Kartal'da Çöken Bina İle İlgili Açıklamalar



TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, Şehir Plancıları Odası ve İnşaat Mühendisleri Odası, Kartal'da çöken bina ile ilgili basın açıklamalarını yayınladılar:

"Bilimi ve tekniği reddetmekten derhal vazgeçin"
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi
yaptığı açıklamada, Kartal Bölge Temsilciliği yetkilileri tarafından olay anından hemen sonra yerinde yapılan gözlem ve görüşmelerin sonucunu paylaştı;

-Yapının 1992 yılında 5 katlı olarak yapı ruhsatına sahip olduğu ve son 3 katın ruhsatsız olarak inşa edildiği,

-Yapının iskânının olmadığı, zemin katında da çalışma ruhsatı olmayan hazır giyim atölyesinin bulunduğu, bodrum katında da daha önceleri marangoz atölyesinin yer aldığı,

-Nüfus müdürlüğünün kayıtlarına göre binada 43 kişinin ikamet ettiği, 1999 depreminden sonra yapının taşıyıcı sistemlerinde çatlaklar oluştuğu ve bu çatlakların sıva ile kapatıldığı,

Reklam Goruntulenme Bolumu

-Yapının çökme saatinden yaklaşık 1,5 saat önce binada bir gürültü ile çatlaklar oluştuğu ve zemin katta atölyede çalışanların dışarıya çıktığı ancak bir süre sonra tekrar yapı içine girmiş oldukları,

-Binanın çökmesinden önce herhangi bir patlama olmadığı,

-Bina ıslak hacimleri içindeki fayans kaplamaların kabardığı ve taşıyıcı sistemlerde çatlakların bulunduğu,

Fotoğraf:Osman Güdü

-Yıkılan binanın yanında bulunan ve yapının çökmesi sırasında taşıyıcı sistemlerinde hasar oluşan 8 katlı, 18 daireli bir apartmanın da mühürlenerek boşaltıldığı, gece saatlerinden sonra aynı bölgede aynı gerekçe ile toplam 7 yapının daha boşaltıldığı,

-Ayrıca göçük üzerinde yapılan ilk gözlemler sonucu, 1999 Marmara Depreminde bütün göçen binalarda rastladığımız betonarme detay, sistem ve malzeme hatalarının (etriye sıklığı, beton ve inşaat demiri kalitesi ve buna bağlı korozyon vb.) bulunduğu ve binanın düşey taşıyıcı sisteminin taşıma kapasiteni yitirdiği tespit edilmiştir.

Açıklamanın tamamına linkten ulaşılabilir.

"Kent sağlığını ve can güvenliğini tehdit eden imar barışı uygulaması geri çekilmelidir"
TMMOB Şehir Plancıları Odası 
İstanbul Şube Yönetim Kurulu, kamuoyunda deprem risklerinin azaltılması yönünde büyük beklenti uyandıran 2012 tarih ve 6306 sayılı "Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", daha o dönemde TMMOB’ye bağlı diğer odalar, mesleki uzmanlar ve bilim çevreleri tarafından, riskli yapıların yenilenmesi hedefinden ziyade neoliberal politikaların inşaat sektörü eliyle kentsel mekâna müdahale aracı olarak yorumlanarak ve ilgilileri uyardıklarını belirterek, gelinen noktada, kısaca JICA raporu olarak bilinen "Afet Önleme-Azaltma Temel Planı" ve "İstanbul Deprem Master Planı" gibi birçok bilimsel çalışmanın riskli alan ve riskli yapı tayininde dikkate alınmadığı gerçeği, Şubat 2004'te Konya'da Zümrüt Apartmanı, Şubat 2007'de İstanbul Zeytinburnu'nda Huzur Apartmanı felaketlerinden sonra, bir kez daha acı bir şekilde gözler önüne serilmiş bulunduğunu belirtti.

Fotoğraf:Emine Coşkun

Risk yönetimi anlamında yapıcı ve bilimsel adımların atılması gerekirken 2018 yılı Mayıs ayı içerisinde yapı ruhsatlarında mühendis imzası bulunma zorunluluğunu kaldırılmış; 7143 sayılı Kanun`un 16. Maddesi ve 3194 sayılı İmar Kanunu`nun Geçici 16. Maddesi ile 18 Mayıs 2018 tarihinde İmar Barışı adıyla yürürlüğe giren imar affı uygulaması ile ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapıların kayıt altına alınmasına başlanmış, başvuru neticesinde düzenlenen Yapı Kayıt Belgesi ile kaçak yapılar veya yapı eklentileri yasal statü kazanmaya başlamıştır. Yapı Kayıt Belgesi başvurularında, başvuru sahibinin beyanı esas alınmış, kayıt altına alınan binanın risk durumuna ve mevcut kondisyonuna ilişkin herhangi bir denetim süreci işletilmemiştir. 

Açıklamanın tamamına linkten ulaşılabilir.

"İmar barışı ismi altında kaçak yapılara af getirenler bu sizin eserinizdir"
İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi
yaptığı açıklamada, binanın neden göçtüğü, göçme öncesi uyarı verip vermediğinin bilinmediğini, basına yansıyan ilk bilgilere göre 1992'de ruhsatlı şekilde yapılan binayla ilgili yıkım kararı olup olmadığının bilinmediği belirtildi;

"Son birkaç ay içerişinde meydana gelen göçme ve yıkılmalara bakıldığında bunun bir varsayımdan öte gerçeklik olduğunu görürüz. Bağcılar Kirazlı Sokak'ta ve Beyoğlu Sütlüce Sokak'ta bulunan iki bina göçmüş, Sancaktepe'de bir ilkokulun istinat duvarı yıkılmış, Ümraniye Parseller Mahallesi'nde metro kazısı nedeniyle binalar göçme tehlikesi nedeniyle boşaltılmıştır.

İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Kartal Sema Sokak'a acilen heyet göndermiş, ilk gözlemlere göre çökmenin zemin kattaki kolonların taşıma kapasitelerini yitirmesi nedeniyle olduğu sonucuna varmıştır. Benzer olaylar daha önce de yaşanmıştı; Konya Zümrüt Apartmanı, Diyarbakır Hicret Apartmanı, Zeytinburnu Beştelsiz Mahallesi'ndeki bina da aynı nedenle çökmüş ve onlarca insan hayatını kaybetmişti.

Reklam Goruntulenme Bolumu

İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi'nin, İmar Barışı ismi altında başlatılan ve esasen imar affı olarak uygulamaya alınan girişime yaptığı itirazın ne kadar dayanaklı olduğu açığa çıkmıştır. İstanbul`da pek çok bina aynı durumdadır ve ne yazık ki bu sebepten dolayı haklı çıkmaya devam edeceğiz. İmar affına neden gerek duyulmuştur? Mühendislik hizmeti almadan üretilen yapıların yasal statü elde ederek mevcudiyetini sürdürecek olmasından vatandaşların can ve mal güvenliği ve kamu yararı açısından zararı bir tarafa bırakalım, ne gibi bir yarar umulmaktadır? Yoksa karar vericileri harekete geçiren imar affı başvurularından toplanacak para mıdır? İnsan hayatı ne zaman öncelikli olacaktır?"

Açıklamanın tamamına linkten ulaşılabilir.