Kapı Menteşesinden Gökdelene; Yenilikçi Teknolojilerin Mimarı Sobek YEM'deydi



Yapı-Endüstri Merkezi’nin dünyanın önde gelen tasarımcı, mimar ve mühendislerini ilgilileri ile bir araya getirerek sektördeki mesleki iletişim ortamı kalitesinin yükseltmek ve dünya tasarım pratiği bileşenlerinin Türkiye’de de eş zamanlı olarak tartışılabileceği ortamlar yaratmak amacıyla ağırladığı dünyaca ünlü isimlerin sonuncusu, Werner Sobek oldu.

Yapı-Endüstri Merkezi (YEM) ile Midek / ERA işbirliğinde İstanbul'a konuk olan, uluslararası üniversitelerden fahri doktora sahibi, mimar ve yapı mühendisi Prof. Dr. Werner Sobek’in YEM’de gerçekleşen konferansı, aktörün sürdürülebilir yapılar, hafifletilmiş tasarım ve ilerletilmiş modern teknolojiler üzerine deneyimlerini kapsadı.

Yoğun ilgi gören Werner Sobek konferansının açılışı, Yapı-Endüstri Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Doğan Hasol tarafından yapıldı. Hasol, mimarlık ve yapı sektörü için “yeni sezon”un açılışı anlamına geldiğini belirttiği Sobek konferansının, yoğun bir etkinlik programının başlangıcı olduğuna değindi. Dilenirse ilgili konferansın Yapı-Endüstri Merkezi’nin resmi web-sitesinden yeniden izlenebileceğini aktaran Hasol, YEM’in sunmaya başlayacağı yepyeni bir hizmetten de söz etti. Hasol, YEM etkinliklerinin bundan böyle eş zamanlı olarak web üzerinden yayınlanacağını ve dünyanın dört bir yanından takip edilebileceğini müjdeledi.



Açılış konuşmalarından ikincisini yapmak üzere söz alan ERA Şehircilik, Mimarlık, Müşavirlik’ten Ertun Hızıroğlu, Werner Sobek ve ekibinden danışmanlık hizmeti alarak gerçekleştirecekleri Garanti Bankası Pendik Teknoloji Kampüsü’nün planlama sürecine değindi. LEED, sürdürülebilirlik, cephe tasarımı gibi konularda Sobek ile birlikte çalışacaklarını aktaran Hızıroğlu, mimar-işveren ilişkisinin sağlam kurulmasının, tasarım faaliyetinin de en iyi şekilde geliştirilmesi anlamına geldiğini belirterek Garanti Bankası’na teşekkürlerini sundu.

“Yüksek mimarlık alanının en lüks terzileri”

Açılış konuşmalarının ardından kürsüdeki yerini alan Werner Sobek de Garanti Bankası yetkililerine teşekkür ederek başladığı konuşmasında, uluslararası ofislerinin kuruluş hikayesine kısaca yer verdi. Sobek, 18 sene önce “tek adamlık” bir pratik olarak temellerinin atıldığını belirttiği ofislerinin, bugün 8-9 şehirde faaliyet gösterdiğini ve 200’ün üzerine çalışanının bulunduğunu ifade etti.



Pratiklerini “yüksek mimarlık alanının en lüks terzileri” şeklinde açıklayan Werner Sobek, mimari tasarım sürecinde planlamanın önemine vurgu yaparak, tüm disiplinler ile entegrasyon içerisinde bir planlama yaklaşımını “kalite ve sürdürülebilirlik üretmek için yegane fırsat” olarak tanımladı.

Werner Sobek’in boyadan brandaya ve dekoratif elemanlara uzanan yaratıcılıktaki ve çelik, cam, titanyum, tekstil, ahşap gibi her türlü malzeme türüne dayalı uygulamaları, izleyiciler tarafından dikkat ve ilgi ile izlendi.


Kapı menteşesinden gökdelene

Sobek üretimlerinin –en üst kalite ve en üstün teknolojiler ile donatılmış olduğu sürece- bir kapı menteşesinden bir gökdelene kadar uzanan ölçekte olduğunu belirtti. Mimar buna ek olarak “motto”larını, ürettikleri her şeyin “daha önce görülmemiş bir yenilikçilik ile” kotarılması şeklinde betimledi.



Özellikle hafif taşıyıcı sistemler, yüksek yapılar ve saydam cephe sistemleri konusunda uzman olan Sobek, hafif taşıyıcı sistemler, yüksek yapılar ve saydam cephe sistemleri konusundaki birikimini, proje detayları üzerinden de aktardı. “Hafif sistem yapısı”, “hafif malzeme yapısı” ve “hafif çelik yapı” olarak grupladığı çok sayıda projesinden örnekler sunan Sobek, disiplinler arası araştırmanın bağlama, işleve ve ihtiyaca bağlı olarak nasıl farklı ve teknolojik çözümler ile ürünlerin ortaya koyulmasını sağladığını gösterdi.



“Öğrencilerim tenkit edince ekonomik bir araba satın aldım; Porsche’mi artık 1/9 oranında kullanıyorum”

Werner Sobek konferansı, ERA Mimarlık’tan Ali Hızıroğlu’nun moderatörlüğündeki soru-cevap oturumu ile sona erdi. Sobek’in verdiği cevaplar arasında, özellikle “eco-chic” (eko-şıklık) kavramına yönelik açıklamaları dikkat çekiciydi. Sobek, işverenler arasında, daha fazla para verip sürdürülebilir bir yapı inşa etmek isteyenler ve bunu tercih etmeyenler şeklinde bir ayrımın görüldüğünden söz ederek, söz konusu ikinci grubun giderek daraldığına değindi.

Bu durumu tam olarak da “eko-şıklık” kavramına bağlayan Sobek, konuyu izah etmek için çok daha keyifli bir örneklemede bulundu. Porsche Cayenne marka otomobili ile hız yapmaktan hoşlandığını belirten mimar, öğrencilerinin tenkitleri üzerine kendisine ekonomik bir araç satın aldığını belirtti. Mimar, artık sekiz kere “akıllı otomobil” ile yolculuk ediyorsa, belki bir kez hız yapmaya çıktığını ekledi. Bu bilinçlilik ve tercihe bağlı olma durumunu “eko-şıklık” ihtiyacı ile ilişkilendiren Sobek, kimsenin artık hızlı arabalar kullanan ve enerji sarf eden binalarda oturan “rüküşler” olmak istemediğini vurguladı.