Karadeniz'e Kafa Karıştıran "Yeşil Yol" Projesi!



Radikal'den Serkan Ocak'ın haberine göre, Karadeniz’e ‘Yeşil Yol’ adı altında yapılması planlanan yayla yolu için uzmanlar endişeli. 800 kilometreden fazla olacağı belirtilen proje için henüz somut bir adım atılmadı.

Yayla Yolu projesini ilk kez Trabzonlu olan eski Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Nafiz Özak dile getirdi. Ardından belli dönemlerle proje gündeme geldi. Kalkınma Bakın Cevdet Kılıç’ın daha önce verdiği bilgilere göre bu kapsamda Karadeniz’deki Artvin, Giresun , Gümüşhane, Bayburt, Trabzon , Rize, Ordu ve Samsun illerini kapsayacak. Samsun’dan Hopa’ya tüm yayla yolları birbirine bağlanacak. Tahminlere göre yolun uzunluğu 1500 kilometreyi bulacak. Proje için şimdiden 40 milyon lira kaynak ayrıldı. Detaylar henüz belli değil. Haritaya göre, Karadeniz’in en doğusundaki ili olan Artvin’deki Yeşil Yol’un uzunluğu 595 kilometre.

Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu, Yeşil Yol’un kime hizmet edeceğinin belirsiz olduğunu belirtti. Turizmcilerin, ekologların, yerel halkın böyle bir proje istemediklerini, bölgeye ve doğaya zarar vereceğini anlatan Kurdoğlu, projeyi yalnız siyasetçilerin istediğini söyledi.

Kurdoğlu, projenin yol açacağı olumsuz etkileri şöyle sıraladı: “Habitatlarda parçalanma, orman hastalıkları, sucul sistemlerde bozulma, doğallığın ortadan kalkması, görsel kalitenin düşmesi, gel-geç turist doluşması, yasadışı avcılığın artması...” Yol gittiğinde yaylaların şehirleşeceğini belirten Kurdoğlu, şöyle devam etti: “Bu yol, orman, mera, göl, dere ve tepelerden geçecek. Çok iyi bir fiziki planın, gerçekçi ekolojik etki değerlendirme planının ve sosyal etki raporunun hazırlanması gerekiyor.”

Yeni bir imar dalgası mı?

Kurdoğlu yaylaların imara açılmaya çalışıldığını iddia etti:

“Yayla turizmini diğer aylara yayacağız demek hiç gerçekçi değil çünkü yayla turizmi diye bir şey yok. 20 yıldan fazladır tanımı yapılamamış bir turizm kılıfı içinde yayla pazarlaması yapılmaya çalışılıyor. Yayla turizmi diye görülen uygulamaların çoğunluğu milli park ve benzeri korunan alanlar içinde yapılan faaliyetlerdir. Mesele yaylaların imara açılmasıdır. Bir zamanlar 40 milyon hektardan fazla olan meralar 14 milyon hektara düştü. Mera azalması hayvancılığın da azalması, toprak ve su erozyonunun artması anlamına geliyor. Yayla olarak adlandırılan ve aslında bir çoğu ormaniçi yerleşim olan alanlar daha sonra belediyelere bağlanacaktır.”

Yaylalarda piknik tüplü turizmin kime ne faydası var?

Karadeniz’de 20 yılı aşkın süredir doğa turizmi ile uğraşan, bölgenin en eski acentalarından Bukla Turizm’in sahibi Bülent Saraloğlu ise yayla yolu için şunları söyledi:

“Bize kimse bilgi vermediği gibi kimse de danışmıyor. Soruğumuzda ‘Mevcut yollar birbirine bağlanacak’ deniliyor. Yolun detayları hakkında bilgi yok. Bazı yaylalar birkaç kilometre ile birleşebilir ancak gerçekten buna ihtiyaç mı? Kimse bunu tartışmıyor bile. Bu yollar 2 bin - 2 bin 500 irtifadan geçecek. Bazı yerlerde orman seviyesine inilerek orman kesilecek. Milli Parklar Genel Müdürü’ne sorduk. Konuyu bilmediğini söyledi. Geçilmesi zor geçitler var. Nasıl yol geçecek? Her yıl 5-6 metre kar yağıyor. Her yıl kapanan yollar açılacak mı? Yolları açarken çıkarılan hafriyat dağlardan aşağıya mı dökülecek? Benzin istasyonları olacak mı? Çok soru var. Yanıt yok.”

Yapılacak yayla yollarının kendilerine bir faydasının olmayacağını söyleyen Saraloğlu, şöyle devam etti:

“Yaylaların da ranta açılacağı endişesi var. Bazı duyumlara göre maden şirketlerinin işlerini kolaylaştıracak. Yaylaya yollar açılırsa insanlar arabalarına piknik tüplerini koyar, piknik yapar döner. Bunun kime faydası olacak? Dağcıyım diyenler bile dağları çöplüğe çeviriyor. Yaylalarda yaşayan insanlar için bu bir şok. Artık büyük turizm şirketleri yaylalara turizm getiriyor. Araçlardan 45 kişi iniyor, yaylalardaki insanlar kaçıyor. Şive taklitleri, fotoğraf çekmeler, acayip sorular... Kitle turizmi insanları soğuttu. Uzungöl, Ayder’de tamamen kitle turizmine yönelik yatırımlar var. Yatırımlarda yol var gerisi yok. ‘Hele turist gelsin gerisine bakarız’ anlayışı hakim. Farzedin 10 bin araç o yoldan geçti. Kime faydası olacak. Yaylalarda pansiyonlar mı var? Halı tülbent gibi ürünler mi var yerli halk para kazansın?”