Türkiye'nin en çok yağış alan bölgesi olan Karadeniz'de son 3 aydır yağış miktarları büyük oranda azaldı. Barajlarda su seviyelerinin düştüğü, dere yataklarının kurumaya başladığı bölgede, mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklıkları ve lodosun etkisiyle yakılan anız ateşleri de orman yangınlarına neden oldu. 3 günde 7 ilde 100'e yakın farklı noktada çıkan yangınlarda yaklaşık 260 hektarlık ormanlık ve tarım arazileri zarar gördü.
DHA'nın haberine göre; yağış rejiminin bozulduğu ve kurak havanın hakim olduğu bölgede uzmanlar, kış kuraklığı konusunda uyarılarda bulundu. Kuraklık nedeniyle bölgedeki tarımsal üretimin de olumsuz etkilenmesinden endişe ediliyor.
Samsun Ondokuzmayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Yusuf Demir, kış aylarının kurak geçmesinin yaz kuraklığından daha büyük bir tehlike olduğu belirterek "Pek çok tarımsal faaliyet ve su havzalarının dolması için yağışların ağırlıklı olarak kış döneminde düşmesi istenmekte ve beklenmektedir. Tarımsal üretimin devamlılığı açısından yağış rejimleri çok önemlidir. Özellikle yıllık su bütçesini değerlendirirken çok önemli kıldığımız dönem ilk olarak ekim, kasım, aralık dönemi, bir diğer dönem ise ocak, şubat ve mart dönemidir. Birinci dönemdeki yağışlar özellikle tarımsal üretim açısından çok önemlidir. Bu nedenle bu dönemde düşen yağış rejiminin düzenli ve dengeli olması bir sonraki yılın tarımsal üretimini ciddi anlamda etkileyecek bir süreçtir. Son yıllarda maalesef küresel iklim değişimi ve bunun etkilerini Karadeniz başta olmak üzere Türkiye’nin belli bölgelerinde çok daha fazla hissedilmeye başlandığını gözlemliyoruz. Bu yıl Karadeniz başta olmak üzere birçok bölgede ekim, kasım ve aralık aylarında çok ciddi bir yağış eksikliği olduğunu biliniyor. Bir yıldaki toplam yağışın yüzde 40’nı bu aylarda almamız gerekirken yağan yağışın yüzde 15-20 civarında kaldığını görüyoruz. Uzun vadede ne yaşanır bilmiyoruz ancak kısa vadede yaşanan bu sıcak iklimin devam edeceği tahmin ediliyor.” diye konuştu.
Türkiye genelinde ise son 3 ayda düşmesi gereken yağışın yüzde 50-60’ının düştüğünü kaydeden Prof. Dr. Demir, şunları söyledi: "Yağış miktarı olarak oldukça düşük düzeyde olduğunu söyleyebiliriz. Yağışların hangi bölgeye ne kadar düştüğünden ziyade yağışın yağış süresinin etkili olması veya düşmeme süresi dediğimiz sürecin uzaması bizi çok endişelendiriyor. Belki gelecek aylarda düşen yağış miktarı buradaki açığı kapatabilir ancak bu dönemde düşmeyen yağışların oluşturacağı etki bizi önümüzdeki süreçte olumsuz etkileyebilir. Bunun en önemli sonuçlarında birisi ‘kış kuraklığı’ dediğimiz kuraklığın bir işaretidir. Kış kuraklığının en temel göstergesi de özellikle tarımsal üretimde çok ciddi anlamda üretimde ve verimde ürün kaybı veya ürün kalitesinde düşüş söz konusu olabilir. Bunun yanında yeraltı suyu kaynaklarının beslenmesi çok önemli ki şu anda belli barajlarda doluluk oranın düştüğünü görüyoruz. Bu süreç için ciddi önlemler alınması gerekmektedir aksi takdirde yaz dönemlerinde bu sürecin devam etmesi ciddi riskleri beraberinde getirir.”