"Kapadokya’nın Geleceği, Tek İdareye Teslim Edilemez"



Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Kapadokya ile ilgili kanun teklifine yönelik değerlendirmelerini şöyle açıkladı: “Kanun teklifinde kurulan Kapadokya İdaresi, başkan ve komisyondan oluşmaktadır. Sınırların değiştirilmesini bu idare önerecek, Cumhurbaşkanı karar verecektir. Plan hazırlama ve hazırlatma yetkileri de komisyona verilmektedir. Üst ölçekli planları bakan onaylayacak, nazım ve uygulama imar planlarını komisyon onaylayacaktır. Plan yapma sürecindeki kurumlar arası işbirliği ve görüş alma süreci ve katılımcılık ortadan kaldırılmıştır.

Kapadokya alan sınırı içerisindeki her türlü fiziki ve inşai faaliyete yönelik yetkinin komisyona verilmesi, böylesine kültürel miras potansiyeli ve değeri yüksek bir alanda kabul edilemez bir durumdur. Kapadokya Alan Komisyonu’na verilen yetkilerle 2863 sayılı kanun, 3194 sayılı imar kanunu ve yerel yönetimler bypass edilmiştir. Bu yapı hızlı hareket ederek, diğer kurumların görüşlerini almadan, koruma kurullarını devreden çıkartarak, denetimi olmayan Cumhurbaşkanı ve bakan bağlantılı bir süreç işletilecek. Otelleşmenin önü açılacak ve Kapadokya’daki alan kanunu talan kanununa dönüşecek ve tek elden hızlıca yönetilecek.

Kapadokya’nın geleceği tek idareye teslim edilemez. Kamu idaresi diğer kurumlar ile ilişkiler bütünü içerisinde oluşan bir liyakat ve denetim örgütlenmesidir. Kanun teklifi kamu idare sistemini reddeden tek elden yönetilen bir şirket mantığına bürünmüştür.”

Reklam Goruntulenme Bolumu

Candan şöyle devam etti: “SİT sınırı değiştirme işlemleri komisyonun önerisiyle Cumhurbaşkanlığı’na veriliyor. Tanımlanan idare çok net olmadığı için para cezalarıyla elde edilecek bir bütçe kullanımı öngörülüyor. İdaresi, başkanı, komisyonu var. Yerel yönetimin ve Kültür Bakanlığı’nın yetkisini üzerinde yetkisi var. Bütçe oluşturacak yapısı var ve Cumhurbaşkanı'yla birlikte karar verecek bir organizasyon var. Bu aslında Başkanlık sisteminin kentlerde nasıl tezahür edeceğinin de kültürel miras alanındaki göstergesidir. 

Bu yasa teklifi Anayasa'da kültürel mirasın korunması sürecini devre dışı bırakan, Anayasa’ya ve 2863 sayılı Koruma Kanunu’na, yerel yönetim ve imar kanununa, tarafı olduğumuz Avrupa Peyzaj Sözleşmesi'ne, Granada Sözleşmesi'ne aykırı düzenlenmeleri içinde barındırıyor. Bir çivi çakarken bile günlerce düşünülmesi gereken bir noktada yatırımcıyı teşvik etmek için, bürokrasiyi azaltmak adı altında hızlı bir çözüm üretmeye çalışmak Kapadokya’ya kıymaktır. Burası dünya mirasıdır. Bu yapı hızlı hareket ederek otelleşmelerin önünü açacak ve bu konudaki uzman alanları da devre dışı bırakacak. Mutlaka muhalefet partileri yargıya taşımalıdır.”

“Kapadokya bölgesi UNESCO Dünya Miras Listesi’nde olan Türkiye’deki önemli tarihi ve doğal yerlerimizden bir tanesidir. Mimarlar Odası Ankara Şubesi hinterlandında olduğu için buranın çok uzun süredir maruz kaldığı tahribatı yakından takip ediyoruz ve gündeme taşıyoruz. Nevşehir Kalesi’nden peri bacalarındaki kaçak yapılaşmaya ve kentsel dönüşüm uygulaması yapılan Karasoku ve Herikli Mahalleleri'ndeki kentsel dönüşüm tahribatlarını ve yıkımları gündeme taşıdık. Peri bacalarındaki kaçak yapılaşmayı gündeme taşımamız ardından idareler müdahale etmek zorunda kaldı. Arkasından gelen bu kanunla birlikte kaygı duyuyoruz. Çünkü ne zaman bir afet süreci yaşansa arkasından gelen kanunlar, tamamen talan sürecinin önünü açan ve rant odaklı kanunlar oluyor. (...)Taslağın kanunlaşması sürecinde yargıya taşınması gelecek kuşaklara karşı sorumluluğumuzdur.”

Bu idarenin bir kamu kuruluşu mu özel bir şirket mi olacağı dahi belli değil
Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreteri Nihal Evirgen ise tepkisini şöyle dile getirdi: “Genel gerekçelere baktığımız zaman alışık olduğumuz bir dil var. Eşsiz doğal güzellikleriyle Kapadokya’nın tarihi, kültürel ve doğal dokusunun korunması, turizm değerinin artırılması, gelecek kuşaklara aktarılması gibi güzel sözcüklerden oluşan, UNESCO Dünya Miras Listesi’nde olması gerekçesiyle de bütüncül olarak ele alınması üzerinden genel gerekçeler yazılmış. Ancak teklifin içeriğine baktığımızda artık Türkiye’de çok alışık olduğumuz şekilde, süslü güzel laflarla başlayıp sonrasında tamamen yağmaya ve talana açan uygulamaların yapılacağını görüyoruz.

Reklam Goruntulenme Bolumu

Kapadokya’da bütün yetkilerin tek bir idareye devredilmesi durumu bizim aklımıza dolayısıyla şüpheleri getiriyor. Eşsiz bir doğal kültür varlığı, arkeolojik SİT, bütün dünyanın sahip çıkması gereken bu alanda alınacak her türlü kararın tek bir idarenin elinden çıkacak olması ile aslında bölgenin korunması ve yaşatılmasından çok turizm firmalarına ve yapılaşmaya engel görünen bürokrasinin ortadan kaldırılarak izin süreçlerinin tek idareye bağlanması amaçlanıyor.

Örneğin, Kanun teklifinde pek çok şeyin özellikle muğlak bırakıldığını görüyoruz. Devlet yetkisini kullanacak olan bu idare ve komisyon nasıl tesis edilecek, kimlerden oluşacak, kriterleri neler hiçbir şey bilmiyoruz. Burada Hazine’nin üzerinde bir yetkiden bahsediliyor. Hazinenin arsaları, özel mülkiyeti üzerinde tahsis yetkisi bulunan bir idareden söz ediliyor. Hatta cezai ehliyeti de bulanacak.

Bu idarenin bir kamu kuruluşu mu özel bir şirket olacağı mı dahi belli değil. Bugün birden çok kurumdan onay ve izinlerin alınması gerektiği noktada dahi Peri bacalarının yanı başına artık otellerin yapılabildiğini hepimiz gördük. Bugün dahi bu uygulamalar yapılabiliyorsa denetim mekanizmalarının ortadan kalktığı tek bir idarenin söz sahibi olduğu durumda Kapadokya’da neler olabileceğini görmek çok da zor değil. Tek bir idareye buranın geleceği teslim edilemez. Bu yasa teklifinin geçmemesi için ne gerekiyorsa yapılmalı.”