m, boy olarak 2.55 metre daha büyük yapıldığı, binanın her katının 41.01 metrekare daha büyük inşaa edildiği, bu durumun kolon ve kiriş açıklığının artmasına neden olduğu, bunun taşıyıcı sisteme fazladan yük binmesine neden olarak güvenlik düzeyinin düşmesine neden olduğu ifade edildi. Bu nedenlerin bir kaçının birbirini tetiklemesiyle taşıyıcı sisteme öngörülenin üzerinde yük bindiği hatırlatılan iddianamede, "Projede öngörülebilir taşınabilir yük sınırının aşılması sebebiyle, taşıyıcı yapı elemanlarının özelliklerini kaybetmeleri sonucunda binanın çöktüğü görüş ve kanaatine varıldığı" denildi.